Ladybird Çeviri İngilizce
61 parallel translation
İşte, minik kuşum, iç şunu.
Here, Ladybird, drink this.
İnşallah minik kuşumu ve ailesini Fransa'dan çıkarır.
I pray he gets my Ladybird and her family out of France.
Ama benim minik kuşuma bir daha asla dokunamayacaksın.
But my Ladybird you shall never touch again.
Benim gibi bir naçizane İngiliz'in hiç bir önemi yok seni ne kadar burada tutarsam benim minik kuşumun şansı o kadar artar.
I don't care an English tuppence for myself and I know that the longer I keep you here the greater hope there is for my Ladybird.
- Ladybird mü?
- Is it Ladybird?
- Bayan Uğurböceği!
- Miss Ladybird!
Sorun çıkarma Bayan Uğurböceği.
Don't make trouble, Miss Ladybird.
Joaninha, gelinböceği, uç, uç!
Joaninha - ladybird - fly, fly!
Gelinböceği, uç evinden uzaklara!
Ladybird, fly away home!
Uğur böceği!
Oh... A ladybird.
Arkanızdan hançerlendiniz, küçük uğurböceğim.
You've been sold out, little ladybird.
Hiç çiftleşme mevsiminde yedi benekli bir hanımböceği gördünüz mü?
Have you seen the seven-spotted ladybird in the mating season?
Kes şunu, herkes ona Şirine diyor.
Stop it. Everybody calls her ladybird or smurfette.
Minik kuşun bu kadar cesur olduğunu kim bilebilirdi?
Who could have thought Ladybird would be so brave?
Minik kuş.
Ladybird.
Nerdesin, uğur böceğim!
What, ladybird!
Kocam Uğur Böceği Sigorta'da çalışıyordu.
My husband worked for Ladybird Insurance.
Ladybird'den Praying Mantra'ya.
Ladybird to Praying Mantra.
Ladybird, seni duyuyorum.
Ladybird, receiving you.
Praying Mantra'dan Ladybird'e.
Praying Mantra to Ladybird.
- Hadi, Ladybird.
- Come in, Ladybird.
Ladybird.
Ladybird!
- "Ladybird!"
-'Ladybird! '
Kırmızı bir uğur böceği.
A red ladybird.
Uğur böceğinin cilalı kabuğunu sıkı sıkı kavramak çok zordur.
It's quite hard to get a grip on the polished shell of a ladybird.
Ben de Ladybird'le sahile demir mi atacağım?
While I Ladybird are stuck? - No, Skybird.
Uğur böceğim.
Ladybird.
- Uğurböceği.
A ladybird.
Hadi gelin böceğim!
what, ladybird!
Hadi gelin böceğim!
What, lamb! what, ladybird!
Hadi gelin böceğim!
What, ladybird!
Uğur böceği, uğur böceği uç evine.
Ladybird, ladybird, fly away home.
Uğurböceği.
Oh, a ladybird.
Bayan Kuş?
And Mrs. Ladybird?
Tatlı kuşu görüyor musun?
Can you see the lovely ladybird?
- Hayır, kocaman bir uğur böceği.
No, it's a giant ladybird.
Kocaman bir uğur böceği!
A giant ladybird!
Uğurböceği her şeyi halledecek.
Ladybird'll take care of everything.
Sen kıskanç pappy edildi, kendini bir uğur var , kendiniz için onu istedim ya da, onu ilk vardı ve o iddia o seçim olamazdı.
You were jealous pappy got himself a ladybird, wanted her for yourself, or, you had her first and she claimed she couldn't choose.
Barbra Fanny'yi oynarken Başkan ve Ladybird Johnson için şarkı söyleyecek Time dergisinin kapağı için fotoğraf çektirecek ve ülkenin her yanındaki gece kulübü seyircileri için Happy Days Are Here Again söyleyecek vakti bulmuştu.
When Barbra was doing Fanny, she still had time to sing for the President and Ladybird Johnson, pose for the cover of Tim magazine, and sing "Happy Days Are Here Again" to adoring nightclub audiences all around the country.
Pekala, Ladybird Johnson dediğinden beri varım.
Okay, you had me at Ladybird Johnson.
Uğurböceği Nikis.
Nikis Ladybird.
O nerede?
Where's Ladybird? !
Uç uç böceği, bana yardım et.
Ladybird! Come on, you gotta help me.
Uç uç böceği... Merkeze gidebilir misin benim yerime? Orada yaralılar var.
Ladybird, run to the HQ, there must be some wounded there.
Ama ateşkes bitmek üzere.
Ladybird, the cease-fire ends in a moment!
Sonra da güzel ve kırmızı bir uğur böceği oluyorlar.
Then they turn into a beautiful red ladybird.
James, buna nasıl araba dersin? Bir kere ısıtıcısı yok Bagajı bir uğur böceğinin kanatlarının haznesi kadar.
James, how can you call this a car, when it's got no heater, the boot is the size of a ladybird's clutch bag and the doors and windows are optional extras?
Bu hiç kolay değil.
It's quite hard to get a grip on the polished shell of a ladybird. That's not easy.
Uğur böceği.
Ladybird...
Ugur böcegi görmek ister misin?
Would you like to see a ladybird?