English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ I ] / Iğrençti

Iğrençti Çeviri İngilizce

742 parallel translation
Bu iğrençti.
That's disgusting.
- Davranışın çok iğrençti. - Davranış mı?
- I thought your conduct quite disgusting.
Davranışın çok iğrençti.
Your conduct was disgusting.
Kaba ve iğrençti.
It was rude, hateful.
O kadar iğrençti ki!
It was damned nasty.
İşte bu iğrençti, Pommier.
That's nasty, Pommier.
"Dün, Bayan Deborah Vaughn'un Sardi Restoran'da beni tokatlaması..." "... çok iğrençti. "
So when Miss Deborah Vaughn slapped my face at Sardi's yesterday I abhorred it plenty.
Ah, ne kadar da iğrençti!
It was so horrible of him.
O aşırı tatlılığıyla falan Nicholas çok iğrençti.
That Nicholas was so sickening... with all his blasted sweetness and... ugh!
Tavırları iğrençti.
She was being an absolute bitch!
Kokuyordu, iğrençti, ondan tiksiniyorum!
It was smelly, and obscene and disgusting and I hate it!
- Sen gelmeden önce burası iğrençti, ama sessizdi.
It was a peaceful town before you came.
Hangi bacak hangi bacağın eşi, hangi kol hangi kolun, bilinmiyordu gerçekten çok iğrençti.
Couldn't tell which legs was with which, which arms with which... It was a terrible mess.
Biraz iğrençti, fakat hoşlandım.
In was a little gross, but I liked it.
Ve tuvaletler de iğrençti!
And the cans are disgusting!
Hava iğrençti.
The time was péssimo.
Sıcaklık ve cangılın kokusu iğrençti.
( man ) The heat and the smell of the jungle was vile.
Çok iğrençti.
Very vile.
Her yeri şiş ve iğrençti.
He was all swollen and ugly.
Çünkü seni son gördüğümde hareketlerin o kadar iğrençti ki, anladın mı?
Because the last time I saw you, your behavior was so disgusting... You know what I mean?
Bence iğrençti ama yine de komikti.
It was very nasty, but very funny.
Senden önceki çok normaldi, iğrençti.
The last one was so normal, it was disgusting.
Böcek zehiriyle ve her şeyiyle oldukça iğrençti.
Pretty gross with the Synerol and everything.
Herşey kokuyor : uyku tulumu, çantası... çok iğrençti...
Everything stank : her sleeping bag, her pack... She was filthy...
Karşımdaki manzara iğrençti.
It was so disgusting.
Al, çok iğrençti, çok korkunçtu.
Oh, Al, it was horrible. It was terrible.
Senin için gerçek hislerin çok hantal ve iğrençti.
Your true feelings were too gross and icky for you to face.
Evet, iğrençti ama bir o kadar da harikaydı.
Yes, it was disgusting as hell, but fabulous.
Evet, o biraz iğrençti.
Yes, that was a bit of a nasty one.
Public Domain de iğrençti!
And Public Domain was a piece of shit!
Yoksulluk yemini, iğrençti.
Vow of poverty, disgusting.
Çok iğrençti.
It's really quite disgusting.
O gerçekten iğrençti, çirkin bir vücudu vardı.
She was really disgusting, really bad body.
Verdikleri balıklar iğrençti.
They give you that fish.
- Ne kadar iğrençti!
- That was so creepy!
- İğrençti.
- Disgusting.
- İğrençti, çok sevimsiz oluyordun.
- It was disgusting, made you unattractive.
Az daha yakalanıyorduk oğlum.. Hayır. İğrençti.
And there is left to us a third and last wish.
Aksine kişiliğinin bazı yönleri iğrençti. Almıyor mu?
You can't?
- Öyleyse nasıl "nahoş" oluyor? - İğrençti.
- Why did you call it "unpleasant"?
İğrençti!
It's horrible!
İğrençti.
It was disgusting.
İğrençti!
Was disgusting!
- İğrençti.
- It was gross.
İğrençti, ama bu bir kazaydı.
It was horrible, but it was an accident.
İğrençti.
Disgusting.
- İğrençti.
- It was disgusting.
İğrençti. Samuel Johnson. " bile demedi.
Samuel Johnson. "
İğrençti.
It stinks.
Sigaranda iğrençti.
And that cigarette
İğrençti!
It was disgusting!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]