Mirrors Çeviri İngilizce
1,335 parallel translation
Aynaları kırıp parçalarını kullanıyor.
He smashes mirrors and uses the pieces.
Niye gözlerine ayna parçaları soktun?
Why did you put mirrors in their eyes?
Evet, aynalar.
Yeah, the mirrors.
Bütün aynaları kırıyor... sadece kullanacağı parçalar için değil.
Notice he smashes all the mirrors... not just enough to get the pieces he wants.
Her şey duman ve aynaların marifeti.
It's all smoke and mirrors, fellas.
Aynalar, pencereler?
Mirrors, windows?
Hayır, okulda ayna yok.
No, there's no mirrors.
Aynalar istiyoruz.
We want mirrors.
Aynalarını kullanmıyor musun?
Don't you use your fucking mirrors?
O andan itibaren, annem evin içinde hiç bir ayna ya da parlak yüzeye müsade etmedi. ... ama bizim acımız onunkiyle mukayese bile edilemezdi.
From that point on, my mother would not allow any mirrors or any shiny surfaces into our home, but our pain was nothing compared to his.
- Hepsi senin zaten.
- [Kerry] They're all your mirrors!
Şerit değiştirirken, aynaları kontrol etmelisin.
You should check mirrors when you're changing lanes.
ÖIdü. Hepsi duman ve aynadan ibaretti.
He's dead, and it was just smoke and mirrors.
O döndüğünde tüm aynaları örtmeliyim, ki böylece bana bakmaya biraz zaman ayırsın.
When he'd come over, I'd have to cover up all the mirrors, just so he'd spend some of the time looking at me.
Aynaları olduğunu biliyorum.
Don't they see what they look like? I know they have mirrors.
Bununla ayna yaparlar.
Stuff they make mirrors with.
Aynaları, evet.
Mirrors, yeah.
Dükkândaki adam ayna koymamı söyledi ama annem kendilerine baktıklarında insanların havaya girdiklerini söylüyor.
The man in the store says to put mirrors... but Mama thinks it's nose-in-the-air when people look at themselves.
Ayna istemiyorsa açık renkli fayanslar seçebiliriz.
If she doesn't go for mirrors... we should pick a light-colored ceramic tile maybe.
Refah için çiğ pirinç chi akımı için aynalar dinlenme için berraklık havuzları rüzgâr çanları da...
See. Uncooked rice for prosperity. Mirrors for Chi flow.
Aynalar kara büyülerin güçlü sembolleridir.
Mirrors are powerful symbols in conjuring in the dark arts.
Bizim beş ayrı teori olarak düşündüğümüz teoriler, duvarları aynalarla kaplı bir odadaki yansımalar gibi, tek bir teorinin farklı görüntüleri haline dönüşüvermişti.
Like reflections in a wall of mirrors, what we thought were five theories turned out to be just five different ways of looking at the same thing.
Almanya 28 Haziran 1919'da Versay'daki Hall of Mirrors'da anlaşmayı imzaladı. Sarayevo'daki savaşı tetikleyen süikastten beş yıl sonra.
Germany did sign, on the 28th of June 1919, in the Hall of Mirrors in Versailles, five years to the day after the Sarajevo assassination that had triggered the war.
Yedi gün aynaya bakmak yok.
No mirrors for seven days.
Belki de öyle ama buranınkraliçe Mary'ekadar uzanan bir geçmişi var.
How many mirrors does a dame with one face need? She's never stayed anywhere in Europe that wasn't a hotel before.
Biz de 3 boyutlu nesneleri fakslayabilen bir makine yaptık.
We used them to build a machine that could fax three-dimensional objects. I'll explain these mirrors later.
Aynalar kilitlendi.
Mirrors locked.
Ya da güneşli bir odadayken, aynaların önünde.
Or in a sunny room in front of mirrors.
Aman Tanrım, 10 metre boyunda, 2.5 metre eninde ve her iki tarafta 1 metrelik çıkıntılı aynaları olan, hayvani bir araç.
Dear God, It's 35 feet long, 8 feet wide and got two mirrors that stick out three feet on each side.
Harcamaları bütçeye uydurmaya çalışıyorum.
I'm working with mirrors as it is.
Artık ayna falan yok!
"No more mirrors!"
- Aman Tanrım! Millie? Aman Tanrım!
They also covered the mirrors in their suite.
İyi iş çıkardın.
No mirrors. Now, the floating thing.
İllüzyon numaraları.
More smoke and mirrors.
Tekrar eden uzaysal algoritma ile sahneyi yapılandıracağım.
I'm going to extract an image off the truck's mirrors... and try to reconstruct the scene by using a recursive spatial algorithm.
Ve tavanı aynalı olanı.
And with mirrors on the ceiling.
Maymun nerede?
"Mirrors, money orders, monograms, mufflers." Where's "monkey"?
Bu hükümet tam bir uydurma. Yalan dolandan ibaret.
This government is all spin, it's smoke and mirrors.
Olaylı geçti.
All smoke and mirrors.
Biliyor musun Simpson? Ofisime ilk defa adımını attığında, içimde seni aynalarla dolu bir salonda öldüreceğime dair bir his uyanmıştı.
You know, Simpson, from the moment you walked into my office, I had a feeling I'd kill you in a hall of mirrors.
Göz yanıltıcıydı, ama hünerle yapıldı.
It was smoke and mirrors, but skillfully done. What can I say?
Bu bir kandırmacaydı, Danny.
This is smoke and mirrors, Danny.
Pencereler, aynalar, yansıyan hemen her şey.
Windows, mirrors, reflections, anything like that.
Lanetli Ev, Aynalı Koridor.
There's "Haunted House," "The Hall of Mirrors" - -
Ve Lahore Kalesi içinde, zarif Cam Sarayı bulunuyor.
And in Lahore Fort, the exquisite Palace of Mirrors.
Prens Char seni aynalar koridoruna sürükleyecek.
Prince Char will sweep you away to the hall of mirrors.
Burası aynalar koridoru mu?
The hall of mirrors?
Işıklar, ağırlıklar, Niemans dengenin temel teknikleri. Niemans!
The axis, light, mirrors weights, counterbalance...
Ama bizim yüzlerimiz aynalar için yaratılmadı.
Both our faces aren't meant for mirrors.
Aynalar.
Mirrors...
Aynalar tamam.
Mirrors work.