Langley Çeviri İngilizce
1,253 parallel translation
ClA Langley, Virginia
Central Intelligence Agency Langley, Virginia
Tamam, ben de Maya'ya gitmesini söylerim.
- Okay, I'll tell Maya Langley to beat it.
Langley çocuklarıyla takılıp her gece kafayı çekiyor.
He's hanging out with the Langley kids, getting bombed every night.
Langley bazı söylentiler bulmuş.
Langley has picked up some chatter.
İstihbarattan ne haber? Langley, NSA ve Interpol'den gelen her şeyi filtrelettim.
I filtered through everything from Langley, NSA and Interpol.
Langley Vaughn'un çift taraflı ajan olduğuna inanıyor.
Langley believes Vaughn may be a double agent.
Langley bu grup hakkında derhal bilgi istiyor.
Langley is desperate to acquire intel on this group.
İki hafta önce Danimarka'da olacak bir saldırıyla ilgili Langley'yi uyardı.
Two weeks ago he warned Langley of a pending attack in Denmark.
Langley'le neden bağlantı kurmadığını bilmek istiyorum.
The second he's alone, pull him aside for questioning. I want to know why he hasn't contacted Langley.
Langley, gizli kimliğinin açığa çıktığını sandı.
What are you doing here? Langley assumed you were compromised. What's going on?
Langley'yi arayıp Halsey'yle ilgili açık bir dosya var mı diye araştırayım.
I'll start with Langley, see if they have an open file on Halsey.
Sloane, Langley'yle bir anlaşma imzaladı.
Sloane signed an agreement with Langley.
Bu görevi kabul ederken iki anlaşma yaptım ; biri Langley'le biri de seninleydi.
When I accepted this position, I made two agreements - one with Langley and one with you.
Kurula, senin gizli dosyalara erişiminin men edilmesini ve Langley'de gönderi odasına atanmanı önereceğim.
I'm recommending to the board that you be stripped of classified clearance and assigned to the dispatch office at Langley.
Burası, iki ay kadar önce Langley bölümü onaylayana kadar kapalıydı.
This place was dark until two months ago when Langley approved the division.
İzleme aygıtı bulunan sahte bir izotop satacaksın. Böylece Langley bu adamı operasyonları yürüttüğü yere kadar takip edip kendi merkezinde yakalayacak.
You will sell him a bogus isotope outfitted with a tracking device so that Langley can follow him back to his base of operations and grab him there.
Biliyorsun Langley'e müdürlük görevimden ayrılmak istediğimi söyledim.
You know, I told Langley that I wanted to step down as director.
- Sloane'un Blackwell İndeksi'ni Langley'ye verdiğini sanıyordum.
- I thought Sloane turned the index over. - No.
Langley memnun kaldı.
Langley's pleased.
Langley'le işbirliği yapın.
Coordinate with Langley.
Orkideyi bulamazsak Langley'ye durumu bildireceğim.
If we haven't recovered the orchid in that time, I'm going to Langley with this.
Nancy Cahill. Langley'nin Narkotik Birimi'nden bir ajan. Uzmanlığı, yeni sentetiklerin geliştirilmesi.
Her name is Nancy Cahill, an operative in Langley's narcotics task force specializing in the development of new synthetics.
Langley, Cahill'lerin hangi maddeyle temas ettiğini bilmek istiyor.
Langley wants to know what substance the Cahills came in contact with.
Langley talebimi reddetmedi ama henüz onaylamadılar da.
Langley hasn't denied the request, but they haven't approved it either.
Langley'ye haber vermekten başka seçeneğim yok.
I have to notify Langley.
Langley'ye bağlı olan güvenli sunucu çöktü.
The server to Langley went down.
Ben gidemem. Langley özel bir görev verdi.
Langley's tasked me to a special assignment.
Langley'den biri geldi. - İma ettiği şeyler...
But there is a guy here from Langley and he's been insinuating...
- Lagnley'yle konuştum.
- I talked to Langley.
Langley'ye verdi.
He gave that over to Langley.
Pek bir şey görememişler. Langley bir şey buldu mu?
Has Langley got anything?
Tekrar bağlantı kurmaya çalışıyorlar. Ama şimdilik cevap yok.
Langley's trying to reconnect but they're not responding.
Emir Langley'den gelmiş.
Official orders from Langley.
Bir sorununuz varsa Langley'yle görüşün.
If you've got a problem, you can take it to Langley.
Bak ne diyeceğim. Langley'yle konuşacağım. Bir dahaki sefere seni sıcak bir yere göndermeye çalışalım.
I'll tell you what, I'll talk to Langley, see if we can send you someplace warm next time.
- Peki Sloane'un onu SYP'deki ekibimizin sürekli bir üyesi yapmak için Langley'nin onayını aldığını biliyor musun?
Are you aware that Sloane has Langley's approval to make her a permanent member of our team at A.P.O.?
Valta'nın yerini Langley'ye bildirdim. - Harekete geçtiler mi?
I gave Langley the location of the Valta.
Langley baskına öncelik veriyor.
Not yet. Langley considers the raid top priority.
Dosyanda bir hata gördüm ve Langley'yi aradım.
And I came across a mistake in your file, so I contacted Langley.
Bir daha özel hayatımla ilgili bir sorun olursa, Langley'den önce beni ara.
Next time you have a question about my personal life, why don't you call me before Langley?
Langley hırsızlığı öğrenmeden önce.
Before Langley had even discovered the theft.
Langley yeni bir ipucu bulabildi mi?
Was Langley able to generate any new leads?
Langley'den isteyebilirim ama...
Now, I could put in a request to Langley - -
Langley'yi ara.
Call Langley.
Langley varlığımızı doğrulamaz.
Langley won't verify us.
Belki niye hiç Langley'ye gönderilmediğini ya da öbür ajanlarla eğitim görmediğini merak ettin.
Maybe you wondered why you were never sent to Langley. Maybe you wondered why you weren't being trained with other recruits.
Langley'ye.
Langley.
Doğru söylüyorsam, sinyal Langley'ye gitmeyecek.
If I'm right, it won't go to Langley.
Langley'den mi?
From Langley?
Ama Langley'yi uyarsaydım Kradic izlendiğini anlardı.
But if I would have warned Langley, Kradic would have known we were on to him.
Langley, tır parkına baskın emri verdi.
Okay, Langley's ordered a raid on the Alameda yard.