Minister Çeviri İngilizce
9,950 parallel translation
Belki eşiniz başbakanla konuşabilir.
Perhaps your husband can talk to the prime minister.
Yarın başbakanla konuşma ayarlamıştım.
I'm scheduled to have a call tomorrow with the prime minister.
Sayın Başbakan nasıl yardımcı olabilirim?
Mr. Prime Minister, how can I help?
Sayın Başbakan, az önce onaylandı.
Mr. Prime Minister, we have confirmation.
Sayın Başbakan, saygısızlık etmek istemem ama siz manyak herifin tekisiniz.
Mr. Prime Minister, with all due respect, you are one sick motherfucker.
- Sayın Bakan.
- Minister.
Moshe Krugman, Savunma Bakanı Biraz önce Ridell'le yürüyordu.
Uh, Moshe Krugman, the Defense Minister, just walked in with Ridell.
bu sabah, bakanlar ilk olarak yemekte buluşacak, öcelikle başbakanın önlerine koyduğu menü hakkında tartışacaklardır kesinlikle.
This morning, first ministers meet for dinner, but disagree on exactly what the prime minister put on the menu.
Sen, ben ve papaz tamamdır.
You, me, and a minister... Done.
Başbakan sizinle görüşecek.
The Prime Minister will see you now.
Başbakanım.
Prime Minister.
Ama Başbakan'a dediğim gibi bu duruşma da dünya çapında emsalsiz bir olay.
But as I said to the Prime Minister, this trial is a unique global event.
Başbakan'a sürekli izleyici için söz vermiştin.
You promised the Prime Minister an audience.
Benim görevim yoksullara, dara düşenlere ve eziyet görenlere yol göstermek. Ayrıca bir şey daha var.
My only calling is to minister to the poor, troubled, and persecuted, and... one more thing.
Öyle nüfuzlu olmuş ki, Japon Başbakanı kim olacak ona bile karar verebiliyormuş.
He became such a big shot, that he could even decide who the Japanese Prime Minister should be.
Şu andan itibaren seni Enerji Gelişimi Bakanı atıyorum.
I'm appointing you Minister of Energy Development. Effective immediately.
Onu Enerji Gelişimi Bakanı yapıyorum. O da bana gitmek istediğini söylüyor.
I'm making him Minister of Energy Development, and he tells me he wants to move away.
Nusrat'ı da Kültür Bakanı'nın karısının yanına koyacağım.
And I'll put Nusrat next to the wife of the Minister of Culture.
Yeni Enerji Gelişimi Bakanı'nın karısı olduğumu neden en son ben öğreniyorum?
How come I'm the last one to find out that I'm the wife of the new Minister of Energy Development?
Herhangi bir şeyin bakanı olmak için nasıl uygun görünürüm?
How am I qualified to be Minister of anything?
Başkan'ın günahkar kızı kariyerime devam edeceğim.
I'm just gonna continue my career as the Minister's fallen daughter.
Başkan Miller ofisi, sakin oldukları için halka teşekkür eden bir ifade yayınladı ve durumu yakından izlediklerine teminat verdiler.
Minister Miller's office has released a statement thanking the residents for their calm and giving every assurance that they are monitoring the situation closely.
Bakan Miller şöyle dedi : "Bu salgının doğasını ve nasıl yayıldığını anlayana kadar Pretty Lake'teki herhangi bir müdahele ulusal güvenlik açısından bir tehdittir."
Minister Miller has stated, and I quote, that, "Until we know the nature of this outbreak, how it transmits, any intervention in Pretty Lake poses a threat to national security."
Başkan Miller ve Art Carey...
Minister Miller and Art Carey...
Milyonlarca CD'de olmasına gerek yok. Böyle olunca çocuklar kendilerini bununla bağdaştırıp bu adamın hayatının trajedisiyle hayatlarındaki çaresizliği ve umutsuzluğu daha çok görüyorlar.
Well, his life needs to see a therapist or a minister, and it doesn't need to be on millions of CDs for kids to listen to and identify with and have more of their despair and their hopelessness emphasize
Meksika'da Dışişleri Bakanı'yken...
He was, um, minister of foreign affairs in Mexico.
- Kaçamadılar, Bakanım.
They haven't, Minister.
Ziyaretimin onurlandıracak bir durumu yok Bakan.
My visit is hardly an honor, Minister.
Vali Pryce'ın yokluğunda tek ve küçük bir amacınız vardı Bakan o da İmparatorluğun burada bulunan endüstriyel çıkarlarını korumak.
In the absence of Governor Pryce, you have had a single, simple objective, Minister, to protect the Empire's industrial interests here.
Başkanım hiç bir Jedi ile tanıştınız mı?
Minister, have you ever met a Jedi?
Lothal'ın cezalandırılmasını bekliyor Bakan Tua.
He expects Lothal to be punished, Minister Tua.
İş sonuç almaya gelince hayal gücünüzü kaybediyorsunuz Bakan.
You lack imagination, Minister, when it comes to producing results.
Merak etmeyin Bakan.
Not to worry, Minister.
Bakan Tua?
Minister Tua?
Bakan, ne istiyorsunuz?
Minister, what do you want?
Sayın Bakan, sizi oradan çıkaracağız.
Minister, we'll get you out.
Tamam, demek Bakan Tua'nın Vali Tarkin'i yarın ziyaret etmesi planlanmış.
Okay, so Minister Tua is scheduled to visit Governor Tarkin tomorrow.
Bakan, saklanın.
Minister, take cover!
Bakanım mekiğe binin!
Minister, get to the shuttle!
Bakan Tua.
Minister Tua.
Lothal'ın sevilen bir vatandaşı Bakan Tua'nın hayatına asilerin bu suç çetesi tarafından son verildi.
A beloved citizen of Lothal, Minister Tua's life was cut short by this criminal band of rebels.
Umarım Başbakan da senin fikirlerinin kıymetini bilir.
I hope your Prime Minister as well appreciates you think like me.
Yeni personel alımını ertelememiz iyi olabilir.
- Can we hurried with new vacancies? - Nothing, it will contribute to the future. 40 00 : 03 : 55.360 - 00 : 03 : 58.999 We should constantly attack the prime minister.
- Sayın Başbakan. - Bayan Sidorova lütfen buyurun.
- Prime Minister.
- Ve Dışişleri Bakanım.
- That the Minister of Foreign Affairs.
- Hiç kimse.
He... 187 00 : 18 : 51.320 - 00 : 18 : 55.079 satisfied and happy prime minister announced
- Başbakan'la bir tartışmaya katılacağım. - Kutlarım.
... debate with the Prime Minister... - fun...
Başbakan dün Rusların geri çekileceği günü açıklayacağını söylemişti.
Yesterday Prime Minister Jesper Berg said that the date will be printed when the Russian...
Aslında o söz, oğlunun doğumunu konuşurken gayri ihtiyari söylenmiş bir şeydi.
The Prime Minister said it rashly, rozhvylyuvavshys of news the birth of his son.
Başbakan, ağzından çıkana hakim olamadı mı diyorsunuz? - Hayır, katiyen.
Are you saying that the Prime Minister can not answer for his words?
- Başbakan dün o tarihi bilmiyor muydu?
So the prime minister does not know the date?