Jacket Çeviri İngilizce
8,876 parallel translation
Ceket konusunda mı?
With the jacket?
Sadece bir ceket.
It's just a jacket.
Maskeli ve siyah deri ceketli sarışın bir kadının hayatını kurtardığını söyledi.
Claimed a blond in a mask and a black leather jacket saved her life.
Sara'nın yerine geçebileceğimi düşünmekle aptallık ettim.
I was crazy to think that I was fit to wear Sara's jacket.
But if this thing is what you say it is, kurşun geçirmez yelek giymek bile bir fark yaratmaz.
But if this thing is what you say it is, then wearing a flak jacket ain't gonna make a damn bit of difference.
Sen de beyaz bir takım giy, yakana da kırmızı bir gül tak.
You wear a white suit with a red rose in your jacket.
Yakama kırmızı bir gül takacağım.
I'll wear a red rose in my jacket.
- Montunu alayım.
I'll take your jacket.
Sıçayım, ceketimi bulamıyorum.
Fuck, I can't find my jacket.
Ceketimin cebinde.
In my jacket.
Girişte bej rengi bir ceket görmüştüm, hiç fena değildi.
You beige jacket didn't seem bad.
Lolo? Ona bulduğun bu gülünç kıyafet de ne?
Lolo, did you pick that crazy jacket?
O kadar görgüsüzdü ki... o deri ceketiyle Johnny Holiday'in dublörü derdin.
He looked idiot. With that leather jacket he looked like Johnny Haliday.
Ceketi bana oğlun tavsiye etmişti!
Your son has chosen the jacket.
Kitap kapağı için.
One for the dust jacket.
Kabarık montunu da giymiş.
Yeah, puffy jacket my ass.
Ceketimi çıkarayım bir.
Okay, let me take off my jacket.
Ceketin nerede?
Where is your jacket?
Bir ceket giyerek sorunun hallolacağını sanıyorlarsa ne yazık ki yanlış sanıyorlar...
If one thinks wearing a jacket will solve the problem, they are sadly mistaken.
Ceketini çıkar.
Take off your jacket.
Ben zaten bir büyükbaba ceketi giymek istemem.
Anyway I wouldn't wear this grandfather jacket.
Az önce "büyükbaba ceketi" mi dedi o?
Did she just say'grandfather jacket'?
Hugo Boss ceket, gömlek ve kravat.
It's a Hugo Boss jacket, shirt and tie.
Bakar mısın, o normal şeyler giyinmiş. Bana ceket giydirip kravat taktırdın.
Look at him, he's got normal clothes on, and you made me wear a jacket and a tie.
Ceketini alayım mı?
May I take your jacket?
Fisk depoda karşıma gelince ceketini kestim.
When Fisk came at me in the warehouse, I sliced his jacket open.
Bu benim kot ceketim.
Hey, this is my jean jacket.
Teknelerin altından yüzüp plajda oynardım.
I'd take off my jacket, dive into the water and swim under the boats and play on the beach.
Ceketinize bayıldım!
Love your jacket!
Sanki senin ceketin üstümde içeri girdim.
Like I come in wearing your varsity letter jacket or something.
- Sporcu ceketi giydiğini hatırlamıyorum.
I don't remember you ever having a letterman jacket.
Ceketini al.
Grab your jacket.
Ceket giy!
Wear a jacket! [Door opens, closes]
Gelip "Ceketin güzelmiş, bana vermek istersin değil mi?" dedi.
And he said, uh, "Nice jacket. You wanna give it to me, right?"
Kilgrave, deri bir ceket, canlı çello müziği ve güzel bir kızdan hoş bir gülümseme istemiş.
Kilgrave wanted a leather jacket, live cello music, and the flattering smile of a pretty girl.
Beni vurursan, mahvettiğin ceketimden kurşunu çıkarır serçe parmağımla götüne sokarım, sence hangisi daha çok acıtır?
You shoot at me, I'll pull the bullet out of my ruined jacket and shove it up your ass with my pinky finger, and who do you think that's gonna hurt more?
Dostum, ceketini kaybetmişsin. Atlat artık.
Dude, you lost a jacket, move on.
Ceketini kafasının altına koy, haydi.
Put your jacket under her head. Come on.
Ceketin güzelmiş.
That's a very nice jacket.
Ceketi bile aynıydı.
Same jacket.
Ceket donanımlarına rağmen ağır.
This jacket is heavy, even with the hardware.
Mavi ceket.
Blue jacket.
Ben Jess'e tecavüz etmedim, onu lavabosuna ben koymadım ve ormanda gördüğüm günden beri o ceketi görmedim.
I didn't rape Jess, I didn't put that in her sink, and I haven't seen that jacket since the day in the woods.
Ceketin sizde olmadığını biliyorum.
I know you didn't have the jacket.
Mavi ceket Jess'inmiş.
The blue jacket was Jess'.
O benim ceketim.
That's my jacket.
Oğlunuzun katili ceketinizi giyiyordu.
Your son's killer was wearing your jacket.
Ve ceket. Nasıl Jess'e geri döndü?
And the jacket... how'd it get back to Jess?
Ceketini çıkartalım.
Let's take off your jacket.
Git ceketini al.
Go get your jacket.
Yorulmuşsundur tatlım. Çıkar montunu.
Take off your jacket.