Kev Çeviri İngilizce
1,415 parallel translation
Kev, Kev, Kev, Kev!
Kev, Kev, Kev, Kev!
O yalnızca bir kabus, Kev.
It's just a dream, Kev.
Kev...
Kev...
- Gidelim Kev.
- Let's go, Kev.
Kev, ne halt oldu dostum?
Kev, what the fuck happened, man?
Canın cehenneme, Kev.
Fuck you, Kev.
Al, Kev.
Here, Kev.
Kev'in makarasında bir şeyler olmalı.
There might be something on Kev's roll.
- Kev.
- Kev.
Kev.
Kev.
Bu iş senin kafanda böyle, Kev. Benimkinde değil.
It's in your head, Kev, not mine.
Kev, seni kurtaracağız.. Tanrı'm.
Kev, we're gonna hang in for you.
- Kev, bana bak..
- Kev, look at me.
Andy, Kev meselesine inanılmaz üzüldüm.
Hey, listen. Andy, I'm real tore up about this thing with Kev.
Kev gitti diye adama ihtiyacın varsa...
And if you need any muscle with Kev gone....
Seni döven ve neredeyse Kev'i öldüren Felton'a mı?
Back to Felton, who hit you and almost killed Kev?
Elektron ve elektrodlara bakıyorum.
Sarah asked me and Kev to help Paige with her science project.
Kev, Kev, Kevin!
Kev, Kev, Kevin!
Selam, Kev.
Hey, Kev.
Hey, Kev.
Hey, Kev.
Kev... Bakın, bakın, ben çok üzgünüm.
Kev... look, look, I'm, uh, I'm really sorry.
- Kevin, merhaba.
- Hey, Kev, hi.
Biliyorsun, Kev. Bu sabah hastaneye gittim.
You know, Kev, I had to go to the hospital this morning.
- Kev, Kev, gitmen gerek.
- Unh-unh. Kev, Kev, you gotta go.
Sadece... Konuşman çok güzeldi, Kev.
I just... that was, um... that was really beautiful, Kev.
Mutlu yıllar, Kev.
Happy birthday, Kev.
Kev, lütfen olayları bu şekilde dramatize etmekten vazgeç.
Kev, let's just turn the dial down on the... on the drama queen.
Kev, lütfen olayları bu şekilde dramatize etmekten vazgeç.
Let's just turn the dial down on the drama queen.
Kev bu ne hal?
Kev, what are you doing?
- Eşyalarını almak için Kev'i yollayacağım.
- I'll send Kev over, get your back kit on.
Kev, Kev, Kev.
Kev, Kev, Kev.
Oh, dinle, teşekkürler, Kev, dostum, Sana borçlandım.
[HE CLEARS THROAT] Oh, listen, cheers, Kev, mate, I owe you one.
Kev, başka bir iyiliğe ihtiyacımız var.
Kev, we need another favour.
Hayır.
No. Hey, I'm Kev, nice to meet you.
Kev? Güzel.
- Kev?
Kev'e de veda edelim.
We'll just say goodbye to Kev.
- Kev? - Merhaba tatlım.
- Hey, babe.
İnanmıyorum, Kev.
Wow. Jesus, Kev.
Elinden geleni yaptın sen, Kev.
You did great, Kev.
- Kev, ne oldu?
- Hey, Kev, what's up?
- Kev, her zamanki gibi çok güzel bir geceydi.
- Kev, it's been delightful as always.
- Kev, makine bozulmuş.
- Kev, your machine's broken.
Kurabiye al, Kevin.
Have a cookie, Kev.
Kurabiye al, Kevin.
Have a cookie, kev.
Evet, nereden geldiğini anlıyorum Kev.
Oh, yeah, I see where you're coming from, Kev.
Kanepede yatmanın en kötü yanının belimin canına okuması olur sanmıştım ama yanılmışım.
Hey, Kev. I thought the worst thing about sleeping on the couch would be how it fucks up my back, but I was wrong.
Seninkine baktım bile, Kev.
Yeah. I already got to yours, Kev.
Kevin'in kafa basmıyor.
Kev isn't getting it.
Evet, Kevin.
- Yeah, Kevin. - Kev...
Üzülme Kev.
Don't worry, kev.
Benim adım Kev, tanıştığımıza memnun oldum.
Al.