Lahana Çeviri İngilizce
1,099 parallel translation
Lahana veya havuç ile gelir.
It comes with sprouts or carrots.
Lahana turşusu. - Yo, hayır.
The sauerkraut.
Bu tür vakalarda, doktorlar lahana önerirler.
In that case, cabbages is just what the doctor ordered.
Sana sosisli sandviç, lahana turşusu ve kornişon alırım.
I'LL BUY YOU A HOTDOG, SAUERKRAUT, PICKLES.
Yine, ıspanak, lahana ve balık buğulaması sevmezsin
You also do not like spinach, cabbage and boiled fish.
Bir lahana yiyicinin 7. Süvarinin üniforması üzerinde botlarını silmesine izin mi verseydim?
was I to let some sauerkraut-eater... wipe his boots on the uniform of the 7th Hussars?
O lahana yiyicinin amcası Strasbourg belediye başkanı oluyor.
The sauerkraut-eater's uncle happens to be the mayor of Strasbourg.
Lahana tarlası, üzerine ay ışığı vurmuştu.
Cabbages, with the moon on them.
Lahana.
Cabbages.
- Lahana.
- Cabbages.
Lahana turşusu mu, yoksa hardal mı istersin, tatlım?
Would you like sauerkraut or mustard, my dear?
yeşil lahana
Collard greens
Şuraya lahana ekip bütün yıl kullansanıza.
Why don't you grow cabbages over there, to have it all year round? You're right, we'll do it.
Demek lahana yetiştirmeyi tercih edersin?
So you'd rather grow cabbages?
"Unutma ki, havuç titrer bıçağı gördüğünde..." "... marul çığlık atar koparıldığında, lahana ağlar haşlandığında. "
" Don't forget that a carrot trembles before the knife, lettuce screams when it's shredded, and cabbage weeps when it's boiled.
Doktor onu lahana bahçesinden çıkarmıştı.
The doctor dug it out of the cabbage patch.
Lahana bahçesi mi?
The cabbage patch?
Terre Haute Federal Pen'deki lahana dolmalari kadar kötü olamaz.
Can't be as bad as the cabbage rolls at the Terre Haute Federal Pen.
- Lahana! Ama şu vajinamıza bakalım, onu keşfedelim, nasıl da pembe! O her zaman birbirlerini öpen küçük ve büyük dudaklara bakalım!
Let us explore this vagina of ours with her lips, eternally kissing
Job her şeyi kaybedince bir insanın kaybedebileceği her şeyi ne eksiği ne de fazlası lahana yetişen bir toprakta uzandı.
When Job had lost everything, everything a person can lose, neither more nor less, he lay in a cabbage patch.
Job, lahana yetişen bir toprakta uzandın.
Job, there you lie in a cabbage patch.
Beni attıkları lahana yetişen toprağı hiç bilmiyordum.
And the cabbage patch in which they threw me,
Figan ediyorsun çünkü lahana yetişen bir toprakta yatıyorsun.
You lament because you're lying in a cabbage patch, and all that's left to you is the doghouse and your sickness.
Bu lahana çorbası!
This is cabbage soup!
Bak dostum, lahana çorba mideni mis gibi kokutur,... boğazından bağırsaklarına her yerine şifa verir!
My cabbage soup, laddie, perfumes your innards makes you feel good along every inch of your guts...
Lahana Çorbası!
Cabbage soup!
Lahana Çorbası, dostum!
Cabbage soup, my laddie!
Yani siz Bay Ratinier diye bilirsiniz. Birbirlerini kucakladırlar! Ve Lahana Çorbası içtiler!
I mean Mr Ratinier, as you call him... and they... and they... they hugged each other... and then they ate... cabbage soup!
Bu özel lahanalara, yuvaya dönen lahana denir Latince adıyla, Yuvayus Dönenus.
That particular strain of cabbage is called a homing cabbage... or in Latin, Headius homus.
Ben lahana severim.
I like cabbages.
Lahana salatası ve kiş.
Coleslaw and quiche.
Lahana da hasta eder beni.
And coleslaw makes me sick.
Yine mi lahana?
Red cabbage?
Eğer ki... Eğer sırıktan bahsediyorsan, alt dudağını kafana lahana yaprağı gibi sararım.
If you are talking about the stick, I'll pull your lower lip over your head like a cabbage leaf.
Ayrıca, senin şu küçük hatununun sana sadece lahana, kök ve su altında yetişen şu küçük, yeşil şeylerden yedirdiğini sanıyordum.
Besides, I thought the little woman had you eating things like sprouts and roots and those green things that grow under boats.
Burası lahana tarlası değil mi?
Ain't this the cabbage patch?
- Lahana dolması.
- Stuffed cabbage.
lahana... PTI toplantısı?
The cabbage... at PTI meeting?
Önce lahana sonra domates sonra soğan.
First the lettuce, and then the tomato and then the onion.
Anacığımın pişirdiği gibi nefis, sıcacık bir lahana yemeği olsa.
A nice, hot piece of cabbage, like my dear, old mother used to cook.
Fasulye, lahana başka yemek yapabilirdi?
Beans, cabbage, she could've made a pie?
En istemediğim şey, lahana kokulu, ihtiyar bir dilencinin yolu kapatması.
Last thing I want is some old beggar blocking the door, smelling of cabbage.
Sandıkların üzerinde de "lahana turşusu" yazıIı. Sonra görüşürüz, yoldaşlar.
The crates are labeled "Sauerkraut."
Komşumuz kendininkinde lahana yetiştirirdi.
Next door grew cabbages on theirs.
- Lahana salatası.
- Coleslaw.
Lahana turşusu.
The sauerkraut.
Lahana yaptım.
Collard greens.
LAHANA ÇORBASI
Cabbage Soup
20 00 : 54 : 18 : 24 Biraz zeytin, 00 00 : 54 : 21 : 11 bir tane lahana.
Some olives, a few radishes, a cabbage.
Adı Joe Delik Lahana.
His name is Joe the Hole Cole.
Günlük Gaddarlık Deri pantolonumda lahana var.
There is sauerkraut in my lederhosen.