Mose Çeviri İngilizce
267 parallel translation
- Mose?
- Mose?
Pekâlâ Mose ama unutma, bu önemli, çok önemli -... emin ol ki -
All right, Mose, but remember, it's important — very, very important — and be sure —
Mose Jackson'ı arıyordum.
I was looking for Mose Jackson.
Şu Mose epey eğitimli biri.
Educated fella, that Mose.
- O eski konakta mı?
Isn't that where Mose lives?
Orası Mose'un yaşadığı yer değil mi?
He's out in the back.
- Mose?
Mose?
Ya kanımda kötülük varsa Mose, bana kötü şeyler yaptıran.
What if there's bad blood in me, Mose, that makes me do bad things?
Evet ama sende Blackwater'da, bir bataklığın arka tarafında yanlız yaşıyorsun değil mi Mose?
Yeah, but you get lonesome out here at Blackwater with your back to the swamp, don't you, Mose?
Birazdan evine gideceksin. - Ben de yarın Mose ile ava çıkacağım. - Şuna bak!
You'll soon be going home and tomorrow I have to hunt coon with Mose and...
Mose'un doğru söylediğine inanıyor musun? Onu görmemiş bile.
Do you think Mose was telling the truth, that he hasn't seen him?
Hazır mısın Mose?
Ready, Mose?
Jessie hala cevabı verdi. Mose ve büyük annem de. Ve sen.
Aunt Jessie's got them and Mose and Grandma and you.
Köpek bildiğimiz köpek.
A mose is a mose.
Olmalı burada "hayır" çünkü onun kafiyesi "cayır"
It's gotta be a rose'Cause it rhymes with "mose"
Siz Wakefield'ların batıda adam öldürdüklerini duydum.
Some of you Wakefields just killed Mose Fromes over east.
- Mose Harper dedi ki...
- Well, Mose Harper told us...
- Mose Harper mı?
- Mose Harper?
Yaşlı Mose bilir.
Old Mose knows.
- Kes sesini Mose.
- Oh, shut up, Mose.
- Dur Mose!
- Wait, Mose!
Ata iki kişi binebiliriz Mose!
We can ride double, Mose!
Mose, nehir ne kadar uzakta?
Mose, how far is the river?
Yaşlı Mose Harper gibi olmaya başladım.
I'm getting to be like old Mose Harper.
Mose Harper!
Mose Harper!
Her zamankinden de gariban görünüyorsun!
Mose, you look shabbier than ever!
Yaşlı Mose'un başını sokacağı bir delik yeter.
Just a roof over old Mose's head.
Bu Mose!
It's Mose!
- Al bir şeyler iç Mose.
- Take a drink, Mose.
- İç bitir şunu Mose.
- Drink that down, Mose.
Debbie iyi mi, Mose?
Is Debbie all right, Mose?
Hayır Mose, yalnızca hastasın ve incinmişsin.
No, Mose, you're just sick and hurt.
Mose, hatırlamaya çalış.
Mose, try and remember.
- Yaşlı Mose.
- Old Mose.
Ron Bell, Donald Mose, Dave Watson ile olanlarla ilgili. - Bu sadece başlangıç.
What happened to Ron Bell, Donna Moss and Dave Watson are all related, and it's only the beginning.
Burun olmalı.
It must be the mose.
Mose, oğlum.
She's down here!
Merak etme. Ben onu alırım. Mose!
Don't worry, I'll get him!
Mose, soğuk bir tane at.
Mose, toss me a cold one.
Mose Plydell'in uçağıyla ne yapıyorsun sen, bu arada?
What are you doin'with Mose Plydell's plane anyhow?
- Eğer Mose için sakıncası yoksa.
If Mose doesn't mind.
Mose, ahıra gir!
Get in the shed.
- Mose ve Benjo sürüyü erkenden götürdüler.
Mose and Benjo, they came up to take the herd early.
Hey!
Mose : hey.
Mose?
Mose?
Mose.
Mose.
İngiliz subay Orde Wingate ve Haganah'a bağlı Moşe Dayan.
Orde Wingate, a British army officer And Moshe Dayan of the Haganah.
Moşe Şarett, İşçi Partisinin genel sekreteri olmak için kabineden ayrılıyor.
Moshe Sharett is leaving the cabinet to become secretary general of the labor party.
29 Ekim 1956'da Genelkurmay Başkanı Moşe Dayan emrindeki İsrail ordusu Sina Yarımadası'nı geçerek Gazze Şeridini ve tüm Sina'yı 100 saatten kısa bir sürede ele geçirdi.
On October 29, 1956 under the command of Chief of Staff Moshe Dayan the Israeli Army mostly reservist crossed in to the Sinai Peninsula, they took the Gaza Strip, plus the entire Sinai in less than a 100 hours.
Mose'u alır mısın?
Grab Mose for me!
Mose!
Mose.