Marker Çeviri İngilizce
1,379 parallel translation
- $ 10,000'lık fiş, lütfen.
- Marker, $ 10,000, please.
Julio, fiş, $ 10,000.
NESSA : Julio, marker, $ 10,000.
Fiş, $ 10,000.
Marker, $ 10,000.
O zaman borçlarımın karşılığında sessizliğim.
My marker for my silence then.
3.5 milyon dolar borcumu... ve haftasonundaki kayıplarımı silersen, Bende konuşmam.
You tear up my $ 3.5 million marker... and my losses from this weekend, and I won't talk.
- Senin borçlarını sileceğim...
- I tear up your marker...
İşaret kalemi.
Marker.
Başkandan tek bir torpil isteyebilirim.
I've only got one marker to use with the chief. If it use it, I need results.
Sola dönelim diye ısrar eden sendin.
You're the one who insisted on making a left at the last marker.
Ya da bir çeşit işaretçi.
In lieu of that, a marker of some kind.
DNA'na genetik manipülasyona karşı bir işaret yerleştirildi.
A marker was placed in your DNA to prevent attempts at genetic manipulation.
Cherry Top, Sky Marker ve Whirligig.
Cherry Top, Sky Marker, and Whirligig.
- Şirketten bir fiş aldım.
- I took a marker from the house.
Kazandığım her peni, Tram'a fişi ödemek için geri gidecek.
Every penny I won went back to the Tram to pay off the marker.
Kalıcı bir iz.
A permanent marker.
ÇEVİRMEN
- Marker :
Yoksa... "Bana, bunları silecek siyah kalın uçlu bir kalem lazım" diye mi düşünüyordu?
Was he thinking, "You know I need a big, black marker"?
Edward'ın kredi kartını işaretleyelim ve burayı gözetim altına alalım.
We should put a marker on Edwards'credit card and order surveillance of this place.
Pekala, ilk günün işaret noktası için... gözlerinizi açık tutun.
Okay, just keep your eyes open - for our first day's marker.
Birinci duruş çizgisine gidelim.
Get to the first down marker.
İşaret.
- A marker...
Burası mahkeme, manav dükkanı değil.
This is a court, not a fruit marker.
Şüpheli 31. mil tabelasını geçer geçmez kenara çekti.
Suspect pulled over just past mile marker 31.
Evet doğru, 31. mil tabelasından sonra yolun hemen dışında.
That's right, just off the road next to the 31-mile marker.
Onu tanıyacağız işaret, masanın kenarındaki peçeteye konmuş üç küp şeker olacak.
The identifying marker will be three sugar cubes placed on a napkin at the edge of the table.
Yabancı DNA'da benzer genler vardı. 13 işaret de tutuyor.
The foreign DNA was homozygous at all thirteen low signs. One peak per marker.
10 bin dolarlık fiş ne için?
What's the $ 10,000 marker for?
Kumarhane sistemi O'nun bu sabah... New York - New York kumarhanesinde 300 bin dolarlık fiş aldığını gösteriyor.
The casino system says he took a marker for 300,000... at New York-New York this morning.
Zaten Gps'e koordinatları girdim.
I already plugged in the coordinates into the geographical marker.
Bak, adam asla 250 binden fazla parayla oynamaz... şu anda yarım milyon dolar içeride ve az önce yeni bir kutu fiş daha aldı.
Look, the guy never plays for more than 250... he's down half a million dollars and he just signed for another marker.
Fişlerini geri verirsen 100 bin dolar alacaksın.
Pay back your marker and you're up $ 100,000.
Belki de işaretleri ben alsam iyi olur.
Maybe I'd better take marker detail.
Her siparişte, özel bir kimyasal işaret bulunur.
Each order has its own chemical marker.
Eğer gönderiyi işaretleyebilirsem izini sürebiliriz.
If I can tag his transmission with a marker, we might be able to follow it.
Kalemi elinden alana kadar çizgiler çiziyor.
She keeps drawing lines until I take the marker out of her hand.
- Bir işaret var mı?
- Is there a marker?
Hayır. Belli bir işaret yok. Lisa istemedi...
No, there's no marker, per se, Lisa didn't want to have a- -
Bir işaretleyici çağıracağız.
We're calling in a marker.
İşaretleyici çağıracağız.
Calling in a marker.
Bu kalıcı mürekkep, Donna.
This is permanent marker, Donna.
ve onu yıkamaya çalışma'çünkü kalıcı mürekkep kullandım.
And don't try to wash it off'cause I used permanent marker.
Dikkat, dikkat, 26, ben Büyük Al, 5. Anayol'un 16. kısmındayım.
Breaker, breaker, 26, this is Big Al out on Highway 5, mile marker 16.
Sahne 2, bölüm 1.
Scene 2, take 1, marker
Neden? Tam olarak, fotoğrafları çektikleri yerlere yeryüzü ölçüm işaretleri koyuyorlar.
- It's called a geodesic marker to know exactly where they took the photographs from.
Pekala kamera A.
Okay, this is A-camera marker.
Dolmakalemimi mi satacaksın?
You gonna float my marker?
Diplomasi, bize gösterilen şekliyle, çok şematik ve medeniyetin göstergesidir.
Diplomacy, therefore, as we've demonstrated, Is the very map and marker of civilization,
Bay Darwin onursal puan yazıcı olacak ve puanlarınızı takip edecek.
Mr. Darwin will act as honorary marker and keep your scores.
İkincisi, sınıra geçici bir sınır çizgisi çekin.
Second, put a provisional boundary marker in the border line.
Bahis için verilen fiş bu.
It's a receipt for a marker
Amerika savunması atağa kalktı atışını yapıyor ve
And England now attacks the right side of the field, testing the U.S. defense. Flip left with Mannion, he spends his marker, go to the line background and cross for Bentley.