English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ M ] / Mateş

Mateş Çeviri İngilizce

2,169 parallel translation
Zaten bir kaç arkadaş edinmiştim.
I've already got mates.
Oda arkadaşı olarak ikimizin adını yazdırdım.
So straightaway I got us assigned as room-mates.
Noel dileği tutun, küçük dostlarım.
Make a Christmas wish, mini mates.
Belki arkadaşları ile dışarı çıkmıştır.
He's probably out with his mates.
Burası tam bir bok çukuru trafik adası Nelson.
Marion, Nelson's best mate. - You're best mates with a pussycat?
- Ne oldu? Ne oldu? - Evet, Nelson, ne oldu?
I've got mates, I've got my own spice rack and I'm this close to winning the heart of the dog of my dreams!
Neden çok korktuğumu merak ediyorsan dostlarımın benim için orada olmayacaklarını düşündüm.
I was so scared because I thought my mates my mates wouldn't be there for me.
Üniversite arkadaşlıkları nasıl peki?
How are those uni mates getting on?
Ama senin anneni kurtaracağız, bu yüzden evren Clyde'a karşıysa evren arkadaşlarını toplasa iyi eder.
But we're going to save your mum now, so if it's the universe against Clyde, the universe better bring some mates.
Ve Luke sonsuza kadar en iyi arkadaşız, değil mi?
And Luke? Best mates, forever, yeah?
Biz hep arkadaş olacağız.
You know we'll always be mates.
Sence Sarah Jane ve yaptıklarımız olmasaydı seninle böyle arkadaş olur muyduk?
Do you think that if it wasn't for Sarah Jane and our thing that we'd have been mates?
Böyle bir voop voop'ta arkadaşa ihtiyacın olabilir.
You need all the mates you can get out here in woop woop.
Tanya arkadaşlarıyla takılıyor.
Tanya was with her mates, seemed a shame to spoil her fun.
Gerçek yaşamlarında arkadaş olan ve program yapan iki futbolcu ya da eski futbolcular.
Two footballers, or ex-footballers, who are mates in real life, and make a programme about it.
Baba, Glenn Hoddle ve Chris Waddle sahiden arkadaş mıydı yoksa sadece isimleri mi kafiyeli mi?
Here, Dad, were Glenn Hoddle and Chris Waddle actually mates, or was it just cos their names rhymed?
Arkadaştılar.
They were mates.
Buna göre insanlar tek eşli olarak tasarlanmamış, avcı-toplayıcı zamanında kadınların birden fazla eşi varmış.
It said that humans weren't designed to be monogamous, that in our hunter-gatherer phase, women took several mates.
Shaun! Buraya gelip arkadaşlarımın önünde benimle böyle konuşabileceğini nasıl düşünürsün?
Why do you think you can come over here in front of my mates
Sen ve Anslinger arkadaştınız, değil mi, Bernard?
You and Anslinger mates, are you, Bernard?
Gadge delikanlı olan, komik olan, dostları ile takılan biriydi.
Gadge was that lad that had a laugh, went οut with his mates.
Arkadaşlarımla maç seyretmek için bara gidip eğlenmek varken neden seninle buz gibi bir fabrikada takılmak isteyeyim ki? - Neden?
Why wοuld I want tο sit in a freezing cοld factοry when I can gο dοwn tο the pub and watch it with my mates and have a laugh?
Hiç arkadaşı yokmuş, bir süre burada unutulmuş, hepsi bu.
He had no mates, so he's just been sat here a while, that's all.
- Çünkü arkadaşlarıma yeni dairelerine taşınmalarında yardım edeceğime söz verdim.
Because I've promised my mates I'd help them move into a flat round the corner.
Emirler açık baylar.
Orders came in clear, mates.
Bütün dostlarım burada!
All me mates are here!
Sınıf arkadaşlarının tacizine uğruyor demiştiniz değil mi?
Didn't you say he was being harassed by class mates?
Lütfen müsaade edin, Gemma'nın ekip arkadaşlarını tanıştırayım.
Please allow me to introduce Gemma's band mates.
Yani söz konusu maneviyat olunca herkesle dost olunur.
You know, if that's what spirituality's about, then that's just being mates, really.
- Neden? Bütün yaşlıların ruh ikizi olduğunu mu sanıyorsun?
Do you think all old people are soul mates?
Kankalarını mı görmeye gideceksin?
Going to see your mates?
Onunla çok yakın olduğunuzu sanıyordum.
I thought you and him would be big mates.
Bana sadece arkadaş olmalıyız gibi geliyor.
I just think we should be mates.
Arkadaş ha?
Mates, yeah?
Evet arkadaş.
Yeah, mates.
Sanırım arkadaş olmalıyız.
I just think we should be mates.
Her zaman söylerim hayatta yedi tane dostun olmalı.
I've always said you only need seven mates to get you through life.
Hep benzer insanlarla arkadaş olmak çok anlamsız bir şey, değil mi?
There's no point having mates who are all the same.
Salso diğer arkadaşlarıma hiç benzemiyor.
Celso is different to my other mates.
Onu arayıp, sinirlendiren arkadaşları var mıydı?
Has he got mates calling him up, annoying him?
Arkadaşız biz.
We're mates.
Bizim senin dostların olduğunu ve seni, ondan daha uzun süredir tanıdığımızı, sızlanmayı kesmesini falan.
Just tell her we're your mates and we've known you longer than she has and to shut her fucking whining.
Sen Hogwarts'tan * ayrılırken arkadaşların da aynı şeyi yaptı mı?
Did your mates do the same thing for you when you left Hogwarts?
Gerçi kaçmak zorunda kaldım çünkü arkadaşları gördü.
I had to leg it, though, cos its mates saw.
- Hayır, arkadaşlarım yok diye.
- No, cos I won't have any mates.
Arkadaşa ihtiyacın olmayacak.
You won't need mates.
Evet, düzgün olmayan bir sigorta şirketim uğruma yakılan ateşim ve arabamı göle uçuran dostlarım var. Sorun yok.
Yeah, I've got third-party, fire and your mates rolling it into a lake, so it should be fine.
Hiç fit arkadaşı var mı?
She got any fit mates?
- Hayır, kızlar her zaman arkadaşlarının fit olduğunu düşünürler ama tanıştığında hepsi domuz gibi çıkarlar.
- Nah, it's just girls always think their mates are fit, and then when you meet'em they look like a pork scratching.
Wanda güya ona söylediklerine göre bizim ruh ikizi falan olduğumuzu düşünüyor.
Wanda seems to think We're soul mates or something Because of things you supposedly told her,
- Evet. Otobüs arkadaşları, zamanlarını bir azizle geçirmişler gibi davranıyorlar.
Makes his bus mates that did their time seem like saints.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]