English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ M ] / Müzik

Müzik Çeviri İngilizce

20,930 parallel translation
Evet, arkadaşlarımdan birinin bir müzik grubu var.
Yeah, buddies of mine have a band.
Müzik : Le Nozze Di Figaro - Mozart
Le Nozze Di Figaro by Mozart
Köpek müzik sever miydi yoksa tam tersi mi söylemek zor.
One hesitates to say whether he was musical or the reverse.
Notlarınla, müzik grubu çalışmanla.
What with your... your grades and your band practice.
Müzik grubum yok ki.
I'm so not in band.
Müzik, dostum.
The music, man.
Annenizin müzik dersi için verdiği parayı.
The money your mother gave you for singing lessons.
Arkadaşlarımla müzik dinlemeye gittim.
I went out with my friends to listen to music.
Diyelim ki Bronx'taki en iyi müzik adamı.
Let's just say he has the biggest sound in the Bronx.
Müzik kralları oluruz.
We'll be musical kings.
Evet... Müzik işi nasıl, ha, maestro?
- So... how's the music biz, maestro?
25 bin, müzik adamı.
Twenty-five grand, music man.
Sadece müzik.
- Just music.
- Bir müzik prodüktörü.
- A music producer.
- Müzik işi.
- A music thing, you know?
Ona bir şarkıda yardım etmemi istedi çünkü bir müzik adamı geliyormuş.
She wanted me to help her with some song'cause she's got some music guy coming.
Hiçbir şey değil eskisi gibi Değişti dünya şimdi Müzik farklı çınlıyor
d Now nothing will be the same Now, the whole world's changed d d Music is sounding different d
- Müzik avukatı bul. - Avukatların sahibi o.
- We hire a music lawyer.
Müzik işi.
Music business.
Peki ama benim de müzik işim var.
Sure, but, you know, I got music business, too.
Müzik yapmanın tek sebebi bu.
That's the only reason to make music.
Ve eğer sen böyle müzik yapamayacaksan... Şüphelerle.
You can't make music like that with doubts.
Shao, bana bu müzik olayını gösterdi.
Shao, he showed me this music thing.
Müzik işimiz için para kazanacaktık ama büyük bir parti oldu.
It was just to raise money for our music thing, and it became a big party.
Yapmaya çalıştığımız müzik türü.
This music thing we're trying to do.
Bu partilere, müzik çalıp, eğlenip, sokaklardaki belalardan uzak durmak için başladık.
And we started these parties to have a place to play music and have fun and stay out of all that static out there in the street.
Rock denilen bir müzik türü yarattık
We created a thing That we called the rock
Müzik çalıp, B-boy veya MC olmak isteyenler, Kool Herc'ün partisine gelir
If you could rock, B-boy or be an MC, Kool Herc party is the place to be
Tüm bunların tek sebebi müzik.
Music is the only reason.
Eğer müzik gerçekten senin hayatınsa, yüreğinde bu varsa.
If the shit really is your life, if the shit really does have your heart...
SESINI YÜKSELTME, SÖZÜNÜ YÜCELT Kararlar, kararlar Müzik kariyerim
♪ Decisions, decisions My music profession ♪
- Arkadaşlarımla müzik şeyimiz vardı.
- My friends and I have this music thing.
Cumartesi müzik işim var.
I got my music on Saturday.
Müzik sektörüne hoş geldiniz.
Hey, welcome to the music business.
Damarlarımızda müzik Sonra ne olacak diyorum?
With that music in our veins But then what?
Güm güm müzik çalan biri değil.
With the boom-boom-boom, is he?
Dakikam kaldığına emin değilim, müzik dinlemek için kullanıyorum.
Not sure I have any minutes left, I just use it for music.
Müzik mi dinliyorsun?
Are you listening to music?
- Hayır, barlarda modern müzik çalıyor.
- No, modern music in bars. - Well that's marvelous too.
Sadece ben, müzik ve gökyüzü.
Just me, the music, and the sky.
Bu adreste yüksek sesli müzik dinlendiğine dair bir çağrı aldık.
Can I help you? We received a call about some loud music at this address.
Müzik sesi duymuyorsunuz, değil mi? Hayır.
Well, you don't hear any loud music, do you?
Los Angeles'a taşınıyorum... çünkü en sevdiğim dizinin yeni müzik yapımcısıyım : Tam Teşekküllü Hastane
I'm moving to LA because I'm the new music composer on my favorite soap opera, General Hospital.
Müzik yapmalıyım, şarkı söylemeyi seviyorum, seyahat etmeyi seviyorum, bağ yok, sorumluluk yok.
I've got my music, I love to sing, I love to travel, no strings, no responsibilities.
Güzel de paralı müzik kutusu olan.
With the, um, the good jukebox.
Ama hala arada bir müzik duyuyormuş.
But he said he sometimes still hears someone singing.
Hayır. Müzik yüzünden sordum.
No, it's the music.
- Tanrıya şükürler olsun ki müzik hakkında yazmakta, söz yazmaktan daha iyiydi.
- Thank God he was better at writing about music than actually writing it.
Bir müzik grubu falan herhalde, adamım.
I think it's some band, man.
Onlar müzik ile uğraşı biz görüntüyle ve görüntümüz şu ana kadar kimsenin görmediği bir şey olmalı.
They do sound, we do picture. And the picture has got to be like nothing anyone has ever seen before.
Ben ve onlar müzik yoluyla bağlı dev bir organizma gibiyiz.
We're like this giant organism. Me and them, connected through the music.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]