English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ N ] / Namazı

Namazı Çeviri İngilizce

928 parallel translation
En ilginç olanı da bir gün öğle namazından sonra meydana geldi.
And the strangest thing of all happened one day, after midday prayer.
Namazı kılın, zekatı verin.
And observe the prayers.
Ayrıca bir insanın başkalarına zarar vermeme hakkı da elinden alınamaz. Ve bu gibi konularda, kalbinin sesini dinlemelisin.
It is a human's inalienable right not to bear arms or harm another, and you should just follow your heart in these matters.
Ambulans çağırmanın faydası yok, Nanny taşınamaz.
No use sending for an ambulance, nanny couldn't be moved.
Mabuse'un yazdığı her şey yadsınamaz bir temel mantığa dayanıyor. Ve yazdıkları yasadışı işler için en ufak detayına kadar planlanmış mükemmel bir kılavuz.
Whatever Mabuse writes is based upon incontrovertible logic and serves as a perfect guide for the commission of crimes worked out to the minutest detail.
- Fedakarlığın sanatçıya katkısı yadsınamaz.
- Sacrifice helps an artist.
Biraz daha umursamaz bir tavır takınamaz mıyız?
Couldn't we all be a little bit more nonchalant?
İşte onlar kılıçla alınamaz...
Now we can't get at them with swords...
Senin yönteminle sonuç alınamaz, Gavrilo!
Your work shows no results, Gavrilo!
Halk kimsenin elinden alınamaz madam... 160 milyon değil, tek bir kişi bile.
People cannot be taken away, madame... neither 160 million nor one.
Bu at, güç bela kazanılmış bir parayla alınamaz savunmanın da inandığı gibi...
This famous horse could not have been bought, as the defense would want us to believe, with hard-earned money.
Bazı şeyler satın alınamaz.
Some things just can't be bought.
Fakirin toprağına vergi konamaz, elinden alınamaz.
And no poor man's land can be taxed or taken away from him.
Tüm dünyaya, onun masumiyetine olan inancımı geri alınamaz bir biçimde göstermek istedim.
I wanted to publish irrevocably before the whole world my faith in his innocence.
Bu yetki geri alınamaz.
This power cannot be revoked.
Bence aşk satın alınamaz, ola ki alıcı aşk olsun.
I believe that love cannot be bought except with love.
Dost satın alınamaz, efendim, 3,000 altına bile.
Friends can't be bought, sir, even for 3,000 pieces of gold.
Tramvay denen şey çalınamaz.
A streetcar cannot be stolen.
Benim iznim olmadan rahip olmayan kimse buraya sığınamaz.
No one gets shelter here without my permission.
- İnterocitordaki resimler, filme alınamaz.
Images on the interocitor don't register on film.
Plakların yenileri alınamaz.
Now, the broken records can never be replaced.
Kimileri satın alınır, kimileri ise alınamaz.
Some guys can sell out and other guys just can't.
Gemilerimiz olmadan malları taşınamaz.
They can't move their products without ships.
İnsan iyiliği kuruş veya gümüşle satın alınamaz.
Human kindness can't be bought for pennies or silver.
Yeminimiz hafife alınamaz, Bay Allison.
Our vows are not taken lightly, Mr. Allison.
Herhangi bir sorun olursa mahkumlar hemen tutulacak... hemen kontrol altına alınamaz mahkum vurulacak.
Any sign of trouble, the prisoners will be instantly covered... and if the trouble doesn't subside at once, the prisoner will be shot.
Mösyö gibi bir Baron ve benim gibi bir mülteci aynı çatı altında barınamaz.
A baron like Monsieur and an old emigrant like me cannot stay under the same roof.
Yan odadaki müşteriler başka bir odaya taşınamaz mı?
Could you ask those people next door to move?
Çalışmadan idare etmeye yönelik yöntemlerinin... son derece tehlikeli oluşu, aşırıIıkları gerekli, kırıImaları... geri alınamaz kıIan bu sabırsızlığın kökeninde yatmaktaydı.
The extreme precariousness of their methods for getting by... without working was at the root of this impatience... which made excesses necessary and breaks irrevocable.
Asaleti ve elinden alınamaz hakkı için ayağa kalkıp inandığı davada savaşmasıdır.
The dignity and the inalienable right to stand up and fight for what he believes in.
Ama başarısızlığından yakınamaz ki!
But, he cannot blame you about lack of success.
... dilekler geri alınamaz.
Once made, it is fulfilled.
- Asla geri alınamaz.
... is never retrieved
Kurallara göre dışarıdan yardım alınamaz diye bir kural yok mu?
Isn't there something in the rules that says a fisherman can't get any outside help?
İlkelerimiz barışçıldır ama buna karşılık yöntemlerimizin düşmanlarımızdan daha az acımasız olması göze alınamaz.
Our policies are peaceful... but our methods can't afford to be less ruthless than those of the opposition.
Bu emir geri alınamaz bir emirdir.
This order cannot be countermanded.
Senin bu bakışlarında barınamaz hiçbir şey, ölümden başka.
These looks of thine can harbour nought but death.
Ama Bay Shocker ölüm döşeğindeki bir adama verilen söz hafife alınamaz.
But Mr Sharker, an oath to a dying man, that can't be taken lightly.
- Onların bütün yapabildiği senin tozlarını almak kadınlar burada öyle salınamaz, Madam!
Women hold no sway here, Madame!
Bu yadsınamaz gerçek.
Which is an absolute fact.
Riva'nın konuşması önceden kayda alınamaz mı?
Couldn't Riva's speech be taped ahead of time?
Bu kadar paraya zaten daha fazla silah alınamaz.
For that amount of money, there can't be no more guns.
Satın alınamaz ve yasal olarak sahip olunamaz. Öyle mi?
It can't be purchased or even owned... legally.
Alman ordusunun Fransız gençliği üzerinde büyük bir etki yaptığı yadsınamaz bir gerçek.
There's no denying that the German army made quite an impression on the youth in France.
Çok... Çok sıra dışı bir ordu olduğu yadsınamaz bir gerçekti. Mevcut durumdan dolayı sayıca çok kısıtlıydı.
They all arrived feeling, and let's not mince words, rather humiliated, because the ruling French government, Vichy, had signed the armistice and abandoned England.
Kadınlarla arkadaş kalınamaz mı yani?
So with girls it can only be love?
Sen duygusal bir adamsın, çünkü biliyorsun altın alınamaz ve kendin gördün.
You're feeling mean, because you know that gold can't be taken and you've seen it yourself.
İçeride altına dışarıdaki herhangi bir adamdan daha yakına geldim ve sana söyliyeyim, alınamaz.
I've been closer to that gold inside than any man on the outside and I tell you, it can't be taken.
Bu yadsınamaz.
There's no denying that.
Dadısıyla kalmaları için bir oda ayarlayacağız ancak şu an o oda kalınamaz bir durumda.
There's a room it will share with a nanny, but right now it's uninhabitable.
Bu ödülü vererek sadece muhteşem bir artisti onurlandırmakla kalmıyoruz, Aynı zamanda onun İngiliz tiyatrosuna olan yadsınamaz katkılarını da tanımış oluyoruz.
With this award we not only honour a consistently brilliant interpretative artist, but we also recognise his outstanding contribution to the English theatre.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]