Liseli Çeviri İngilizce
1,014 parallel translation
Bütün liseli çocukların gittiği bir fıskiye var.
There's a soda fountain where all the high school kids go.
Bir grup liseli çocuk iyi vakit geçirmek için oraya gider.
A bunch of high school kids come in, for a good time.
Belki liseli çocuklardan bir kaçı yeni Gayger Sayacı'na kısa devre yaptırmışlardır.
Maybe one of them college boys short-circuited his nice new Geiger counter.
Aşık olduğun o liseli çocuk değilim artık.
I'm not the high-school kid you used to romance.
- Liseli kız değilim ben, öğretmenim.
- I'm not a schoolgirl, I'm a schoolteacher.
Arnold bir liseli çocuktan küçük bir yelkenli tekne kiraladı.
Arnold rented a little sailing boat from a high school boy.
Arnold'un bir liseli olmadığı hiç aklına geldi mi?
Ever occur to you Arnold's no high school boy?
Sana söylemeliydim, sen bu eve gelen ilk erkeksin ve ben liseli bir kız gibi heyecanlıyım.
I may as well tell you, you're the first man in this apartment and I'm as nervous as a schoolgirl. So silly.
Dün, Dr. Humbert... siz ve ben liseli delikanlılardık... ve liseli kızların kitaplarını taşıyorduk.
Yesterday, Dr. Humbert you and I were little High School Jim and we were carrying High School Jane's schoolbooks.
Kalbimi bir liseli oğlan gibi çarptırıyorsun.
You make my heart beat like a school boy's.
" Ders çalışan liseli kıza saldırı içerikli olacak.
" Schoolgirl attacked while studying.
Liseli filmi tamam.
The schoolgirl film is finished.
Yahut, burjuva ebeveynleri kendilerini hapsettikleri için, sadece Bergson ve Sartre'yi bilen zengin liseli kızlar mı?
The rich schoolgirls who only know Bergson and Sartre because their bourgeois parents keep them locked up?
Ah şu liseli çocuklar.
That's those high school kids.
O liseli kıza ne oldu sence?
What do you suppose happened to that little schoolgirl?
Hayatında gördüğü en hoş kadını arzulayan bir liseli gibi, istedim seni.
I wanted you like a schoolboy who has just seen the most desirable woman he can remember.
Düğün gününden önce liseli bir kızla yatmış olsan bile yine de iyi bir hikaye çıkmaz.
Even if you slept with a schoolgirl on the eve of your wedding, you still wouldn't be giving me a good story.
Bana kendimi liseli bir kız gibi hissettirdin.
You make me feel like a schoolgirl.
Evet, liseli pislikler.
Yeah, high school punks.
Şey, turda 16 tane liseli kız vardı ve o üzerinde pardesüyle merdivenlerin tepesine çıkmıştı ama yağmur falan yağmıyordu.
Well, there were those 16 high-school girls on a tour and there he was at the top of the staircase wearing a raincoat, and it wasn't even raining.
Nesin sen be, liseli aşık mı?
What are you, some puking college boy?
Oh, biz liseli sevgililerdik.
Oh, we were high school sweethearts.
500 tane liseli kız evime kadar yürüdü.
500 girls marched up to my house from the high school.
Şimdi liseli kız havası revaçta.
The kick now is the schoolgirl look.
- Liseli çocuklar gibisin.
- You're like a schoolboy.
Geçen yıl Liseli Şekerler'den ne kadar kazandık?
What did we do on High-School Honeys last year?
- 50 / 50 istiyorsan, Mike'le çalış, ya da o çok sevdiğin liseli beceriksizlerle.
Look, you want 50-50? You go get Mike. Or one of those high school dropouts you like so much.
Liseli bir çocuk da bunu satın almak istiyor.
A ninth-grader was looking at it yesterday.
Bir liseli için hiç de fena değil.
That's not bad for a high school boy.
Burada tipik bir liseli kız aşkından söz ediyoruz.
I think what we have here is a typical grad school girl crush.
Lütfen, bunun bir liseli aşkı olduğunu söylemeyi keser misin?
Would you please, please, please stop telling me that this is just a crush?
Sevgilisinden ayrılmış liseli kız gibi yüzün asık geziyorsun.
You've been moping around like a school girl who broke up with her steady.
Bu odayı liseli bir çocukla paylaşacaksın.
You'll be sharing this room with a high school boy.
Liseli kızları tanıyorum.
I know high school girls.
Dün liseli öğrencilerin beysbol maçını seyredebildim.
I was able able to watch the high school student baseball game yesterday.
Madeline Hutton ve Arthur Nagle liseli aşıklardı.
Madeline Hutton and Arthur Nagle were high school sweethearts.
Ve fahişeler, liseli kızlar gibi giyiniyor.
And they come with hookers dressed like college girls.
Liseli bir kız bile yapar bu işi.
A high-school girl could do my job.
Selam liseli kız.
'Morning, little schoolgirl.
Bu rekorun kırılsa bile hâlâ üst üste en çok gün seks yapmama rekorun var. Ve hiçbir liseli çocuk bu rekorunu kıramaz.
I mean, even if your record is broken, you still hold the record for the most consecutive days without sex, and no high school kid's gonna break that one.
Etmek zorunda. 36 yaşındayım, Macon, fakat o etraftayken liseli aşıklar gibi hissediyorum.
Well, she's got to. I'm 36 years old, Macon, but I tell you I feel like I'm a schoolboy around that woman.
Liseli erkeklerden vaz geçtiniz sanıyordum.
I thought you had given up on high school guys.
Bayan Rhoades'un yüzü liseli öğrenci gibi kıpkırmızı oluyor.
Coke. Coke. Coke.
Dinle beni, kızlarla gidersen, böyle bir şey yaparsan eğer bir grup liseli kız aşık oldukları çocuğu görmeye gidiyormuş gibi görünür.
Now, look, you go with your girlfriends, you go with them... that's like a bunch of high school girls with a crush on some boy.
- Evet, liseli sevgililerdik.
- Yeah, we were high-school sweethearts.
- Birkaç liseli çocuk...
- Some high school kid...
Bizler liseli öfkeli gençleriz
We're high school hellcats
Liseli öfkeli gençleriz
High school hellcats
Bizler liseli öfkeli gençleriz
High school hellcats
Dur dersen devam ederim, devam kediler Biz liseli öfkeli gençleriz
When you say stop I say go, cats, go We're high school hellcats
Bizler liseli öfkeli gençleriz girmeyiz kalıba
But we're high school hellcats and we never fit in