Loving Çeviri İngilizce
7,097 parallel translation
Kenara çekil seni Espheni sever küçük kaltak. - Silahını indir, Pope.
Step aside, you Espheni-loving little bitch.
Birbirimizi sevmeyi mi keselim yani?
So we're just supposed to stop loving each other.
Tabiat ana beni geri çıkardı.
And the loving mother spit me back out.
İki terk edilmiş çocuk - biri sevgi dolu evini buluyor, diğeri cehennemin ormanına atılıyor.
Two boys abandoned- - one finds a loving home, the other is consigned to hell in foster care.
İtfaiyedeki dostlarımızdan birinin dediğine göre yangın soruşturması kaza olarak değerlendirilmiş.
And the, uh, the word from our dalmatian-loving friends across the street is that fire investigation's ruling it an accident.
Biraz sevgi görmek iyi gelir.
Well, he could do with a little loving.
Sevgi bağları sizi kolların taşısın.
May the loving tides carry you both in her arms.
Milyarlarca insan milyarlarca insanı seviyor.
Billions of people loving billions of others.
Ve bu kokteyleri çok sevdim.
And I am loving these cocktails.
Bu ismi cidden sevdim Başkomiserin saatiyle bu taklit saati değiştirecek.
Loving that code name... Will remove the captain's watch and replace it with this replica watch.
- Hoşuma gidiyor ama.
- Come on, go. - But I'm loving this.
Umarım zorluk çıkarmıyorsundur Bay Loving.
I hope you're not inconvenienced, Mr. Loving.
Bay Loving bize liderlik edecek.
Mr. Loving's to lead us.
Şey, Bay ve Bayan Loving daha yeni evlenmiş.
Well, Mr. and Mrs. Loving have recently been married.
Bayan Loving!
Mrs. Loving!
Çünkü sen beni sevmekten vaz geçebilirdin ama ben seni sevmekten vaz geçemezdim.
Because you might have stopped loving me, but I never stop loving you.
Beni sevmeyi bıraktın.
You stopped loving me.
Çünkü beni semeyi bırakmış olabilirdin.
Because you might've stopped loving me.
Ama ben seni sevmeyi hiç bırakmadım.
But I never stopped loving you.
- Evet, bu kariyer gününe bayıldım, Sarah.
Yeah, I've been loving this careers day, Sarah. Oh, good.
Kendini sevdirebildiği elinde kalan tek adamı adamın kızına kaptırmaktan deli gibi korkan bir kadın.
Is just a frightened woman about to lose the last person she could ever trick into loving her to his daughter.
Hiçbir baba çocuğunu sevmekten vazgeçmez.
Trust me... A father never stops loving their child.
Romeo, Rosaline diye bir kıza aşık olur ve gözünün başka hiç kimseyi görmeyeceğini söyler.
Romeo starts off loving this girl named Rosaline, talking about how no one else could ever matter to him, and then the moment he sees Juliet,
Hiçbir şey beni Keisha'yı sevmekten vazgeçiremez.
Nothing will ever make me stop loving Keisha.
Yeniden yalnızım ve buna bayılıyorum.
I'm single again, and I'm loving it.
Zelda komik, eğlence odaklı ve dışadönük olan ikizdi.
Zelda was the sunny, fun-loving extrovert.
Mutlu, dertsiz tasasız ve sevecen biri ama sen ve ben. Biz Zoe'yiz.
He's happy and he's carefree and he's loving, but you and me, we're Zoes.
Evine gidip çok sevdiğin kocana ve çocuklarına bunu anlatıp ağlamaya ne dersin?
Why don't you go home and cry about it to your loving husband and children?
Bu yemekleri ve bizleri sevginle kutsa.
Bless this food and ourselves to thy loving service.
Zira, dibine çökmüş olabilir seven yanları.
Because his loving side may have sunk to the bottom.
Zira dibine çökmüş olabilir seven yanları.
Because his loving side may have sunk to the bottom.
Çok sevgi dolu ve sıcak bir aileden geliyorum.
I come from a really loving, close family.
Her zaman etrafımda oynardı. Çok sevgi doluydu.
He just always played around, very loving, very affectionate.
Öyle bir boksörün o kadar sevgi dolu bir adam olduğunu düşünmezsiniz.
So he was very loving and you would think a boxer wouldn't be a teddy bear like that.
Ama aynı zamanda sevgi duygusunu kaybetti.
But, in doing so, he lost that loving feeling.
Dün, Çocuk Esirgeme ve Gotham Polisi'ni onların iyiliği için bu çocukları sokaklardan alıp Çocuk Esirgeme'nin sevgi dolu kollarına teslim etmek için aradım.
Yesterday, I made a phone call to Juvenile Services and the GCPD, to initiate a humane but tough-love program to get these kids off the streets and into the loving arms of Juvenile Services.
Bebek bunlara bayılıyor.
The baby's loving this.
Biraz sevgi dolu ve kişisel bir şey olacak.
It's gonna be something really loving and-and personal.
Birbirini sevmenin isimlerinizi bu kadar tekrar etmek olduğundan emin değilim.
Not sure why loving each other means saying each other's names so much.
Çok tatlı ve sevgi dolu.
So sweet and loving.
Ve Summer Loving gibi şarkıyla mı yoksa...
And do you want it sung, like "Summer Lovin',"
Eğlence seven biri mi?
A fun-loving person?
Kabullenseniz iyi olur, kocanız sizi sevmeyi uzun zaman önce bıraktı.
Your husband stopped loving you a long time ago.
Çünkü onu sevmekten vazgeçmek istemiyorum.
Because I don't want to stop loving him.
Bildiğim şu : Sweets'i sevmek birbirimizi sevmek, işte hayatı değerli kılan budur.
What I do know- - loving Sweets loving each other, that's what makes life worthwhile.
Düşmanımdan nefret edip adayımı severim.
On hating the enemy and loving my candidate.
- tam bir hilekarsın...
- I am a loving wife trying to protect my husband from false accusation. - but a deceitful...
İyi bir kocası var.
He's a good and loving father.
Bayanlar baylar, bu genci daha fazla itmek yerine sevgi dolu her ebeveynin yaptığını yapalım.
LADIES AND GENTLEMEN, INSTEAD OF PUSHING THIS YOUNG MAN FURTHER AWAY, LET'S DO WHAT EVERY LOVING PARENT WOULD DO.
Anne babamın birbirine seviyorum demelerini duymak istemiyorum.
I do not want to hear about my parents loving each other.
Belki de bir gün severiz onları.
Maybe we'll end up loving'em.