Marcus Çeviri İngilizce
6,644 parallel translation
Marcus Boone... cinayet, saldırı, adam kaçırma, korsanlık.
Marcus Boone : Murder, assault, kidnapping, piracy.
- Julia Marcus.
- Julia Marcus.
Dışarıda hiçbir şey yok Marcus. Asla da olmayacak.
There's nothing out there, Marcus, and never will be.
Marcus.
Marcus...
Marcus.
Marcus.
Marcus Drusus, bunu her bayramda yapıyorsun.
Marcus Drusus, you do this every feast day.
Marcus Drusus ölü bulundu.
Marcus Drusus was found murdered.
Marcus Tullius Cicero.
Marcus Tullius Cicero.
Hiç tekin olmayan yerlere gittik ama sonunda Marcus ve ben Simon De Merville'i Arnavut mafyasından kimsenin öldürtmediğini öğrendik.
So, it took a lot of visits to a lot of unsavory places, but Marcus and I were able to confirm that no one from the Albanian mob ordered a hit on Simon de Merville.
Hayır ama asistanı Marcus Segundo ile kötü bir olay yaşamıştı.
No, but there was a terrible incident with Marcus Segundo. Her assistant.
- Ana Marcus'a repliklerini ezberlemeye çalışırken onu böldüğü için sinirlenmişti ve Marcus da kendini kaybetti.
Ana got upset with Marcus for interrupting her when she was memorizing her lines, and he lost it. He attacked her. As in, hit her?
Marcus'u o saniye hemen kovdum tabii ama çok sinirliydi Ana'yı tekrar gördüğünde...
Of course, I fired Marcus on the spot. But he was furious. And he threatened to kill Ana if he ever saw her again.
Tıpkı Ana'ya saldıran asistanı Marcus Segundo gibi.
Just like Marcus Segundo, the assistant who attacked Ana.
Francisco Herrara'nın dediğine göre çocukken çok zor şartlarda yetiştiği için Marcus'a bir şans vermek istemiş.
You know, Francisco Herrara said that she had a rough upbringing as well, and she wanted to give Marcus a chance.
Marcus, dün akşam neden metroyla şehre indin?
Marcus, why'd you take the train into the city last night?
Marcus'un mazereti geçerli çıktı.
Marcus'alibi checks out.
Marcus Segundo olmadığı belli.
Definitely not Marcus Segundo.
Vernon, Mama, Marcus, Nate.
Vernon, Mama, Marcus, Nate.
Ben Marcus Young.
I'm Marcus Young. - Running for Sheriff.
Şimdi biraz işim var Marcus.
Well, I... uh... I've got some work to do now, Marcus.
- Olur. Marcus Young'la tanıştın mı Alex?
Have you met Marcus Young, Alex?
Marcus Young'un işini almasını sana garezimden istemedim herhalde.
I didn't particularly want to bring Marcus Young out here to take your job.
- Ben Marcus Young.
- I'm Marcus Young.
Flash belleği bul. Marcus Young'un işini almasını sana garezimden istemedim herhalde.
I didn't particularly want to bring Marcus Young out here to take your job.
- İyi iş çıkardın, Marcus.
- Good shit out there, Marcus.
- Marcus, n'apıyorsun burada?
Marcus, what are you doing here?
Aşkına karşı parmaklarınla en yakın olabileceğin şey diğeri de saçlarını yıkamak.
- I'm texting Marcus. - Mm. Texting... that's the most intimate thing you can do to a lover with your fingers... other than washing their hair.
Ben Marcus'a mesaj attım o bana cevap göndermedi.
So I texted Marcus, and he hasn't texted me back.
Marcus Ee, şu anda n'apıyorsun? yazmış.
Okay, so Marcus wrote, "what you doing right now?"
Marcus'a acilen cevap atmam gerekiyor.
Hey, I need to write Marcus back fast.
Marcus'la konuşuyordum.
What the hell? That was Marcus.
Bayan Marcus birazdan buraya çıkacak ve Alison DiLarurentis hakkındaki inanılmaz hikayeyi anlatacak.
Miss Marcus will be up here shortly and she is going to tell you an amazing story about Alison DiLaurentis.
Bayan Marcus...
Ms. Marcus,
Neiman Marcus.
Neiman Marcus.
Marcus onu satan dükkanları dolaştı ve birinin sahibi bu adamı hatırladı.
Marcus canvassed the shops that sell it, and one of the owners remembered this guy,
Ve Marcus'un bilmesini istemediğin şey nedir?
And what is it you did not want Marcus to know?
Marcus, köpek nereden çıktı?
Marcus, what's with the dog?
Sağ ol Marcus.
Thanks, Marcus.
Marcus Drusus öldürülmüş halde bulundu.
Marcus Drusus was found murdered.
Marcus Drusus'la tanışmış mıydın?
Did you ever meet Marcus Drusus?
Marcus Aurelius.
Marcus Aurelius.
Prudence.... Bu Marcus, profesyonel bovlingçi ve kulvar mühendisimiz.
Prudence... this is Marcus, professional bowler and our lane mechanic.
Yani, bana göre, o sadece basketbolun Marcus'udur
Well, to me, he is just the Marcus of basketball.
Michael Cardenas, Dedektif Marcus Bell.
Michael Cardenas, this is Detective Marcus Bell.
Marcus her şeyi anlattı.
Marcus brought me up to speed.
Aklıma gelmişken Marcus balistik raporunu verdi.
Oh, that reminds me... Marcus gave me a ballistics report.
Ona resimleri ulaştırır mısın? Belki kazada ölenlerden birinin akrabasını falan tanır? - Marcus hallediyor.
Would you get the appropriate photographs to him, see if he recognizes any of the crash victims'loved ones?
Ama maalesef silahın hâlâ onu alan kişide olduğu kesin değil.
Marcus is already on it. But unfortunately there is no guarantee that the gun is still in the buyer's possession.
Silah satıcısının çizdirdiği robot resmi alır almaz gönderecekmiş.
Marcus called... the sketch from the gun dealer should be here soon.
Burada bir sorun var ama Marcus :
Well, there's only one problem here, Marcus.
- Marcus'tan.
It's Marcus.