Lifeguard Çeviri İngilizce
406 parallel translation
Otel komisini, geçen yazki can kurtaranı da unutamadın Allah bilir başka kimleri de.
And you don't forget the bellboy or the lifeguard last summer, and who knows how many others?
Sonra bir gün dışarı bakar ve penceresinin dışında duran yeni bir cankurtaran görür onu nasıl gördüğü kitapta çok güzel anlatılmış.
One day she looks out and sees a new lifeguard outside her window and it's very beautifully described.
Sonra Alathea, İngiliz uşağını cankurtarandan kendisiyle kahvaltı yapmasını istemesi için yollar.
Alathea sends her butler to ask the lifeguard to have breakfast.
Alathea, aslında bir cankurtaran olmayıp Columbia Üniversitesinde bekartiriyolog olmak için eğitim alan Channing'e aşık olur.
She falls in love with Channing who's not really a lifeguard but is studying to be a bachelorterologist.
Tüm denizaltılar kurtarma hattına.
All submarines form lifeguard line.
- Tek can kurtaran sen misin?
Are you the only lifeguard here? Si, just me.
Can kurtaran olarak iş verirseniz El Trovador'un yerine çıkarım.
I'll fill in for El Trovador if you give me a job as a lifeguard during the day.
Öğlen uykusu sırasında can kurtaranlık yaparım.
I'll tell you what, then. I'll work as a lifeguard during the siesta for room and board, no pay.
- Hem şarkıcı hem can kurtaran?
You're an entertainer plus a lifeguard?
Yoksa fotoğrafçıları severdin. - Can kurtaranlık bir meslek değil.
Otherwise, you would like photographers but, uh, being lifeguard is not a profession.
Can kurtaranlık sırasında gözün havuzda olsun.
When you lifeguard, you keep your eyes on the pool.
Bir can kurtaranın boş vaktinde başka bir havuza gitmesi. Delilik.
When a lifeguard has time off and goes to another swimming pool he's loco.
Can kurtaran hayatı işte!
Uh, life of a lifeguard.
Cankurtaranım.
I'm a lifeguard.
Kendisi de buralarda.
He's a lifeguard there.
Bloomingdale'in cankurtaranıydım.
I was a lifeguard at Bloomingdale.
"1. ve 2. sınıf Demir Haç." "Hessian Muhafız Alayı'nda görev yaptım."
Then I said, "Iron Cross, First and Second Class, and I served in the Hessian Lifeguard Regiment."
Cankurtaran devleti altında yaşayacaksınız.
You'll be living under the lifeguard state.
Kes be, cankurtaran!
Stuff it, lifeguard!
Biliyorsun, cankurtarana göz koydum.
You know I have my eyes on the lifeguard.
Hâlâ anlamıyorum. okuduğum hikâye bir cankurtarana, bir matadora ve bir öğretmene aşık olan üç sarışın Amerikalıyla ilgiliydi.
The story I read was about three American blonds... who fall in love with a lifeguard, a bullfighter and a schoolteacher.
Cankurtaranın bölümü tekrar yazıldı.
Well, the part of the lifeguard has been rewritten.
- Ben cankurtaranım.
- I'm the lifeguard here.
Cankurtarana ne dersin?
What about a lifeguard?
Can kurtaran!
He's a lifeguard!
Şu cankurtaranla çıktığı zaman hariç.
Except for that time with the lifeguard.
Diğer yandan ben, içinde su var mı, can kurtaran var mı yosun var mı bilmek isterim.
I, on the other hand, like to make sure there's water, a lifeguard test for algae.
Geçen hafta cankurtaranımız Jamie'nin elinden bir kızı kaptım.
Last week I took a girl away from Jamie, the lifeguard.
Bilirsiniz, can kurtaran standı mühendisliği önemli bir iş içindir.
You know, engineering your lifeguard stand is an important business.
Biri, cankurtaran ve liseden arkadaşındı diğeri restoranına fresk yapan biri öbürü de hemen bıraktığın evli bir adam.
With a lifeguard who was more a high school buddy a painter who did frescoes for your restaurant and a married man with whom you broke off almost immediately.
Eskiden can kurtarandım.
I used to be a lifeguard.
Cankurtaranlık mı yapıyordun?
A lifeguard?
Tabii ya, ne diye monoton cankurtaranlık günlerine dönesin?
Yeah, why go back to the daily grind of being a lifeguard?
Her 10 metrede bir cankurtaranlar hizmet vermektedir.
A lifeguard every 10 meters tends to the swimmers.
Yani, şey gibi O cankurtaran olmalı ya da kayak hocası, ya da o tarz bir şey.
I mean, it's like he should be a lifeguard or ski instructor, or something.
Senaryoyu ve başrolü işinin uzmanı bir cankurtaran için yeniden düzelttirebilirim.
I could have the script rewritten, make the lead a lifeguard, who is also a private eye.
Ben bir cankurtaranım.
I'm a lifeguard.
Cankurtaran ne peki?
What's a lifeguard?
Görüntüsü iyi değil, "ama", hazır cankurtaran dostlarım bana sponsor olmayı kabul etmişken eğer siz de yarışmayı kazanmak istiyorsanız, pamuk elleri cebe atsanız iyi olur çünkü, dostlarım, burada ödediğiniz kadar izleyebilirsiniz.
It's not a pretty sight, "but" since my lifeguard buddies have chosen to sponsor me you guys better come up with some bucks if you want your contestant to win because, folks, this is strictly pay-per-view.
İyi günler, Burası Los Angeles Bölgesi Can Kurtaran Servisi Gün ortası raporu veriyoruz.
Good afternoon, this is Los Angeles County Lifeguard Service with your midday beach report.
Ben cankurtaranım!
I'm a lifeguard!
Cankurtaran gibi görünen uluslarası bir ajanım.
I'm an international spy posing as a lifeguard.
Diğer cankurtarana olanı biteni zaten anlattım.
I already told the other lifeguard what happened.
Bu şekilde gündüzleri kızlarla ilgileniyor akşamları da hayattaki diğer amacının peşinde koşuyordu. Balık tutmak.
Paul took a job as lifeguard at the municipal swimming pool so that during the day he could look over the girls and in the evenings he could pursue his other purpose in life : fishing.
Cankurtaran.
Lifeguard.
Ben cankurtarandım.
I was just a lifeguard.
- Daha sonra kendi kendimize... plaja indik şu cankurtaran kabinlerinden birine gittik.
- So, we finally went off by ourselves... down to the beach... one of those lifeguard chairs.
Gidiyorduk çünkü- - Çünkü Wendy Peffercorn havuzda cankurtarandı.
We all went because- - well, because Wendy Peffercorn was the lifeguard.
milyonlarca yılda uğraşsak... milyonlarca dolarda verseler, böyle bir şey yapamazdık.
Not another one among us would've ever in a million years... even for a million dollars had the guts to put the move on the lifeguard.
Ama ne zaman oradan geçsek, Can kurtaran, oturduğu kuleden aşağıya, - # This magic moment #
But every time we walked by after that, the lifeguard looked down from her tower, right over at Squints... and smiled.
Herhalde yıldız falımda yazan "patlama" yla kastedilen buymuş.
Lifeguard! Help! Help!