English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ M ] / Marıno

Marıno Çeviri İngilizce

55 parallel translation
Marıno Kardeşler mi?
The Marino Brothers?
Galonu-69-sent Marıno Kardeşler mi?
The 69-cents-a-gallon Marino Brothers?
Bu yüzden bu kadar şımarıklar.
No wonder they're so fresh and stuck up.
Yeter artık, lordum ; yeter artık. Herşeyi bozuyorsun bu korkularla.
No more o'that, my lord, no more o'that, you mar all with this starting.
Sen şımarık birisin, her şeye sahip olmak istiyorsun, istediğin şeylere sahip olmak için, insanları ne kadar incittiğin önemli değil.
I believe that you're a spoiled, pampered girl, who has to have everything she wants, when she wants it, no matter how much it hurts anybody else.
Diğer petrol zenginleri gibi şımarık bir çapkın.
No, sir. He's not a spoiled playboy like other oil millionaires.
Tabii, hayır! Bunu söylemeyin lütfen. Anlık bir şımarıklık değil bu!
No, don't say that, it's not a sudden decision
Hıristiyanlık dünyasında kimsenin istemediği bir tımar.
A holding no man in all christendom wanted.
- Öyle döverim ki, suratına bakılmaz. - Hayır... Hayır.
I'll mar thee till no man dare look on thee!
Bir de, insanların sizi sevmemesine şaşırıyorsunuz. Çünkü şımarık çocuklar gibisiniz.
Because you're like spoiled children... no manners, no consideration.
" Şu Bayan Jacobi, gördüğüm en şımarık kadın.
" "She's been overindulged and has no sense of humour."
Bencil, şımarık bir çocuksun ve seni bir daha görmek istemiyorum.
A selfish, spoiled little boy and I have no use for you.
Hayır baba. Onu tımar ediyor.
No, Dad, he's grooming him.
Şımarık çocuklara ihtiyacım yok.
I don't need no spoiled kids.
Hayir, hayir, elektrik ve tesisat isleri Mary zamaninda yerel yemekleri pisirme de Simon zamanina denk geldi
No, no, electrical and plumbing was Mar Simon was ethnic cooking
O yüzden bu çocuklar böyle şımarık zaten.
And that's why your no-good kids are running wild!
Sadece bu zengin şımarık çocuklara bakın Bugün festival yok ama onlar yine kutlama yapıyor
It is no festival today, but crackers are being lit!
Sakin ol, kimse şımarık bir zambağa dikkat çevirmeyecek.
Hey. nervous. No one is gonna notice one wayward lily. Relax.
yüzünü boyayacam!
No! I'll mar your face!
Yarış marış yok.
No, there are no races, Dad.
- O şımarık fahişenin teki, Ludvig.
- No, she's a spoiled bitch.
Burada karı marı yok.
You ain't got no bitches, you bum-ass nigga.
Hayır, affedilmez olan beni bebeğimden mahrum bırakman hem de bencil, şımarık isteklerin yüzünden.
No, what's unforgivable is you denying me my baby... because of your own selfish, spoiled needs.
Üniversiteyi kolay bir hayata giden kestirme bir yol olarak gören şımarık ve zengin bir çocuksun.
You're a spoiled, little rich kid who sees college as a detour on the way to an easy life. No character.
Bunak Tocha ve şımarık kızının dikkatini başka türlü çekemeyiz.
There's no other way to get attention from that geezer Tocha and his girl.
Yalvarırım, ağaç kabuklarına daha fazla aşk şarkıları yazma.
I pray you, mar no more trees with writing love songs in their barks.
Şiirlerimi kötü niyetle okuyarak onları bozma.
I pray you, mar no more of my verses with reading them ill-favoredly.
Çünkü bununla yüzleşelim : Ne de olsa sonuçta Connecticut'tan şımarık, bencil, nevrotik bir kızsın ve kesinlikle bunun hakkında bir fikrin yok...
Because, at the end of the day, you're nothing but a spoiled, selfish, neurotic girl from Connecticut who has absolutely no idea how to...
Aksi takdirde şımarık ve nankör bir velet olduğunu ispatlarsın.
No. You'll prove yourself to be a spoiled and ungrateful brat.
Dünya Luthorlar sayesinde daha iyi ve bu mirası şımarık bir çocuk yok edemez.
The world is much better off because of the luthors, and no pampered playboy is going to destroy their legacy.
Ciddi bir eğitim almadım ama... 79 ile 82 arasında Ren Mar ışın kılıcı eskirim şampiyonuydum.
I have no formal training, per se, but... I was Ren Mar JCC lightsaber battle champ '79 to'82.
Benim kafadan sakat, şımarık, zengin olduğumu tuhaf şeyler yaptığımı, kimsenin yanıma yanaşmadığını mı söylediler?
They told you I'm sick, rich, spoiled that I do weird stuff, that no one can stand me?
Çevresindeki adamları ; şımarık, pervasız bir varisin ortadan kaldırılmasının herkesin iyiliği için olduğuna çoktan inandırmıştır.
No doubt he's convinced his conspirators that removing the spoiled, reckless heir from the equation is what's best for everyone.
Etrafımdaki şımarık çocukları geçemem hiç zayıflık göstermeden her şeyde kazanamam gerekiyordu.
I needed to beat all those elite, spoiled kids around me, to show no weaknesses, to win at everything.
Hayır, Mars gibi değil...
No, it's not mar...
Tüm atların tımarı yapılmalı ve teftişe hazır olmalılar.
- Yes, sir. - No excuses, no mistakes. Every horse groomed and fit for presentation.
Kendisi şımarık tavırları ve agresif liderlik stili ile tanınıyor. Ve Nolcorp ile Ross telefon teknolojisinin sınırlarını zorluyor.
He's known for a brazen attitude and a take-no-prisoners leadership style, and Nolcorp and Ross continue to push the boundaries of cellular technology.
Çünkü şımarık kıza servis yapan... haklarından mahkum, göçmen kızın sana... yalan söylemek için sebebi yok.
'Cause the disenfranchised immigrant serving the spoiled white girl would have no reason to lie.
Hayır, onun aç gözlü, şımarık...
No, she knew that she was a greedy, spoiled- -
Hayır, Hayır. Onu her gün tımar ediyorum.
No, no, I groom him every morning.
# Çok, çok şımarık. # Hayır dedim!
♪ so very, so very pony ♪ hey! No.
Ruan Sternwood, Greigo Mar Oteli'nde 1308 no'lu odada kalıyor.
Ruan Sternwood is staying at the Greigo Mar Hotel room 1308.
Hepsi de, Ruan Sternwood Greigo Mar Otel'i 1308 no'lu odada kalıyormuş, diyor.
They've all heard that Ruan Sternwood is apparently staying at the Greigo Mar Hotel room 1308.
Hayır, geçen birkaç ayda kendime yaptığım utanç verici şımarıklıklar için ne kadar üzgün olduğumu söylemeye geldim.
No, I came all this way to tell you how sorry I am for my shameful self-indulgence over the past few months.
şımarıklığınızı kaldıracak durumda değilim.
I'm in no mood for your sass.
Her istediğini yapmaya alışmış şımarık bir İngiliz diye bana zorbalık yapmasına müsaade edemem.
I see no reason to let him bully me because he's a spoiled Englishman used to having his own way.
Hayır, Mary...
No, Mar...
Bizim okulumuzda velilerin şımarık ya da sorunlu çocukları bulunmuyor.
Their standard of living is similar to each other. There are no cheeky students in this school.
Hayır, ama benim küçük şımarık beyaz kızlara alerjim var.
No, but I am allergic to perky-ass little white girls.
Gazetelerdeki yazılarda belirttiklerini eminim sen benden daha fazla duymak istiyorsundur. şımarık tikiler, çok fazla imtiyaz, bolca para bencil tikiler için kendini tehlikeye atan genç...
I assume that you no more than I wish to be identified with the newspaper language used to invite us all spoilt preppies, too much privilege, too much cash, adolescent pawns for criminals, self-centered elites...
Dürtü kontrolü olmayan şımarık sosyopatın biri.
She's a spoiled sociopath with no impulse control.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]