Karışma Çeviri İngilizce
3,086 parallel translation
- Karışma?
- Back off?
Ama onlar, "Eyaletler çözüm bulana dek, işlerine karışma." diyorlar.
But they say, "Leave it to the states until they work it out."
Tamam anne. Lütfen ama, karışma.
All right Mammy, but please... don't interfere.
Kalabalığa karışma taktiği uygulayacağız.
Our strategy will be mingle with the crowd.
Öncelikle, zevkime karışma tamam mı?
First off, don't yuck my yum, okay?
Sen karışma.
You keep quiet!
Karışma
Ignore her...
Karışma baba.
Leave him Dad.
Karışma.
DON'T INTERFERE!
Eşlerinin kendilerine karışma derdi olmadan çalışmak isterler.
They like to operate without a spouse looking over their shoulder.
Boş ver Paul, sen bu işe karışma.
It's okay, we'll sort it out. Forget it, Paul. Stay out of it.
Bu adam çok iyidir ve sen karışma işime
So if you wanna back off a second and take your little divorced ass over there for a time out.
Ya hocam sen karışma bu işlere yav senin bildiğin işler mi bunlar yav.
It's a sin. Hey Imam, this isn't something you'd know about.
Bu işe karışma, Sal.
Don't get involved, Sal.
- 200 yeter, seni kandırıyor. - Sen karışma.
Give him 200, he's scamming you.
- İşime karışma!
- Out of my way!
Bana karışma lütfen.
Don't patronise me, thank you.
- Bu işe karışma, Sheldon.
- Back off, Sheldon.
Ken, sen karışma.
Ken, don't get involved.
Karışma, Ajan Jinks.
Stand down, Agent Jinks.
- Sen karışma!
- Stay out!
Bu meseleye karışma.
Stay out of it.
Aile içi meselelere karışma gibi bir huyum yoktur.
So I'd rather not mess with other families'business.
Aile içi meselelere karışma gibi bir huyum yoktur.
I'd rather not get involved in his familiar issues.
Sen karışma.
Just keep out of this.
Olmaz, Eleanor! Sen karışma!
No, Eleanor, you cannot confess.
Sadece diğerini alabilirsin. Gerisine karışma.
You can take the shiny stuff and nothing else.
Şu çocukların karışma meselesi ile yaşadığınız onca şeyi diyorum.
After everything you've been through, with the switch thing.
Kathryn, benim işlerime karışma.
Kathryn, stay out of my business.
Evet, tüm bu bebeklerin karışma şeyi beni gerçekten çok etkiledi.
Yeah, this whole switched-at-birth thing has actually been pretty tough on me.
Tüm bu doğumda karışma şeyinden dolayı kendini hayvanat bahçesinde sergileniyormuş gibi hissedebilirsin.
I'm afraid with this whole switched-at-birth thing you might feel like an exhibit at a zoo.
Tüm bu karışma meselesi nasıl bir şey?
What is that like, the whole switched thing?
Şu karışma meselesini açtığım için mi?
Because I brought up the switch thing?
Sanırım baban bu karışma olayını kendi suçuymuş gibi hissediyor. Sanki bir şeyleri fark etmesi gerekirmiş gibi.
I think your dad feels like this switch was his fault, like he should've noticed or something.
Eğer bu kızların karışma meselesini arkadaşlarına söylememi istemiyorsan, söylemeyeceğim.
If you don't want me to tell your friends about the switch thing, I won't.
Hiçbir şeye karışma, boş ver.
Be a spectator. Forget it.
- Bu işe karışma, Devon.
stay out of it, Devon.
Karışma, bende!
I got this.
Ayrıca bu işe karışma ihtimali olanları da araştırıyoruz.
We're also looking into fences who might have been involved.
Daha bu sabah bu işe karışma demiştim.
I fucking told you not to get involved this morning.
Biliyorum ki karışma desem de laf dinlemezsin.
I know if I tell you to keep out of it, you won't.
Neal, buna karışma.
Neal, stay out of this.
- Anne, bu işe karışma.
- Mother, stay out of this.
Hiçbir şeye karışma.
Stay the fuck out of the way.
Sen karışma, Finn, Bu olay Santana'yla benim aramda.
Stay out of this, Finn, this is between Santana and me!
Santana, sen karışma.
Santana, stay out of this...
Bu afilli laflarınla kafamı karıştırmaya çalışma.
Don't try to confuse me with your legalese.
Eğer yaratılan çarpışmalar yeteri kadar güçlü olmazlarsa, oluşturulan gerçekliğin kısa süreli kırıntılarını analiz etmek çarpışma dedektörlerinin yani inşa edilmiş en karışık bilimsel enstrümanın, mükemmel performansına bağlı kalır.
As if creating the collisions wasn't hard enough, analysing the fleeting fragments of reality they produced depended on the perfect performance of the most intricate scientific instruments ever built, the collision detectors.
- Bırak dedim. - Bu işe karışma sen.
- I said drop it.
Çalışma esnasında şişeleri karıştı.
They get their bottles mixed up during the session.
Belki de yarışma içlerinden en iyiyi ortaya çıkarır.
Well, maybe competition will bring out the best in them.