Moaning Çeviri İngilizce
1,082 parallel translation
- [İnleme]
- [Moaning]
[İnleme]
[Moaning]
[İnleme artıyor]
[Moaning Intensifies]
[Nefes, inleme]
[Gasping, Moaning]
[Mırıldanma]
[Moaning]
[Jane inliyor]
[Jane Moaning]
[Müzik ] [ İnleme devam ediyor]
Dd [Tape : Disco ] [ Moaning Continues]
[Jane, Mikis inliyorlar]
[Jane, Mikis Moaning]
[Jane, Mikis inliyorlar ] [ Müzik devam ediyor]
[Jane, Mikis Continue Moaning ] Dd [ Continues]
[İnleme devam ediyor]
[Moaning Continues]
Bir kadının çığlık attığını duydum sanırım.
Well, I thought I heard a woman moaning.
Onun çığlıklarını duydum.
I heard her moaning.
İnleme, sesler.
The moaning, the noises.
Çıkarttığın inleme sesleri.
The moaning noises you're making.
Kimin inlemesini duyduğunu bilmiyorum dostum ama ben inlemem.
I don't know who you hear moaning, pal, but I don't moan.
Şimdi inlemekle suçlanıyorum.
Now I'm accused of moaning.
İnleme sesi gibiydi.
Like moaning.
İnliyordu, ardından yere yığıldı ve bir daha hiç ses çıkmadı.
She was moaning and groaning, then she sort of collapsed on the floor and she hasn't said anything since.
- Aman Tanrım!
[Laughing ] Oh, God.! [ Moaning]
Acı çeker gibi inliyordun.
You were moaning as if in pain.
... şu dışarıdaki insanlarla,... inlemeleri,... ızdırapları ve suçlamalarıyla.
With these people out there, their moaning, trouble and accusations.
Bütün gece yukardaydı. İnildiyor.
He's been up all night moaning.
Sonra iniltiler gelmeye başladı... Masanın altına baktım... Kız beni gördü, beni de çağırdı...
Then he starts moaning, rolls his eyes I check underneath the table and see him come and it lands on my shoes.
Ağamız seni anıyor. Sanki geberiyor.
Agha is moaning badly, as if he is dying.
İnleyen, çığlık atan ve acı içinde kıvranan o adam otopark görevlisiymiş.
You see, the guy that was moaning and screaming and groaning in agony was the parking attendant.
Bir anda iştahımı kaybettim.
[Grunts, Moaning] I just lost my appetite.
Stanley.
[Darlene Moaning, Panting] Oh, Stanley.
İnlemek ya da "Ah, Tanrım." filan gibi normal bir şey demek yerine.
Instead of moaning or saying "Oh, God" or something normal like that.
İnlemesini nasıl keseceğim?
How am I gonna stop it from moaning?
Uykunda yanıklarınla ilgili söyleniyordun.
You were moaning in your sleep about your sunburn.
İnlemesinden bıktım usandım.
I'm fed up with him moaning.
Sürekli inliyor "Kızıl Köpek 1'den Kızıl Köpek Filosuna" diye çığlık atıyor.
She's moaning and groaning and screaming, "Red Dog One to Red Dog Squadron".
Gelecek sefere hazır mıyız?
It's slippery. - Stop moaning.
Her gün senin o kızla.. iligili sızlanmanı ve ona nasıl... aşık olduğunla ilgili hikayeni dinliyorum.
Look, every single day I put up with your moaning about what's-her-name and how you wish you could fall in love.
Sid.
[Moaning] Sid.
Peki ne mızıIdanıp duruyorsun Vern-O?
So what are you pissing and moaning about Vern-O?
Eğlenceden bahsetmişken, hey, nasıl gidiyor?
[Moaning] Whoa! Speaking of fun, hey, mama, how ya doin'?
Bu kadar sızlanana kadar, biraz hareket etseydin, daha sıcak olabilirdin.
if you'd spend more time shaping up instead of pacing and moaning, you'd be a lot warmer.
Şu oyuncak için sızlanmayı bırak da kıpırda.
Quit moaning about that toy and get moving.
Ailem yatak odamdan gelen tüm o bağırma ve inlemeleri anlamayacaktır.
My parents wouldn't understand all the screaming and moaning coming from my bedroom.
O zaman adını çığıran bir kız olabilir.
Well, then it could have been a girl moaning your name.
Ayrıca inleme de çok önemli.
And the moaning is important.
Hiçbir şey yapmadan oturup, sızlanıyorum.
Don't do nothing. Just sit here moaning.
Vadinin güvercinleri gibi inleyecekler.
" moaning like the doves of the valleys,
İnlemeyi duyabiliyorum.
I can hear moaning.
Birde not var.
( moaning )
Benim "Ağlayan Lisa" m olacak.
This is my Moaning Lisa.
Jeff!
( moaning ) jeff!
Tanrım.
[Tony Moaning ] [ Sheena Giggling]
- Muhammed.
- ( Moaning )
- İniltiler duydum.
- I heard moaning.