Larda Çeviri İngilizce
4,307 parallel translation
Ve bu, benim Cheerio'larda olduğum, ya da olmadığım hakkında, hiçbir fikrimin olmadığını anlamamı sağladı.
And it made me realize I have no idea whether I'm on the Cheerios! Or not.
- Ve 1930'larda Photoshop da yoktu.
- And the 1930s- - they didn't have Photoshop.
Resmi toplantılarda ona eşlik ederdim. Çünkü Cumhuriyetçi Parti eşcinselliği onaylamazdı.
I used to accompany him when he'd go to official functions because being gay was frowned on in the Republican Party.
Radyum 1930'larda dişmacununda kullanılmıyormuydu?
Didn't they put radium in toothpaste in the'30s?
Dr. Brennan hayvanların kalıntılarda olan kanıtları aldıklarını düşünüyor belki kanıtları bırakmışlardır.
Dr. Brennan thought that there was evidence that animals might have gotten to the remains, so maybe they left them.
Kampanyada sıktığımız palavralar gibi değil, toplantılarda söz ettikleri gibi.
Like they talk about in the meetings, not the lies we told for the campaign.
1940'larda seks için bu mu deniyordu?
Is that'40s talk for "have sex with"?
1940'larda aranan numara görünmüyormuş.
They don't have star-69 or caller ID in the'40s.
1940'larda çok iyi iş yaparmışsın.
You would've done great in the'40s.
1940'larda kalp masajı işe yaramıyor muydu?
God, didn't CPR work in the 1940s?
Büyük toplantılarda uygun görünen birine ihtiyacım var.
I need someone who looks right at the big meetings.
Ayrıca Mykonos suikastlarında ve Suudi Arabistan'daki Khobar kulelerine yapılan saldırılarda da parmağı var.
He's also directly tied to the Mykonos assassinations... and the attacks on the Khobar Towers in Saudi Arabia.
Bir fener balığıysan hoşlarına gidecek bir şey atar ve aşağılarda bir şeylerin kıpırdamaya başladığını görürsün.
If you're an angler, you toss in something they like and you start to see stuff moving down there.
- Ana kapılarda. Bahçede 2 tane var.
Two in the garden.
Bak, önemli olan çocukların haberi almaması. Babaları toplantılarda geziyor ve her şey yolunda sanıyorlar.
Look, bottom line is the kids don't have a clue, and they think Daddy's off on a conference.
90'larda doğdum o şarkıları bilmem.
I was born in the'90s, I don't know any of those songs.
Senin Maleyazlılarda Bello'nun isteyebileceği bir şeyler olabilir mi?
Is there anything your Malaysian contacts have that Bello might want?
- Aramalılarda.
As they should.
60'larda CIA'in uyguladığı yöntem.
It's a CIA ploy from the sixties.
Sonra Matilda'larda kaldığının da yalan olduğunu öğrendim.
And then I find out she was lying about staying at Matilda's.
Yakın... larda.
Soon... ish.
Pr642 40'larda telefon numaraları yedi haneli değildi.
Pr642 Uh, Pr642. Right up through the'40s, phone numbers didn't have seven digits.
Böylece bir sürü Shamu oyuncağı satılır kapılarda bir sürü bilet satılır. Ve devam edebildikleri sürece bu hikâyeyi anlatmaya devam edecekler. Jeff Andrews SeaWorld Uzman Tanığı
That sells a lot of Shamu dolls, it sells a lot of tickets at the gate, and that's the story line that they're gonna continue to stick with for as long as they can.
Çatılarda dolanarak da şehirden çıkamayız.
And rooftops alone will not carry us free of the city.
Evet, 90'larda pek bir sürpriz yoktu.
Yeah, no, the'90s were really just kind of like a straight line.
30'larda seyrediyor.
She's brady at 30.
Nabız 130'larda geziyor.
Heart rate tacking along in the 130s.
Psikopatik özelliklerin en başarılı CEO'larda bulunabileceğini biliyor muydun?
Did you know that psychopathic traits can be found in the most successful CEOs?
En etkili politikacılarda.
In the most effective politicians?
Fakat 90'larda olmadığımız için kafeinle idare edeceğiz.
But since this isn't the'90s, caffeine it is.
Polise gönderdiği yazılarda bundan bahsediyor. Ayrıca konuyu dağıtma gibi bir alışkanlığı var.
He mentions it in his, uh, correspondence with the police but only rarely.
Bence göçmen yasalarını gerçekten sıkılaştırmak gerekiyordu hele İsçi Partisi'nin 1990'larda art arda gelen azınlık hükümetlerinde uyguladığı sorumsuz politikaları düşünürsek.
I do think we need to tighten up on immigrants and refugees. Especially when you consider the completely irresponsible policy the Freedom Party came up with throughout the 90s, in one minority government after another.
Bahama'larda ki su hamam gibi.
The water in the Bahamas is like a bathtub.
Diğer adalarda, kayalık kıyılarda, deniz aslanları sinekleri uzakta tutmak için yardım alırlar.
On the younger islands, with rocky coastlines, sea lions have help to keep the flies at bay.
Ve bunlar adalar boyunca olağanüstü sayılarda bir nüfusa sahiptirler. Çok karmaşık ilişkileri olmadan.
And there is an extraordinary large number of them throughout the islands with what seem to be very complex interrelationships.
Ve taraklı çekiç köpekbalığı, bugün burada çok sayıda bulunurlar. Onları dünyanın başka hiçbir yerinde bu sayılarda göremezsiniz.
And scalloped hammerhead sharks, which today congregate here in numbers that are unequalled anywhere else in the world.
Karabataklar okyanusta seyahat etmek yerine kıyılarda bulunmayı tercih ederler. Yani onlar Galapagoslar'a kazara gelmiş olabilirler. Muhtemelen denizi süpüren bir fırtına ile.
Cormorants are coastal birds rather than ocean travellers so they can only have arrived in the Galapagos by accident, having probably been swept out to sea by a gale.
Anlaşılan alluaudia çevreye zararsız mimarilerde..... halılarda, döşemelerde, duvar kağıtlarında kullanıyormuş.
It seems alluaudia is used in green sustainable architecture in rugs, flooring, wallpaper,
1900'larda değiliz ki. Koleraya yakalanıp ölünceye kadar çalışanlarına eziyet edemezsin.
I mean, this isn't the 1900s, where you can just oppress your workers until they get cholera to death.
1920'lerde 30'larda buralara hep gelirdim.
You know, I, uh... I used to come down here in the'20s and'30s.
Eğer O'na 60'larda sahip olsaydım, Küba 51inci eyalet olurdu.
If I had him back in the'60s, Cuba would be the 51st state.
Tüm bölgeyi görebilen keskin nişancılar çatılarda konuşlandırılmış olacak.
Counter-snipers on the surrounding rooftops will own the sightlines.
Peki bu toplantılarda ne yapacağız?
And what do we do at these meetings?
60'larda olsaydık, Ulusal Muhafızlar'a kızı vurun derdik.
( SIGHS ) If this were the'60s, we could just have the National Guard shoot the daughter.
Rengine ve kimyasal bileşimine bakılırsa bu elyaf Avrupalı yüksek sınıf bir araba üreticisinin arabalarının bagajlarını kapladıkları halılarda kullanılıyormuş.
Germany. Based on the chemical composition and color, used by a high-end European car manufacturer to line their vehicles'trunks.
Tamam, sorun ayakkabılarda.
All right. It's the shoes.
Beeman'larda yemek yedik.
We had dinner at the Beeman's.
90'larda Girişim adına yaptığın her para aktarımının bir kopyasını istiyorum hükümetin David Clarke'ı suçlamak için kullandıklarını.
I need a copy of every transaction you ever made on behalf of the Initiative in the'90s, the same ones that the government used to convict David Clarke.
Kazıntılarda bulunan parteküller amazonite ait.
Scrapings contained particulates of amazonite.
Kapılarda, geçitlerde.
The gates, cloisters.
Beeman'larda.
Beemans.