Lavabo Çeviri İngilizce
781 parallel translation
Lavabo içinde boğulacak kadar büyük müydü ki?
That sink big enough to drown in, though?
Orası lavabo.
That's the bathroom.
Özel bir şey yok, 4 numarada kırık bir lavabo.
No nothing special, a broken wash basin in the number 4.
Demek lavabo bu ha?
So this is the washroom?
İsterseniz lavabo su tarafta.
The washroom is through that door if you want it.
Lavabo boş.
Sink's empty.
Her yatak odasında sabit lavabo var.
And stationary washstands in every last bedroom in the place.
İşte sana lavabo, genç adam.
There's the tub, young man.
Lavabo koridorun başında, sağdaki son oda.
- Okay. The bathroom's down the hall, the last room on the right.
Hayır, orada lavabo var!
That's the washbasin
Lavabo ne tarafta?
Where's the washroom?
- Lavabo pompası!
- Plunger!
Tüm şişe lavabo deliğine boşaldı.
The whole lot ran down the drain.
Lavabo mu?
Washroom?
Altında muşambadan dolaplı lavabo.
A linoleum cupboard sink.
7 : 25, lavabo, kiler, buz kutusunu temizle.
7 : 25 am clean sink, pantry and ice-box.
Sen tıpkı bir lavabo, bir soba ya da duvardaki bir saat gibisin.
You're like a sink or a stove or a clock on the wall!
Hangi beyefendi olsa lavabo için 50 dolar verir.
I mean, any gentleman with the slightest chic will give a girl a $ 50 bill for the powder room.
"Bay Fitzsimmons... lavabo için, 50 dolar."
"Mr Fitzsimmons, powder room, $ 50."
Bu sıçanların her biri lavabo için 50 dolar vermesine rağmen, banka hesabım altı ay öncesine göre 9 dolar azalmış.
In spite of the fact that most of these rats fork up $ 50 for the powder room like little dolls, I find I have again by actual count $ 9 less in the old bank account than I had six months ago.
Lavabo için 50 dolar.
$ 50 for the powder room.
Lavabo, telefon...
Washbasin, telephone...
Ben de seni önünde bir lavabo dolusu bulaşık bir de eteklerine yapışmış bir bebekle hayal ettim.
I pictured you at a sink full of dishes. And a baby tugging at your skirt.
Lavabo sağ tarafta.
The sink is on the right.
Ev sahibiniz lavabo ve tuvaletinize bakmamı söyledi.
The owner told me to come over to look at your sink and your toilet.
Sürünmüş ve lavabonun üzerine yığılıp kalmış lavabo da kırılmış onun düşüşüyle.
He'd dragged himself and collapsed on the basin breaking it in his fall.
Lavabo. Tuvalet.
The sink The John.
Burada Epsom'da bu 50 metrelik koşusunu gösteriyoruz. WC kaidesinden lavabo önde.
Well here at Epsom we take up the running with 50 yards of this mile and a half race to go and it's the wash basin in the lead from WC Pedestal.
Bitiş çizgisinde WC'den lavabo sonra kanepe, askılık, ayaklı abajur ve Joanna Southcott'ın kutusu.
At the post it's the wash basin from WC then sofa, hat stand, standard lamp and lastly Joanna Southcott's box.
# Özgürlüğü kazanmak için # # Engelleri kaldıracağız # # Lavabo nerede?
# We shall raise barricades.. # # to obtain freedom. # Say, is there a place where...?
Lavabo orada.
Washstand is over there
lavabo, küvet, lazımlık
sink, tub, chamber pot.
Uluslararası Küvet ve Lavabo Firması..
International Bathtub and Sink.
Lavabo nerede?
Where's the bathroom?
Söyleyin bana, nerede bu lavabo?
Just tell me where the bathroom is.
Lavabo senin.
The sink's yours.
Burada bir lavabo vardı.
There was a washbasin here.
Lavabo mu?
The washbasin?
"Yatak iğrenç, lavabo iğrenç, mutfak iğrenç... lamba iğrenç, tablo iğrenç..."
"The bed stinks, the basin stinks, the kitchen stinks... "... the lamp stinks, the picture... "
Lavabo, tabak, ışık, hepsini görebilirsin.
AND THE SINK AND THE TABLE AND THE LIGHT, YOU CAN SEE IT.
Koridorun ilerisinde, soldan ikinci kapıda bir lavabo var.
There's a lavatory down the corridor, second door on the left.
Kardeşin aradı. Su tesisatçısı üst kattaki lavabo visadını sıkıştırmış.
Call your brother, the plumber, that sink upstairs is screwed up.
- Lavabo pompamı da satacak mısın?
Kermit. - Are you gonna sell my plunger too? - ( Kermit ) There -'s all kinds of great cars.
Doo, bir de lanet olası lavabo tıkandı.
And, Doo, the dadgum sink stopped up.
Babam lavabo işinden elmas satın alabilecek, tek kişidir.
My dad is the only man who could find diamonds in the bottom of a sink
- Lavabo burası mı?
- Is this the sink?
Lavabo hemen sağ tarafta.
The washroom's just down there on the right.
Odada bir lavabo var.
There's a washbasin in the room.
Teşekkür ederim, lavabo'nun üzerine koyabilirmisin?
Oh, thank you.
- Evet, lavabo orada.
- Yeah, over there.
Lavabo yapıyor.
He makes washbasins.