English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ K ] / Kurbağa

Kurbağa Çeviri İngilizce

2,810 parallel translation
- Evet. Ve işte... Biliyorsun, alınma ama biraz da kurbağa benzeyen bir hâlin var.
And'cause, you know, y... you kinda sorta look like a frog, but no offense, but...
Hâlâ "Kurbağa Adam" diyen var mı sana?
Does anybody still call you that...
Çak Kurbağa Adam!
Go, "Frogman"!
Çünkü çalıyorsa, ona "Kurbağa Çocuk" diyebilirsin.
Because if he does, you could call him "Frogboy"...
"Kurbağa Adam."
Yeah. "Frogman".
- Ne vardı kurbağa?
- Hey, LJ.
Kurbağa gibi mi hissediyorsun?
You feeling froggy?
Büyük amcanı bir kurbağa yemişti.
Your great uncle was eaten by a frog. Right?
Kurbağa koleksiyonunuzu çok beğendim.
I like your frog collection.
Blender'in içindeki bir kurbağa. Blender içindeki bir kurbağa.
A frog in a blender.
Kurbağa gecesi mi?
A toad benefit?
Evet, Frick'te Kurbağa gecesi.
Yeah, some toad gala at the Frick.
Kurbağa ile akrebin hikâyesini sakın anlatma.
Not the scorpion and the frog story, please.
" Sonrasında kurbağa ayaklarıyla ve kurbağa gözleriyle birlikte bir kurbağa çıkageldi.
" A little later, a green frog came along with frog legs, frog eyes and leaping like a frog.
buna Ozark'taki tatil ve kurbağa istilası da dahil.
And I am including the ozarks and the frog infestation.
"Kremalı Domuz Budu", "Kızarmış Hayvan Burnu", "Kurbağa Budu", "Toynak Buğulama", "Keseli Sıçan Pastası"...
"Pork Butt in Cream", "Snout-Fried Neck", "Frog-Haunch", "Hooves Au Jus", "Possum Pouch Pie"...
Kurbağa prens olmayı bekliyor.
A frog dreaming to be a prince
Hoşça kal, alarmlı kurbağa saati.
Bye-bye, froggy alarm clock.
Kapı, kurbağa ve mantar.
Portal's that Frog and mushroom.
Gelmeseydin o dev kurbağa beni az kalsın yutacaktı.
I thought that giant mutant frog was gonna make me croak.
- Kurbağa Chang.
- The frog is chang.
Merhaba Bay Kurbağa.
Ugh. Hello, mr. Frog.
Britta Chang'in masasına sombrero takan bir kurbağa koyacaktı, çünkü o böyle şeylerin komik olduğunu sanıyor.
Britta was going to put a frog Wearing a sombrero on chang's desk Because that's the kind of thing
İkizlerin onu kurbağa ile korkutması...
And that time her twins scared her with a frog.
Boğazındaki yaşlı kurbağa.
Well, you know, the old frog in the throat.
- Daha önce kurbağa yakaladım ben.
- I've caught a frog before.
Kurbağa bacağı yedin mi hiç?
You ever eat frog legs?
Hem de Kajun usulü Kurbağa Kermit bacaklarıyla.
Cajun-style Kermit legs.
Kurbağa mı yakalayacaklarmış neymiş.
There was some mighty bold talk about catching frogs.
Shane kurbağa yakalayacağımızı söylemişti, unuttun mu?
But Shane said we could catch frogs, remember?
Onu bir arkadaşın dolabını açıp içine ölü kurbağa tıkıştırmak için okula getirdim. Eşek şakasıydı.
I brought it to school to pry open a dude's locker and shove in a dead trout.
Chloe ve Jimmy'nin düğününü basan kurbağa benzeri yaratık?
And that horny-toad-looking thing that crashed Chloe and Jimmy's wedding?
Şuna bak hele, Kurbağalı Salon'daki Kurbağa gibi kasılıyor.
( whistling nonchalantly ) Whoa! Look at you, strutting around, like you're Toad of Toad Hall.
İsminin telaffuzu öyle ki ; sanki bir kurbağa papağanla konuşuyor.
His name kind of sounds like a frog talking to a parrot.
Sen de kendine birinni bul, kurbağa!
Hey, why don't you get a life, you toad!
Kız dev bir kurbağa gibi görünüyordu.
Her face was like a giant bullfrog.
Ruh eşini bulana kadar daha çok kurbağa öpeceksin.
You're gonna have to kiss a lot of frogs Before you find that one that...
# Oh, keman derede # # ve kurbağa mutfakta #
♪ Oh, the fiddle's in the creek ♪ ♪ and the frog's in the kitchen ♪
Nilüfer yaprağındaki kurbağa gibi.
Toad on a lily pad.
Atları semerleyip, gidip o kurbağa ile bir konuşalım.
Now, let's saddle up and go talk to this frog.
Jamie kurbağa mı buldu?
Jamie found a frog?
- Kurbağa bulduğunu duydum.
I heard you found a frog.
Jamie kurbağa mı bulmuş?
Jamie found a frog?
Tıp öğrencisiyken kurbağa bacaklarına elektrik akımı vermeye başladığımız zaman bacaklardan birinin böyle kıpırdadığını hatırlıyorum.
I can remember when I was a medical student and we first started using electrical currents on frogs'legs, and I saw one twitch like that.
Kurbağa yumurtalarını incelerken tek bir yumurtanın bölündüğünü sonra tekrar bölündüğünü gördü.
Studying frogspawn, he saw the single egg divide..... and divide again.
Böyle büyüyen tek şey kurbağa yavrusu değildi.
And it isn't just the tadpole that grows like this.
Hiç akrep ve kurbağa arasındaki hikayeyi duydun mu?
Haven't you ever heard the story of the scorpion and the frog?
Bir zamanlar bir akrep ve kurbağa varmış.
So here's this scorpion, and there's this frog.
Kurbağa da "bilmiyorum beni sokmandan korkuyorum" demiş.
And the frog's like, "oh, I don't know. I'm afraid you're gonna sting me."
Oraya girip bir kurbağa alacağım, yarın da Senyor Chang sınıfa girdiğinde masasında bir kurbağa olacak, üzerinde de bu olacak...
So I was gonna sneak in there, get a frog, And then tomorrow, When se?
- Ses çıkaran kurbağa, maymun gülen yiyecekler.
Yeah.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]