Mola Çeviri İngilizce
4,842 parallel translation
Mola bitti.
Time-in.
Mola.
Time-out.
Ofansın mola vermesi iyi fikir.
Offense taking a break... that's a good idea.
Mutfakta. Mola veriyor.
She's in the kitchen, taking a break.
Tek ihtiyacın biraz mola vermek.
All yöu need is one break
Mola almamı reddedemezsin.
You can't refuse me my break.
Evet, düşük maaşlar, mola almamın engellmenmesi.... sağlıksız çalışma koşulları - tuvalerin pis olması
Yes, being prevented from taking breaks, poor pay levels, insanitary working conditions - the toilets are filthy.
Biraz mola vermem gerek.
I need to take a break.
Bir mola verebilir miyim?
- No! Can I take a break?
Mola odasını kapatırsan nerede öğle yemeği yiyeceğiz?
Where the hell're we supposed to eat lunch if you close the break room?
Şu mola odası iğrenç!
That break room is disgusting.
Seçim kampanyasına Las Vegas'ta mola vermiştik. Onu poker masasından kaldırmak için hayatımın en zor pazarlığını yaptığımı söyleyebilirim.
We had a campaign stop in Vegas, and I can attest that getting her away from a poker table was the toughest negotiation I ever attempted.
Maura, yeni mola odasını gördün mü?
Maura, have you seen the new break room?
Yine mola vaktinde çalıştığın için sağ ol.
Thanks for taking the split shift again.
Mola neredeyse bitmek üzere.
The break is almost over.
Burası kuşların tek mola yeri.
This is the birds'only stopover.
Koç, mola haftasına girerken nasıl hissediyorsunuz?
Coach, so, how do you feel heading into the bye week?
Onunla Mosca mola zamanında kavge etmişlerdi.
He and Mosca had a great fight... at knock-off time.
"Mola"
"Break time."
Lezzetli. "Mola"
Delicious "break time".
On dakika mola.
Let's take ten.
Bu espresso, sigara ve dört dakika mola keyfim yerine siz itlerle konuşuyorum. Başka ne var?
Instead of savoring this espresso, this cigarette and the four minutes of free time I have today, I'm talking to you cockwits.
Biraz mola versen iyi olur gibi.
Now might be a good time for a little break-o.
Mola veriyorum.
I'm going on break.
Ve ben bir mola gerekir.
And I need a break.
Bu son işaretler mola desen, onlar değil mi?
These last marks break the pattern, don't they?
Hey, gibi biz bir mola yakaladı görünüyor.
Hey, looks like we caught a break.
Biraz mola verip su içsem iyi olacak.
I could really use a little break, have some water.
- Bence biraz mola verelim.
I think we should take a break.
Mola!
Time!
Mola.
Time.
Bir mola vermek istediğinde haberim olsun.
Let me know when you want to take a break.
Mola, ne hakkında konuşuyoruz?
Time-out- - what are you talking about?
Normalde tam bu noktada beş dakika mola veririm. Sakıncası yok ya?
What is a given is that I always take a break of five minutes.
- Mola veremem şimdi.
- Oh, I cannot get a break.
Mola verebilir miyim?
Can I take a break?
Beş dakika mola.
Take five.
Hadi hayatım, mola bitti.
Okay, sweetie, break's over.
Tamam hanımlar, beş dakika mola.
All right, ladies, take five.
Max, git biraz mola ver.Localara ben bakarım.
Max, go on break. I've got the booth.
Zaten 90'lara geri dönmüşsün. Yolda küçük bir mola verebilirsin.
Yeah, well, you're already going back to the'90s, so, you know, you can just make a little pit stop along the way.
Devam etmeden önce bana biraz mola verdiler.
They gave me a break before we get back into it.
Hadi biraz mola verelim.
Let's take a brief recess.
Mola konusunda çok katılar.
They're very strict about my break.
Ama derin karlara girmeden önce, mola için durduk ve seyrek dağ havasının Adam'ın yalan söyleme özelliğine meraklı bir etki bıraktığını keşfettik.
But before we got to the deep snow, we stopped for a break and discovered the thin mountain air was having a curious effect on Adam's ability to lie.
Muhtemelen burada mola verip yola devam etmişler.
Probably stopped here for a break and kept driving.
Yolda birkaç mola vererek mi?
With a few stopovers on the way?
Knox gemisinde araştırma yapmayı bitireceğiz sonra da yemekhanede öğle yemeği yemek için mola veririz.
We'll finish the walk-through aboard the Knox, then break for lunch in the officers'mess.
Şimdi kısa bir mola veriyoruz.
We'll take a short break now.
Biraz mola verelim mi?
Do you want to take a minute?
- Senin mola alman gerek.
You need a time-out.