Mümkündür Çeviri İngilizce
876 parallel translation
Ve suyun sıvı olarak gezinmesi mümkündür.
And it's possible for water to flow there as a liquid.
Yaşamın sadece suda değil evrenin başka yerlerinde Başka sıvılar içindede gelişmesi mümkündür, Bu yüzden gözlerimizi dört açmalıyız.
It's possible that life elsewhere in the universe can thrive with other liquids, not just water, and so we have to keep our eyes open.
Kurtuluş ancak ve ancak masum bir kızın vampire kendi kanını sunması ve böylelikle onun, horozun ilk ötüşünü fark etmesini önlemesiyle mümkündür.
Deliverance is possible by no other means, but that an innocent maiden maketh the vampyre heed not the first crowing of the cock, this done by the sacrifice of her own bloode...
Af mümkündür.
The pardon is possible.
Bu mümkündür peder, ama bu konuda hızlandırılmış dersler alıyorum.
That's possible, father, But I'm taking lessons as fast as I can.
Tamamiyle katılıyorum, ama bunu nezaketle yapmak da mümkündür.
I perfectly agree, but conduct it courteously.
Henriette, bir kadın ve erkek arasında birçok türden aşk mümkündür.
Henriette, there are many kinds of love possible between a man and a woman.
- Mümkündür.
- It's possible.
Aksi kanıtlanana dek her şey mümkündür.
Anything is possible until proved otherwise.
Göreviniz için biraz alçaktan uçmanız gerektiği takdirde en alçak irtifada uçmanız mümkündür.
Now, the work you will be asked to do will require a little low altitude flying, so hedge-hopping on this trip is perfectly okay.
Mümkündür.
Could be.
İkizlerin, özellikle de tek yumurta ikizlerinin aşırı kıskançlık sancıları çekmeleri mümkündür.
As for twins, especially identical twins... you must have some idea yourself what agonies of jealousy are possible.
Mümkündür Muriel Chess'ten nefret ederdi.
It's possible. She hated Muriel Ches.
"Temsil, toplantı ancak Washington'da yapılırsa mümkündür."
"Representation could be sent only if the meeting were held in Washington."
Evet, çok tahrik edildiklerinde mümkündür.
Yes, when they've been driven too far.
"Bu tip bir sapma ancak ek bir ters kuvvet olduğunda mümkündür..." "Çelik yada demir olarak 20 bin ton..." - 20 bin ton mu?
" Such deviation possible only if a disturbing force equivalent to 20,000 tons of steel or iron ore...
Ancak siz başka bir gezegene uçmak mümkündür dediğiniz zaman teori alanından çıkıp hayal aleminde gezmeye başlarsınız.
But when you say flying to another planet is possible you are out of the realm of theory and dreaming of the impossible.
Mümkündür.
It's possible.
Ama mümkündür. Her şey olabilir.
Anything's possible.
Birden fazla beyinleri olması da mümkündür.
It is possible that they would have more than one brain.
- Mümkündür. Buraya daha önce de geldim.
- It's possible, I have been around.
Her şey mümkündür.
Anything is possible.
Çok fazla benzemiyordu ama sakala istediğiniz şekli vermek mümkündür.
Probably don't look too much alike underneath... but, well, you know, you can shape a beard anyway you please.
Mümkündür.
Oh, that's quite possible.
Benimle her şey mümkündür.
With me, everything is possible.
Jürinin saygıdeğer üyeleri, bir kadının "Disraeli'nin Hayatı" kitabını kendinden daha genç bir erkekle evlenmeyi düşünmeden de okuması mümkündür.
Members of the jury, it is possible for a woman to read The Life of Disraeli without contemplating marriage with a man younger than herself.
Mümkündür ki, bir başkası için yapmam.
It's possible that I wouldn't have done it for anyone else.
İşte, hanımefendi, bir makinede her türlü resmi bulmak mümkündür.
You see, madam, there are always several photos in a camera.
Bazı şeylere müdahale ederek bir şeyleri değiştirmek mümkündür.
There are ways of altering things, of manipulating things for yourself.
Acısız ameliyat mümkündür bunu sizlere kanıtlayana dek durmayacağım.
Operations without pain are possible... and I'll not rest until I prove it to you... to all of you.
Pek çok Fenwickli'nin birbirine benzemesini ülkenin her anlamda "babası" sayılan kurucusuna yormak mümkündür.
If many Fenwickians resemble each other, this may be ascribed to the founder, who was in every way, the father of his country.
Böyle hataları düzeltmek mümkündür.
Such errors can possibly be corrected.
Bu Alacakaranlık Kuşağı'nda mümkündür.
TO BARBARA JEAN TRENTON, MOVIE QUEEN OF ANOTHER ERA, WHO HAS CHANGED THE BLANK TOMB OF AN EMPTY PROJECTION SCREEN
Eğer dilerse, her şey mümkündür.
If she wishes, then everything's possible.
Senin için her şey mümkündür, Anne.
Everything's possible for you, mother.
Şu anki hızıyla, efendim... ana filo "Bismarck" ile teması yarından önce... sağlayamaz ve bu durum ayrıca tabii ki... "Bismarck"'ın mevcut rotasını korumasıyla mümkündür.
At its present speed, sir, the Home Fleet cannot make contact with Bismarck until tomorrow, and then only if she maintains her present course.
- Her şey mümkündür.
- Everything's possible.
Mümkündür.
Possibly.
İdeal olan her zaman mümkündür.
The ideal is always possible, sir.
Mümkündür.
As he very well might.
ama ikinci bir aklama kararı çıkarmak mümkündür.
But then of course, theoretically, it's always possible to get another ostensible acquittal.
Bir İngiliz kadınının ata binmek dururken kitap okuması olağandışı olabilir, ama mümkündür.
I must say, inspector,'tis unusual for an English woman to prefer reading when she could be riding, but it is possible.
"... parçalamak her zaman mümkündür...
" can always be broken down...
Hiç okula gitmemiş bir adamın bir şeyler bilmesi mümkündür tıpkı okula gidip de hiçbir şey bilmeyen adamların olması gibi.
Sir, it is as easy for a man not to have been at school and know something as it is for a man to have been at school and know nothing.
" Bunu önlemenin tek bir yolu var ki o da kanun nezdinde ölene dek eşiniz olmamı bana bahşetmenizle mümkündür.
"There is only one way to secure it - that you bestow on me the legal right to call you mine for ever. Thomas Jones."
Mümkündür.
That's possible.
Bilmem, belki de mümkündür. Kuzenim Curdle'ı hatırlıyor musun? Evet!
Well, why don't you just make out a check for, say, $ 5,000?
Mucizeler ancak inançla mümkündür.
Faith works miracles.
Bu mümkündür.
That's possible.
Mümkündür.
- Easily.
- Ama mümkündür.
LOU, IT WOULDN'T BE AS SIMPLE AS ALL THAT.
mümkün 194
mümkünse 99
mümkün değil 606
mümkün mü 51
mümkün olduğunca çabuk 29
mümkünatı yok 34
mümkün olabilir 18
mümkünse 99
mümkün değil 606
mümkün mü 51
mümkün olduğunca çabuk 29
mümkünatı yok 34
mümkün olabilir 18