Might Çeviri İngilizce
152,661 parallel translation
Gece yarısı kaçmak için ihtiyacım olabilecek parayı neden bankaya koyayım ki?
Why would I put money that I might need to run away with in the middle of night in the bank?
İnanmıyorum. Phil senden daha iyi bir baba olabilir diye mi kıskanıyor musun?
Oh, my God, are you really jealous because Phil might be a better father than you?
- Fıstıktır bir tanem.
It might be nuts, sweetheart.
Sonra arayacağım. Müsait olamayabilirim. - Doktor Randolph Picot?
I'll try to check in later, but I might be out of circulation.
Hareket halindeyim.
I might be moving.
İhtiyacınız olabilecek başka bir şey var mıydı hanımefendi?
Is there anything else you might need, ma'am?
- Burada iyi bir davamız olabilir ama...
There might be a good case here, but...
Dolly Rudolp diye biri olabilir ama onunla tanışmadığımı söylüyorum ve ondan hiç mücevher satın almadım.
I'm saying there might be a Dolly Rudolph, but I have never met her, and I've never bought any jewelry from her.
Bay Kresteva'ya kimlerin isimlerini vermiş olabilir?
What names might he have given to Mr. Kresteva?
Ceza süresini düşürmek için Bay Krestava'ya karşılığında bir şey teklif etmiş olabilir.
He might be doing something at Mr. Kresteva's bidding in order to lighten his sentence.
Konuşmalarınızı kayıt altına alıyor bile olabilir.
He might also be recording your conversations.
- Bir alan daha açmaya ihtiyacımız olabilir.
- We might need another pile.
Bu yüzden yapmak istemeyebileceğini söylemiştim.
That's why I said you might not want to do it.
İnternet sitelerindeki insanlar sizin hakkınızda iğrenç şeyler söyleyebilir.
People on the interwebs might have nasty things to say about you guys,
Evet ama sıradan muhabbet de olabilir.
Yeah, but it might've just been, you know, talking.
- Tanıyor olabilirim.
I might.
Bu 800 binlik rüşvet hakkında herhangi bir şey gelirse kulağınıza anlayın ki Henry Rindell aleyhimizde çalışıyor ve bunu kullanabiliriz.
If you hear about this $ 800,000 gift from anyone, that means Henry Rindell is working against us, and we might be able to use it.
Ciddiye bindiğini düşünerek randevu teklifimi reddediyorsun ardından görebileceğim bir yerde yatak arkadaşınla takılıp ilişkimizi sonlandırdığını göstermeye çalışıyorsun.
You're worried that we're getting too serious, so you turn down a date with me, and then you invite your boy toy to a place where I might see him, thus ending our "relationship." Am I right?
Başınızı ağrıtabilir.
It might be in trouble.
Bir sorun olabilir.
It might be in trouble.
Bu listenin şirkete nasıl bir şekilde zarar vereceğini bulabilir misin?
Could you find out how this list might come back to hurt this firm?
Olabilir.
It might be.
O yüzden bunu birlikte yapmalıyız.
So, we might as well fight him together.
Korumak için yalan söylersen onu kurtarabilirsin, ama yerine sen geçersin.
If you lie to protect your dad, you might get him off, but you'll end up in jail.
Dışarıya bak. Tüm çalışanlar eğer ben bu şirketi devam ettirmezsem işlerini kaybedebileceklerinin farkındalar.
Look out there at all those employees, and realizing they might not have jobs if I don't keep this going.
Ama yaptığınız suçlamayı tekrar düşünmek isteyebilirsiniz avukat bey.
But you might want to reconsider your charge here, Mr. ASA. Nothing further,
Yapmak zorunda kalabileceğim şeyi onaylamazlar.
What I might have to do, they wouldn't approve of.
Kazadan sağ çıkma ihtimalini şansa bırakmasak iyi olur.
Better not take a chance he might survive the fall.
Şansa bak ki, benim bir fikrim var.
As luck would have it, I might have an idea.
David'in saklamak isteyeceğini düşündüm.
I figured David might like to have it for himself.
Aslında buna inanabilirdim de.
And you know, I actually think I might believe that.
Yani, ölebilirsin. Bekleme odasında sadece Redbook var.
I mean, you might die, and the waiting room only has Redbook.
Ben şimdi birine veya bir şeye arkasında onun olmadığını bilerek nasıl güveneceğim?
I mean, how can I trust anything, anyone now that I know He might be behind it all?
Biliyorum biraz süpriz olmuştur.
I know it might be a tad surprising.
Tamam, Trixie özel okula girebilir, ve bu onun icin gercekten iyi de olabilir.
Okay, Trixie might get into this private school, and it could be really, really good for her.
Katilin buralarda bir yerde olabilecegine inanıyoruz.
We think the killer might actually be here.
Eger duygularını mermilerden baska yöne cevirirsen sey olabilir...
Perhaps if you channel your feelings into something other than bullets, that might...
- Başka bir sebepte olabilir.
Well, there might be another reason.
İyi bir şey, çünkü katil o olabilir. Neee?
Well, good thing,'cause he might be our killer.
Şey, bunu artık yapmamız gerektiğini düşünmüyorum.
Well, I'm thinking we might not need to do that anymore.
- Kapa çeneni. - Tamam.
That might explain it.
Ama anem dünyaya düşündüğün kadar, adapte olmuş biri değil.
But Mum hasn't adapted to this world as well as you might think.
Pekala, tekrar düşündüm de, en uzak köşede ki masa da olabilir.
Yes, on second thought, maybe a desk in the far corner might...
Tehlikede olabilir.
I think he might be in terrible danger.
Kendisi benim müvekkilimdi. Davaya yardımcı olabilirim, diye düşündüm.
I thought I might be of help to the case.
Bianca'yı indirmenin anahtarı olabilir.
It might be the key to taking down Bianca.
Chet'in arkaplanına bakalım. Onun için anlamlı olabilecek sayı kombinasyonları bulmaya çalışalım tamam mı?
Let's look into Chet's background, let's try and come up with number combinations that might be meaningful to him, all right?
Annemin bağırsaklarını dışarı çıkaracak ya da, kardeşimi hadım ederek nasıl her şeyi mahvedebileceğini düşündüm.
Thought about how she might ruin everything by disemboweling my mum or castrating my brother.
Uyarmalıyım, yapmanız gerekebilir... ( Kesik kesik )
I should warn you, you might have to... ( gasps )
! Lucifer'in annesini izliyorum. Ve sanırım yolda olabilir.
I'm tracking Lucifer's mom, and I think she might be on her way.
Hayır, önemli bir konu.
No, it's important. I think you might be in danger.