Köyde Çeviri İngilizce
1,800 parallel translation
Eğer sen bu köyde tek başına yaşayabilirsen, ben de Almanya'da sensiz yaşayabilirim.
If you can live here in this village without me, I can also live in Germany without you.
Joe sizin köyde yaşadı mı?
Did Joe live in your village?
Tüm insanların güldüğü bir köyde rahiptim.
A priest in a village full of smiling, happy people.
Bu köyde ilişki kurabileceğim ve yakından tanıyabileceğim yegane kişi sizsiniz.
You're the only person in the village I feel like socializing with and getting to know a little better.
yakınlarda bir köyde, aslında ölü bir adamı mezardan çıkarmışlar kalbi ürkek bir ceylan gibi hala atmaya devam ediyormuş!
a village near here, actually... they dug up a dead man and his heart was still pounding like a startled deer!
- Bence çok gülünçtü. - Bence değil. Sizin köyde nasıldır bilmem ama burada saygısızlık yapılmaz.
¶ How can she lose those things she use 36-24-36 ¶
Onu köyde mi yakalasak?
Should we take him in the village?
Aron'un üssünün yerini öğrendik. Bordeaux'nun dışındaki ufak bir köyde.
A base de Aroon's foi localizada in a small village somewhere outside of Bordeaux called...
Köyde tanıştığınız çocuklar oldu mu? Hayır.
So, did you meet any kids fromthe village?
Alnımız ak, başımız dik gezeceğiz köyde.
We'll be able to walk with pride again.
Sonraki köyde akrabalarımız var.
At us making related in adjacent village.
Kara Şövalye'yi neden odada değil de köyde saldıracak şekilde tasarlasın?
Why do you think he designed the black knight to attack in the village and not in the chamber?
Sonra anımsadığım, bir yatakta uyandığım. Ver Ager'e benzer bir köyde.
So, the next thing I remember was waking up in a bed in a village like Ver Eger.
Köyde yozlaşmış başka kim var? Senden başka mı?
- Who else in the village has been corrupted?
Tomin'in teminatına karşın Seevis bir taş atımı uzaktayken köyde bir gün geçirme fikri beni gerdi.
Despite Tomin's reassurances, the idea of spending a day in the village with Seevis just a stone throw away made me nervous.
Köyde iyi iş becerdiniz.
Nice work in that village.
Hâlâ köyde geri kalan insanları topluyorlar.
Still back at the village to gather the rest of the people.
Ben küçük bir köyde doğdum, New York denilen küçük bir yerleşim yerinin hemen yanında.
I was born in a small hamlet, just outside a small place I like to call New York.
Önce köyde fark etmiştim, şimdi bu ormanda da var.
I first noticed it in the village, now here in the forest as well.
Kriko'yu köyde bırakmıştım, bagajda yer açılsın diye.
And I was looking around, hoping to find somebody.
Her şey Afrika'da küçük Quahog-swana köyünde başladı bu köyde Tootie-an-Blair'in gurur duyulan bir üyesiydi.
It all began in Africa in the tiny village of Quahog-swana where he was a proud member of the tribe of Tootie-an-Blair.
Bizim köyde herkes Kung Fu bilir.
Everyone in my village knows kung fu.
- Kenara çekil, köyde işlerim var.
- No! - Step aside, I have business in the village.
Köyde, kasabada benden korkuyorlar.
I am feared in field and town.
Köyde konuşuyorlar.
They were saying so in the village.
Hiç kimse o köyde görevlendirilmek istemiyordu.
However a new magistrate volunteered to came to the village and he heard from Arang's vindictive spirits that she had been raped and killed,
Bir zamanlar küçük bir kız bir köyde yaşıyordu.
" Once upon a time a little girl lived in a village.
Guatemela'nın merkezinde yoksul bir köyde dünyaya gelen Soledad Guttierrez, ev temizliği yapan dindar bir göçmen.
Born in a poor village in central Guatemala Soledad Guttierrez is an immigrant who works cleaning houses.
Köyde bizden üç kişi daha var.
There's three more of us in the village.
Pazar günü köyde çarşı kuruluyor.
Sunday is market day in the village.
Köyde toplansınlar ve onu korumaya hazır olsunlar.
Have them gather in the village, prepare to defend it.
Oradaydı. Köyde, Baines'le birlikteydi.
- She was with Baines in the village.
Ormanda, ihanete uğrayıp, etrafımızın sarıldığı bir köyde değil!
In the forest, not in a village where we can be betrayed and surrounded!
- Evet! Lardner'in ne olduğunu bilselerdi, köyde terör estirmezlerdi.
John, if they knew where Lardner was, they wouldn't have terrorised the village.
Şey, şehirden uzak bir köyde değil mi?
Well, isn't he in some remote village somewhere?
Bu köyde öldürülen ilk insanlar annem ve babamdı.
The first people to be killed in this village were my parents.
Bu köyde biraz daha uzun kalmayı planlıyordum, ama tüm halk, gerçekten o cadıyı çağırdı.
I was planning on staying in this village for a while longer, but you just had to go send for one of those bastards...
Yoma bu köyde kimseye saldırmadı.
No one's been assaulted by a Yoma.
Yoma bu köyde de mi ortaya çıktı?
Umm, has a Yoma appeared in this village, as well?
Sadece bu köyde 200 sayabiliyoruz.
We can count 200 in this one village alone.
Köyde bizim arkadaşlar dediler "İstanbul'a gidince şarkıcı göreceksin, artist göreceksin."
Friends back in the village said I'd see stars everywhere here.
Bizim köyde hepimiz, birbirimize akrabayız.
We're all family in ourvillage.
"Zakakhair isimli ufak bir köyde Gulbarg Han'ın evinde tutuluyorum."
I'm being kept at the house of Gulbarg Khan at a small village called Zakakhair.
Ama nasıl para kazanacaksın köyde?
But how are you going to make money in the village?
Köyde beni bir iki ay idare etsin, yeter.
If only I can manage for a couple of months, that's all.
On mil ötedeki bir köyde bir ağır hasta beni bekliyor.
In a village ten miles distant, a seriously ill man was waiting for me.
İşgal ettikleri her köyde, Arkalarında alev ve vahşetten oluşan bir iz bırakıyorlar.
For every village they occupy, they leave a trail of flames and slaughter behind their advance.
ziyaret ettiği köyde katillerin saldırısına uğramış.
Assassins attacked a village he was visiting.
Bir yerden ötekine sürüklenirken, bölgedeki en fakir köyde durmuşlardı.
Wandering from place to place, they ended up in the poorest village in the region.
Köyde bir salgın hastalık olmuştu.
There was a plague in the village.
Beni isteyen çok oldu bu köyde.
Many people in this village wanted to marry me.