Marked Çeviri İngilizce
2,848 parallel translation
Minibüsün bir tarafında Thaumatrope Mining Company markası vardı.
The side of the van was marked Thaumatrope Mining Company.
En iyi sayfaları işaretledim.
I've marked the best pages.
Senin belirleyebileceğin tek şey Roma'dan geçerken yüzüğünü mü öpeceği yoksa kıçına şiş mi sokacağı. Her şey dağılıyor.
Your only choice is whether his path through Rome is marked with a kiss on your ring or a poker up your rectum.
Onu gördük.
We marked her.
Yılın Hostesti yarışması için en çok puan getiren şey ise gümrüksüz ürün satışı.
One of things you get marked on for Steward Of The Year is how much duty free you sell.
Tekrar görüşme için bu DD-5'leri işaretledim.
I've marked these DD-5s for reinterview.
Hangi günün işaretlendiğine bak.
Look where this "X" is marked.
Elbette, koridordan hemen sağa dönünce üzerinde...
Of course. Down the hall to the right. It's the door marked :
Dün öğlen vakti yoklamada "yok" olarak yazılan bazı çocuklar okula tekrar gelip müzik odasındaki tüm camı çerçeveyi indirmişler.
Yesterday afternoon some of the kids that were marked down as absent turned up at the school and smashed all of the windows in the music block.
Hepsi burada kimin umrunda yazılı..
All here in this box marked...
- Sanırım, İçişleri Bakanlığındaki herkes gibi, Tanrı'nın da "çok gizli" dosyalara karşı zaafı var.
- I suppose like all Home Secretaries, God can't resist a file marked Top Secret.
- Seni en başından beri izliyordum.
- I had you marked from the beginning.
Ben ve çocuklarımın hissettiği neşe ve gurur, üzüntüyle ve devam eden tutuklamayla damgalandı.
The joy and pride I and our children feel at this moment, is marked by sadness and continuing apprehension.
Birinde "uçmak" diğerinde "sürmek" yazılıydı.
One marked "fly" and one marked "drive."
Kocaman tabela olmasına rağmen kimse dikkat etmiyor.
No one ever reads the signs, even though it's very clearly marked.
Ama Connie bunu size zaten söylemişti.
Pretty clearly marked, as Connie already told you.
Peki ya şu alandaki noktalar ne?
What are the nodes marked throughout the field?
Postacının dediğine göre ; üstlerine "tehlikeli" damgası vurulmuş esrarengiz paketler getiriyormuş.
The postman tells me he gets these mysterious packages, some of them marked hazardous.
Mezarları küçük taşlarla işaretlenmiş.
The graves were marked with small stones.
Kırmızıyla işaretlenmişlere bakın.
Check on those marked in red.
- Kutunun üzerinde bir şey yazıyor muydu?
- Is it marked? - I can't remember.
- Üzerinde "ofis" yazıyor.
It's marked "office".
- Üzerinde "ofis" yazan kutu mu? - Evet.
- Is it marked "office"?
Traşlamada kesilecek ağaçları boyamazlar.
they've got it marked blue, because it's a selection zone.
Toplamda, Adele 23 puan aldı, ki bu da son defa test ettiğimiz zamandaki 27'den düşüş olduğunu gösteriyor.
Overall, Adele scored a 23, which is a marked decline from the last time we tested her, which was 27.
Genelde hazine "x" ile işaretlenmez mi?
Isn't treasure usually marked with an "x"?
İşaretlendiği çok açık.
It's clearly marked.
Arkasına işaret koymuştum, iyi ki de koymuşum, çünkü 10 milyon dolarım yok.
I marked the back, which is good, because I do not have $ 10 million.
Gördüğünüz gibi, daha çocukken ailemdeki isimlerin iki şeyden geldiğini fark etmiştim. Karakteristik durumlar ve aşırı dikkafalılık.
Oh, you see, as a boy, I came to understand that two things marked my family, distinctive names and extreme stubbornness.
Paraları kim işaretledi?
So, who had the money marked?
Çünkü parayı işaretlemeseydin...
Because if you hadn't marked the money...
- İşaretlenmiş.
- No, it's marked.
- Taktik Harekat Merkezi'nin mesajı "Harekat Savaş" parolasıyla gönderdiğine emin ol.
Make sure TOC sends this report up the chain, marked "Urgent."
Başlangıçlarının ve sonlarının eşsiz dönüm noktaları tarafından işaretlenen engin çağlar.
Vast ages, whose beginnings and endings are marked by unique milestones.
Geçen hafta eşinizin ikinci ölüm yıldönümüydü.
Last week marked the second anniversary of your wife's death.
Nörolojik yapısı belirgin biçimde bozulmaya başladı.
Juvenile krabbe's disease. She already had Marked deterioration of her neurological system.
Hayır, öyle damgalanmamış, Ve bunların hepsi fred'in dükkanına gitti.
No, it's not marked for that, and all of those went to Fred's store.
Bir sürü not vardı onda.
It was completely marked.
Kafa içi basıncında düşüş görmezsek başka şeyleri konuşmaya başlamamız gerekecek- -
If we don't see a marked improvement in his I.C.P., we will need to discuss his wishes for...
Seni fişledim.
I marked you.
" Altı gün içerisinde, güneş tutulması sonun işareti olacak.
" In six days, the end will be marked with a solar eclipse.
D.C.'de yakındaki maratonlarla ilgili makaleyi işaretlemiş.
She's marked an article about upcoming marathons in D.C.
Bugün, şerefli tarihimize kayıt düşeceğimiz bir gündür.
This is a day which we will be marked in our honourable history.
belli oluyor.
Marked.
O yüzden okula geç kalmış olmalıyım. Kafaları karışmış ve beni yok yazmış olmalılar!
So I must have been late to school, and they must have gotten mixed up and marked me as absent!
Onların ölüm nedenleriyle ilgili ölüm yerlerini, yaralarını, her şeyi işaretledim.
About the causes of their death, the places and the wounds, I have marked everything.
Sana söylemiştim. Matak, mimledi bizi.
I told you, Matak had us marked.
Hesap yöneticiniz "ivedi" uyarılı bir P-204 yolladı.
Listen, your head of accounts sent over a P-204 marked "urgent."
Yaşamım kader tarafından planlandı.
My life has always been marked out by destiny.
Halk 5 Ekim'de bu binayı ele geçirdi ve Milosevic için önceden işaretlenmiş oy pusulalarını buldular.
And this is where the people who broke into the building, on October the 5th, found many leaflets pre-marked for Milosevic.
Doktor Hill de hep dikkat çekici şekilde ilgisiz kaldı.
He's extremely agitated, he's ranting, uh, very difficult to understand. And Dr. Hill has always responded with a marked lack of interest.