English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ M ] / Marshmallows

Marshmallows Çeviri İngilizce

523 parallel translation
Bilirsiniz, şekerleme yuvarlamalar, don çalmalar, şey kullanmayı öğrenmek...
You know, toasting marshmallows and panty raids and learning how to use your...
Evet ama, Bay Tyler'ın odasında toplanıp... şekerleme közlerken filan... kimi aranıza alacağınızı konuşuyorsunuz, değil mi?
Yeah, but when you get together in Mr. Tyler's room and toast marshmallows and things you talk about who you're going to let in, don't you?
Elinde lokum hastanede Profesör Egelhoffer'i ziyarette.
At the hospital calling on Professor Egelhoffer with marshmallows.
Oturup kadeh tokuşturarak birbirinize söver misiniz?
Sit around toasting marshmallows and call each other names?
Şöminenin önündeki yerde ayı postu seriliydi ve tüm öğleden sonra şekerlemeler kızarttık.
And he has a bear rug in front of the fireplace, and we toasted marshmallows all afternoon.
Öğrenmelisin ve ağzında lokumlar varmış gibi konuşuyorsun dedi.
He told me I had an awful lot to learn and I talked as if I had marshmallows in my mouth. Ha.
Marshmallows'ları yangını söndürmeye göndermeleri gibi!
It's like sending a marshmallow to put out a bonfire.
5 saniye içinde şekerleme olacak!
He'll be marshmallows in 5 seconds!
- Ne? - Yanında bir kutu da lokum götürdü.
With a bag of marshmallows.
Olasılıkla birkaç çocuk şekerlemelerini yiyiyordur
Probably some kids toasting marshmallows
Hayır sadece sizi lokum gibi ezip kasabamdan atmak istiyorum.
[Hannibal On Speaker] Nah, I just wanna squeeze you marshmallows outta my town.
- Şekerleme...
- Marshmallows.
Bir zamanlar ateş başında marshmallow pişirirdik.
We used to roast Stay-Puft marshmallows by the fire.
Bu mikro dalga fırın marşmolovları hiç doğru dürüst eritemiyor.
This microwave never melts the marshmallows right.
Lokumlu tatlı patates.
Candied yam with marshmallows. Ooh.
İçinde bir sürü lokumla?
WITH LOTS OF MARSHMALLOWS?
Cliff, bence sen ekstra lokumu haketmişsin.
CLIFF, I THINK YOU DESERVE EXTRA MARSHMALLOWS.
Bana marshmallow getir.
Get the marshmallows!
Şekerleme.
Marshmallows.
Dışarıda şekerlemeyi kusuyor.
He's out barfing marshmallows.
Şekerleme mi Al?
Marshmallows, Al?
Haydi çocuklar, şekerlemeler hazır!
Okay, kids! Marshmallows are ready!
Yine mi şekerleme?
Marshmallows again?
Baban ambrosia istiyor, bu yüzden şekerleme lazım olacak.
Dad wants Ambrosia, so I guess we'll get marshmallows.
Kendini ateşe verebilirsin, biz de kestane kavururuz.
You can set yourself on fire and we'll roast marshmallows.
Birbirimize şekerleme gibi yapışmıştık.
We could have toasted some marshmallows together.
Magdeline'in ailesi Avrupa'da her gece diskoya gitmesine izin veriyor. Babamın özgürlük anlayışıysa kendi şekerlerimi kızartma özgürlüğümden ibaret.
my dad's idea of independence is letting me roast my own marshmallows, which is a good idea since he always burns his.
Kuru üzümler yerine, çok küçük lokumları kullanıyorum.
Instead of raisins, I used miniature marshmallows.
Kestaneleri unuttum.
I forgot the marshmallows.
- Mangal yapalım.
- Let's roast marshmallows.
Mangal yapılır.
Marshmallows.
Ağaçtaki bir kediye yardım edebilir, Kızıl Haç için yardım toplayabilir veya izcilerle kamp ateşi bile yapabilir.
You're absolutely right. Or help a cat out of a tree or... Or go door to door, collecting for the red cross or maybe even, uh, roasting some marshmallows with some cub scouts.
Mangalda birşeyler yapmıştık.
We were roasting marshmallows.
Ve masanın üzerinde iki büyük şişe vardı. Limonata, kremalı bir pasta... Sıcak çikolata, iki paket marshmallow, büyük bir kutu.
And on the table were two big bottles of lemonade, a cream cake, two packets of cooking chocolate, a big box of marshmallows.
Masanın üzerinde iki büyük şişe vardı. Limonata, krem kek, sıcak çikolata, marshmallow. Ve Maria "Bak, bunlar senin için" dedi.
On the table were two big bottles of lemonade, cream cake, cooking chocolate, big box of marshmallows, and Maria said "Look, this is all for you."
Ben ikinci şişeyide içtim. Çikolata, şekerleme ve pastaları bitirdim.
I drank the second bottle and I finished the chocolate, marshmallows and cake.
Bütün gün ata binilip marşmelov yenilen bir yer.
All they do is ride and eat marshmallows all day.
İçi jel ile kaplı çikolata.
Marshmallows in chocolate?
kim biraz marşmelov ister?
Who wants imitation marshmallows.
Un torbam var, lokumum var, kağıt havlum var.
I got flour sacks, I got marshmallows, I got paper towels.
Ateşe karşı çikolatalı tostlarla savaşacağız.
We fight fire with marshmallows.
Prometheus`un felaketi, marshmallowların kızartıcısı ölülerin yok edicisi.
Scourge of Prometheus, toaster of marshmallows... eradicator of deadwood.
Marshmallow kızartmayacak mıydık?
Don't we get to roast marshmallows?
Tanrı aşkına, elemanlar, siz bir tombul şekerleme grubusunuz.
By God, men, you're a bunch of marshmallows.
Biraz daha şekerleme lazım.
You're gonna need more marshmallows.
Tavukla tatlı birlikte gitmiyormuş.
Chicken and marshmallows are completely different.
- Ya, tabii. " İyi akşamlar baba. Bu arada biz şekerleme yerken..
Right. "Father, did you boff a neighbour while we were roasting marshmallows?"
Geldiklerinde közlenmiş Marshmallow ve soğuk şampanya ikram ederiz.
Yes, and toast marshmallows and chill champagne for when they arrive.
Kestanelerinizi alevlenmiş bir yığın organların üzerinde mi pişiriyordunuz!
You toasted your marshmallows over a pile of flaming gonads?
Bu konuda olgun davranacağım.
I believe I'd like some nice cocoa with the little marshmallows. Oh, wait a second.
Tatlı mantar!
Marshmallows!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]