English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ K ] / Kravat

Kravat Çeviri İngilizce

3,704 parallel translation
- Yeni kravatımı beğendin mi?
- You like my new tie?
Yeni kravat ne demek, biliyor musun?
You know what a new tie means?
- Aynen, kravatı da vardı.
Yeah, he had a tie on.
Bu kravatı sabah programında giyemezsin.
You can't wear this tie on morning TV. What?
Kravatını ver, lütfen.
Give me your tie, please. Give me your tie.
Güzel kravat bu arada.
Cool. Nice skinny tie, by the way.
Kravatına ne yaptın?
What have you done with your tie?
Ama önce kravatımı değiştirmem gerek.
Maybe. But I need to change my tie first.
Sanırım kendi kravatımı kendim seçebilirim.
I think I can pick out my own tie.
Niye bir kravat ve bir kalp takıyorsun?
Why are you wearing a tie and a heart?
1978 yılında, Playboy'a çıkmıştım, sadece bir kravat takıp siyahi bir kızla el ele tutuşuyordum.
In 1978, I was in Playboy, just wearing a necktie and holding hands with a black girl.
En ideali de sadece kravat takarken.
Ideally when she's wearing only a necktie.
2. haftadönümlerinde ona o çirkin kravatı almıştı. Paskalya zamanı. Nisan.
She got him that ugly tie for their 2-week anniversary, so, like, easter, April.
Kravatın biraz sıkışmış.
Your tie just needs a little fixing.
Kravatı biraz ince değil mi sence?
That tie is a little narrow, don't you think?
Kravatımın sana uygun olması için biraz süreye ihtiyacım var.
I need lead time to make sure my tie matches.
Belki de yanlışlıkla kendini kravatıyla asmıştır.
Maybe he accidentally strangled himself with an ascot.
Gri kravat ve gri gömlekli sıkıcı gri takım elbiseler giyerek gitsek yeter.
We should just show up wearing boring gray suits with gray ties and gray shirts.
Ve hala nasil kravat takilir ögrenemedin!
And you still don't know how to wear a tie
Kravat nasil baglanir, ders veriyordu bana!
He kept going on all sentimentally about ties and everything
Etrafa bakınıyordum birden bire kendimi yerde buldum. Boğazımı sıkıyordu. Kendime geldiğimde kravatım ağzıma tıkılmıştı ve o gitmişti.
I came here to look around, and the next thing I know, I was on the ground and she was choking me, and then I woke up and my tie was in my mouth, and she was gone.
Şu kravatı taktığı için savunmayı ciddiye almakta bir hayli zorlanıyorum.
I just have a hard time taking the state seriously when it's wearing that tie.
Victoria Çocuk Hastanesi'nin yeni müdürünün kravatının eğri durmasına göz yumamayız.
We can't have the new administrator of the Victoria Hospital for Sick Children with his tie askew.
Bıyığını kes ve kravat tak.
Lose the mustache and wear a tie.
Dünkü kravatın takıyorsun.
Hey, you're wearing the same tie as yesterday.
Evlenirken taktığım kravat hariç tabii.
Uh, well, all except the tie I got married in.
Kravatını alacak demek.
Ah, she gets your tie.
Bana şu kravatından söz et.
_
Renkli bir kravat.
_
Sarhoş olabilirdim ve senin kravatını başıma sarardım.
I would have gotten drunk and worn your tie as a headband.
Erkekler kravat takar.
Men wear ties.
Dokunulmayı sevmediğini biliyorum. Ama o kravatı benim için taktın ve... - Güzel görünüyorsun.
I know you don't like to be touched, but you put that tie on for me, and... you look nice.
En azından kravatı gevşet.
At least lose the tie.
Bu dün çekilmiş ve üzerinizde bizim bulduğumuz kanlı gömlek ve kravat var.
It was taken yesterday, and you're wearing the shirt and tie we found covered in blood.
Harvard'da, "Yemek kostümü" siyah kravat demekti.
At Harvard, "dinner attire," bam, black tie, you know.
Bu bir St. Matthew's kravatı mı? Oraya gittiğini bilmiyordum.
Is that a St. Matthew's tie?
Gloria, kravatımı bağlıyorum!
Gloria, I'm tying my tie!
Çizgili takım elbise, kırmızı kravat.
Chalk-striped suit, red tie. And those shoes.
Kravatını sola doğru bağlamışsın.
Dimple in your tie's too far to the left.
Klipsli kravat mı satın aldın?
You bought a clip-on tie?
Kostüm partisinde taktığım gerçek bir kravatım var.
I have a real tie that I wore to a costume party.
Güzel kravat.
Nice tie.
Müdürleri kravat takıyor.
Their manager wears a tie.
İkinci butona basmadan önce kravatını bollaştırmasını beklersin.
The key is to wait for his windsor knot to drop down to the second button.
İşin sırrı şu, ona kravatını bollaştırtacak doğru şarkıyı bulmak.
The key is to find the right song that gets that windsor knot to drop.
Peki giydiği yelek kravat kombinasyonuna ne dersin?
And did you see that vest-tie ensemble he was wearing?
Bizim yelek kravat kombinlerimizi da unutmayın!
Don't forget our vest-tie combos, huh?
Bir kravat.
A tie.
rehabilitasyondaki hipilerle 30 gün geçirdikten sonra... bir kravatın nasıl bağlanacağını mı unuttun?
30 days with the rehab hippies, and you've already forgotten how to tie a tie?
Kravatı sevmedim.
It's good. I don't like the tie.
Kravatınız çok güzel.
What a lovely tie.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]