Kıskanıyorum Çeviri İngilizce
1,093 parallel translation
Seni kıskanıyorum.
I envy you.
Kıskanıyorum.
Jealousy, I'm afraid.
Seni kıskanıyorum!
I envy you!
Evet. Ayrıca sizin gerçek bilimsel eğitiminizi de kıskanıyorum, Bay Herdhitze.
Yes, and I'm envious of your true scientific training, Mr Herdhitze.
Ben mi kıskanıyorum?
I, jealous?
Üstelik bir şekilde seni kıskanıyorum.
Yet, in a way, I rather envy you.
- Aklını çok kıskanıyorum, Watson.
How I envy you your mind, Watson.
- Evet, kıskanıyorum.
- Yes, I do.
Seni ne kadar kıskanıyorum, Carroll hep böyle rahat ve neşelisin.
How I envy you, Carroll you're always so relaxed and cheerful.
Seni çok kıskanıyorum!
How I envy you!
Yemin ederim ki, şu anda onu kıskanıyorum.
I swear, at this moment, I envy her.
Aslına bakarsanız, sizi epey kıskanıyorum.
Actually, I'm quite envious of you.
Sizi gerçekten kıskanıyorum.
I envy you. Yes, I do, indeed.
Onu seviyorum ve kıskanıyorum.
I love her and was jealous.
Kıskanıyorum.
I'm jealous.
Seni çok kıskanıyorum valla.
I'm so jealous.
Kıskanıyorum.
I'm gettin'jealous.
Biliyorum paraya ihtiyacımız var... ama seni başka birinin koynunda düşününce çok kıskanıyorum.
I know we need the money... but when I think of you with someone else, I get jealous.
Seni kıskanıyorum, gençliğini.
I envy you, your youth.
Kıskanıyorum, Hesther.
I'm jealous, Hesther.
AIan Strang'i... kıskanıyorum.
Jealous... of Alan Strang.
Sizi kıskanıyorum.
I envy you.
Seni ve Viltor'u kıskanıyorum.
I envy you and Viktor.
Kıskanıyorum.
I just feel jealous.
Seni kıskanıyorum Rose.
I'm jealous of you, Rose.
Sizi mi kıskanıyorum?
Who's jealous?
Tüm dünyayı kıskanıyorum.
I'm jealous of the whole world.
Sadece biraz kıskanıyorum.
It's just that I'm a little envious, that's all.
- Seni kıskanıyorum.
I really... envy you.
Seni gerçekten kıskanıyorum biliyor musun?
You know I really envy you?
Senden nefret ediyorum, ama seni kıskanıyorum çünkü bu çok saf, muhteşem.
I hate you, but I envy you.
- Belki kıskanıyorum.
- Maybe I am.
- Onları kıskanıyorum.
- I envy them.
Sanırım onu kıskanıyorum.
I think I envy her.
Doğrusu, seni kıskanıyorum.
To tell you the truth, I'm envious.
- Kıskanıyorum seni.
- I envy your spirit.
Hayır, gözlerini kıskanıyorum çünkü Santa Fe'deki evlatlarımı görecekler.
No, for God's sake! I envy your eyes that will see my sons in Santa Fe.
Hintlilerle birlikte olmanızı kıskanıyorum.
I envy you being with Indians.
Seni kıskanıyorum, Lewis.
I envy you, Lewis.
- Ben bizi kıskanıyorum.
- I envy us. - Yeah.
- Emin ol kıskanıyorum.
You bet I'm jealous.
Onunla geçirdiğin her an için... seni kıskanıyorum.
Every moment you spend with her, I envy you.
Seni kıskanıyorum, biliyorsun.
- I've grown jealous, you know.
Ben kıskanıyorum.
I'm jealous.
Biliyor musun, seni kıskanıyorum.
- You know, I envy you.
Onları kıskanıyorum.
I envy them.
- Yok, hayır, seni kıskanıyorum.
- No. No. I'm jealous.
Max'ı müthiş kıskanıyorum... ve onunla yatman hiç hoşuma gitmez... ama eğer onunla yattın ve bunu benden gizlediysen, bu beni çok rahatsız eder.
I'm very jealous of Max. I'm not crazy about the idea of you sleeping with him... but if you did it and didn't tell me, that would really bother me.
Senin gücünü kıskanıyorum.
I envy you in your power.
Kıskanıyorsun, ve onu kurtarmak için bana yardım et diye sana yalvarıyorum.
You're jealous, and I beg you to help me save him.
Sanıyorum ki kocasını kıskanıyor.
No, she thinks women are after him!
kıskançlık 60
kıskanç 44
kıskandım 18
kıskanıyor musun 33
kıskanıyorsun 60
kıskandın mı 76
kıskaç 19
kıskanmak mı 21
kıskançlık mı 20
kıskanç 44
kıskandım 18
kıskanıyor musun 33
kıskanıyorsun 60
kıskandın mı 76
kıskaç 19
kıskanmak mı 21
kıskançlık mı 20