Kanlı canlı Çeviri İngilizce
477 parallel translation
Kanlı canlı bir dedektif olarak beni büyülerdin.
You used to fascinate me, a real live detective.
Galatea, Yvonne artık buraya gelecek kanlı canlı şekilde, senin gibi balmumundan değil.
Galatea, she'll come here now, flesh and blood, not wax like you.
Bu gerçekten büyüleyici, tüm bu insanları kanlı canlı görmek.
This is so fascinating, seeing all these people in the flesh.
İhtiyar Fezziwig yine kanlı canlı.
It's old Fezziwig alive again.
Onlar hâlâ benimle birlikte. Anılarımda kanlı canlı yaşıyorlar. Seviyor, seviliyorlar.
They are with me still, real in memory as they were in flesh... loving and beloved forever.
Antonius, çevremde kanlı canlı adamlar bulundur. Geceleri uyuyan rahat yüzlü insanlar.
Antonius, let me have men about me that are fat, sleek-headed men, and such as sleep a-nights.
Şimdi de kanlı canlı geri döndüğümden senin şu sayıklamalarını merak etmeye başlayacaktır.
Well, now that I'm back in the flesh, he'll begin wondering about that delirium of yours.
Kanlı canlı insanlardır.
They're flesh and blood.
Kanlı canlı karşımdaydı.
- I saw him. Plain as day.
Hem de kanlı canlı!
In the very flesh!
Burada kanlı canlı bulunmanız küçük bir devrim gerçekleştirdi!
Your invigorating presence has accomplished a small revolution!
Karşınızdayım, hem de kanlı canlı.
Of course I am, bleeding to death.
Şüpheleri asıl casusumuzdan uzaklaştırmak için yarattığımız... var olmayan yemimiz George Kaplan, şans eseri kanlı canlı bir yeme dönüştü.
Our non-existent decoy, George Kaplan, created to divert suspicion from our actual agent, has fortuitously become a live decoy.
20 dolar için kanlı canlı herkesi gömerim.
For $ 20, I'd plant anybody with a whoop and a holler.
Hep o sıradan eski cinayetler gibi çıkıyor, hani şu kanlı canlı olanlardan.
It always ends up being a regular old criminal, with flesh and bones.
Kanlı canlı.
I'II meet you there.
Kanlı canlı yanındayım işte, değil mi?
I'm here, ain'l?
Hiç ölümü kanlı canlı yürürken görmemiştim.
Never have I seen death walking about, looking like a man.
Kanlı canlı! Uyuyor bu mermerin içinde.
Sleeping inside this stone.
Tutkularının tetiği düşer de böylelerinin kanlı canlı birini görünce birden namus ehli kesiliverirler.
Sick with desire they mortify their flesh for pleasure... and turn on those who won't share their guilt
Onları ayartıp ortadan kaldıracak kanlı canlı bir kadın.
A woman of blood and fire To seduce and destroy them
- Kanlı canlı.
- In the flesh.
Artık üzülmene gerek yok, onu bulacağız, kanlı canlı hem de.
Now, don't be depressed, we'll find him, alive and cheerful.
Kanlı canlı silah koleksiyonu orada.
Ruddy lifelike set of arms there.
- Hem de kanlı canlı.
- And still kicking.
'Şimdi de kanlı canlı karşımdaydı.'
'And there she was... in the flesh.'
Hem de kanlı canlı.
that too, alive ayd kicking!
Karşımızda gerçek, kanlı canlı, maço bir kovboy var.
A real, live, macho cowboy.
Kanlı canlı bir kadınım, David Winter.
I be a living woman, David Winter.
Kanlı canlı bir rüya.
The dream in flesh and blood.
Ama bu çocuk kanlı canlı.
This is flesh and blood.
"Sevgilim ak ve kanlı canlıdır."
" My beloved is white and ruddy.
Evet, kanlı canlı.
Yes, in the flesh.
Kanlı canlı ve bizleri de öldürmek istiyor.
Very much so and he intends to kill both of us.
- Adam kanlı canlı ve hayatta. - Hayatta mı? - Hayatta.
But you can't let it stop you from getting where you have to go.
Kanlı canlı et.
Fresh meat.
Tam buradayım kanlı canlı işte karşındayım.
I'm right here... I exist... Here I am.
Demek istediğim tam karşımdasın kanlı canlı.
You're talking, breathing.
"Kanlı Canlı".
Once I performed a world-famous play here
"Kanlı Canlı".
Red-blooded
- Amma canlı kanlı bir biradersin.
- You're a full-blooded young fella.
Ben kanlı canlı bir erkek olarak seviyorum onu.
I love him as a man of flesh and blood.
- Öyle görünüyor ki kanlı canlı bir bireyle evlenmişsin Myra.
Looks like you married a good healthy specimen, Myra.
Oyuncak değil, kanlı canlı köpek.
That's not a toy.
Sen gayet kanlı canlı bir genç kadınsın.
I am possessed of the dead. You're a warm, living woman.
Kanlı, canlı, ev basan, süpürgeye binen. kazan kaynatan ve fal bakan bir cadı.
A real live house-haunting, broom-riding cauldron-stirring, card-carrying witch.
Beyler, bugün dükkanımızda gerçek bir şölen var canlı kanlı bir hesaplaşma.
Gentlemen, tonight we've got a real treat in store a real human match.
Kanlı ölüm çılgınlığının karşısında, tabiat yüksek sesle bağırır. Tüm canlılarda olan bu şey, ölümden asla korkmaz, Çünkü madde ve form ebedi ilkelerdir.
Against the bloody madness of death, nature screams loudly that matter, in all forms, must not fear death, because matter and form are eternal principles.
- Kanlı ve canlı olarak, Otto.
- Flesh and blood, Otto.
Kanlı canlı bir tanesi.
Got a live one for ya.
O yaşayan, canlı kanlı insan zarar görüyor.
That living, feeling human being is about to be blown out of the water.