Matara Çeviri İngilizce
106 parallel translation
Jericho geldi, namıdiğer Borazan, içkim yüzünden, namıdiğer Matara, kötü talihim yüzünden, namıdiğer "Müstahak".
Here's Jericho, alias the Trumpet, alias the Flask, for my drinking, alias Woe-Is-Me, for my hard lot.
Sana yiyecek bir şeyler getirdim, biraz fasülye ile dolu bir matara.
I brought you some things - some meal and beans and a good canteen.
Matara çocuktaydı.
Kid gets the canteen.
Senin matara nerede, Sandy?
Where's your canteen, Sandy?
Bir matara bir adama bir gün yeter, kesebildiğin kadar atı kesebilirsin.
One canteen a day for the men, cut the horses down as much as you can.
Bitki sapı, cephane, çıkın, matara, bıçak.
Stem, ammunition, pack, canteen, knife.
Matara yok.
No canteen.
Onları biraz yiyecek ve bir çift matara verip gönderelim. Ama at yok.
Leave them here with some food and a couple of canteens, but no horses.
Tom sen adamları götür ona bir matara ver ve onunla ilgilenme görevini sana veriyorum.
Tom will take you to the men give you a canteen and assign you to a quarter boss.
Matara, Brax, mataram.
Canteen, Brax, my canteen.
6 saat önce yarım matara suyla yola çıkıp 3 / 4'ü dolu olarak nasıl döndüğünü öğrenmek istiyorum.
SO ACCUSTOMED TO IT THAT YOU DIDN'T DRINK ANY WATER. YOU WERE OUT THERE 6 HOURS AND YOU DIDN'T TOUCH A DROP! PUT ME IN FOR A MEDAL.
Don Ciccio Matara, Natalino Urso'nun uşağı, Mazzalarso ailesinin topraklarını ateşe veren adam.
Don Ciccio Matara, Natalino Urso's henchman, the man who torched the Mazzalorso family's land.
Ama Don Ciccio Matara'ya borçlu... Hayır, hayır, hayır.
But to be beholden forever to Don Ciccio Matara... no, no, no.
Don Ciccio Matara'da olmaz.
Absolutely not Don Ciccio Matara.
Nihayetinde Don Ciccio Matara'nın olayın organizasyonunu büyük... bir ustalıkla ele alıp idare ettiğini de söylemeliyim.
Finally, Don Ciccio Matara took over organization of the event, and with great efficiency, I might add.
Don Ciccio Matara ve onun esrarengiz arkadaş grubu... belki bana yardım edebilir. Ama ilk söz ondan gelmeliydi.
Don Ciccio Matara, with his circle of mysterious friends, might be able to help me, but the initiative clearly had to come from him.
Don Ciccio Matara sözünü tutmuştu.
Don Ciccio Matara had kept his promise.
bir matara bile almamış...
He didn't even stop to take a canteen.
Büyükbaba, bambu matara. Evet, boş.
Hand me your water holder.
Bir daha bir at çalarsan, üstünde matara olup olmadığına dikkat et.
Next time you steal a horse, make sure there's a canteen.
Grimes matara getirmemiş. Sadece viski var.
This Grimes, he doesn't bring a canteen, only whisky.
Ama, tabii, önce kolunun icabına bakar... seni şurada bir güzel gölgeye yatırırız... eline de bir matara su veririz.
First, of course, we'll fix up your arm... and set you over there in the shade... with a nice canteen full of water.
Bir el bombası, tabanca, bir matara su su şişesi ve yiyecekle ağaca dayalı bir şekilde arkada bırakılmak zorunda kalınan adamlar görmüştüm.
I saw chaps having to be leff behind - hand grenade, pistol, flask of water, water bottle, rations - and propped up against a tree, leff.
- İki matara ve pusula.
There's two canteens and a compass in here.
- İki matara ve pusula.
Two canteens, compass.
Matara alırken.
When I got the canteens. You bought canteens? Yeah.
Bunlarla birkaç matara su alabileceğimize eminim.
I bet you these babies are worth a couple of canteens.
Üzerinde pusulası olan bir matara arıyorum.
I'm looking for a canteen with a compass on it.
- Bu amca matara bulmama yardım ediyordu.
- This man was helping me find my canteen.
Bana bir matara satmıştınız.
You sold me a canteen.
Oh, sekiz matara!
- Oh, eight carousels!
Mesela yeni bir matara istemez misiniz?
Another canteen perhaps?
Başka bir matara daha, örneğin?
Another canteen perhaps?
- Matara vurmaya gitmiyoruz!
- We ain't shooting canteens!
- Gümüş bir matara nasıl? Hayır, senin oyunu çoktan aldık Roz.
We've already got your vote, Roz.
Matara, beni burada bırakabilir misin?
Matara, could you drop me off here?
Matara.
Matara.
Matara, her şey için teşekkürler.
Matara, thanks for everything.
Sadece matara, bıçak.. .. uyku tulumu ve acil yardım kitimi alıyorum.
All I'm taking is a canteen... a knife, my bedroll and some emergency rations.
Matara, bıçak, battaniye.
Canteen, knife, survival blanket.
Üç günlük kumanya, çikolata, şekerleme, toz kahve, şeker, kibrit, pusula, süngü, kürek, cephane, gaz maskesi, 45'liğim ve cephanesinin durduğu çanta, matara, iki karton sigara, Hawkins mayını, iki el bombası, sis bombası, ışık bombası, TNT, bu saçmalık, ve bir çift berbat çorap.
Three-day supply of K rations, chocolate bars, charms, candy powdered coffee, sugar, and matches. Compass, bayonet, entrenching tool, ammunition, gas mask. Musette bag with ammo, my webbing, my.45, canteen two cartons of smokes.
- Bir matara.
A flask.
- Yarım matara.
A small flask.
- Evet, 2 litrelik matara.
- Yes, a two-liter canteen.
Bir matara temiz su, Türk tarafında 1 altın sikkeye satılıyordu.
A flask full of clean water was sold for a gold coin on the Turkish side.
Burada matara falan yok.
There's no flask here.
- Aklına Matara mı?
- Harpoon a tomata?
Matara daha iyi.
A canteen's much better.
Alexx'in kayıp matara vakasını soruşturuyorsun değil mi?
You're investigating the missing flask for Alexx, right?
Matara. Bıçaklanan kurbandan çalmışsın.
The flask... you took off a stab victim.
- Matara.
- A flask.