English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ N ] / Nicely

Nicely Çeviri İngilizce

3,457 parallel translation
Hepinize kibarca sordum.
I've asked y'all asses nicely.
Sfenks, harika oynadın.
Uh, the Sphinx, nicely played.
Sanırım bunun da ne olduğunu söyleyebileceksin.
This will do quite nicely. I think you will be able to tell what I have now.
Tebrikler.
Nicely done.
Doğru düzgün durun.
Wait nicely.
Hepiniz işinizi harika yaptınız.
You all played along so nicely.
Ve kibarca rica ederseniz, Gene size gitarını getirebilir.
Have some coffee. And if you ask nicely enough, Gene may bring out his guitar.
Evet, bu iyi iş görür.
Yes, that should do nicely.
İyi iş çıkardın.
Nicely done.
- Bu çok iyiydi.
That was nicely done.
Büyük Beyaz Köpekbalığı bu işi pek güzel yapar!
A great white shark will do nicely!
- Sana güzelce rica ettim, af dilemedim.
- I asked you nicely, not for forgiveness.
Eminim ki politik zorunluluklar ve mesleki sorumluluklarla boğuşup duracaksınız.
I believe you'll find that your political duties and your occupational responsibilities will overlap nicely.
Şimdi, senden tekrar nazikçe rica ediyorum.
Now, I'm asking you again nicely. Put away the knife, fucking please!
Güzelce başarıyor.
That's nicely done.
Güzel geçti.
That worked out quite nicely.
Baban gelince, güzelce açıklayacağım.
When father comes, I will speak to him about it nicely.
Madem bu kadar kibar bir şekilde dile getirdin.
Well, only because you asked so nicely.
- Senden nazikçe onu rahat bırakmanı istiyorum.
I'm asking you nicely to leave her alone.
- Sana nazikçe onu evden hala yapabilirken sepetle diyorum!
- I'm telling you nicely Kick her out of the house while you still can!
Rica ediyor, Doktor Bailey.
He's asking you nicely, Dr. Bailey.
Nazikçe sorarsak, Wickes bu soruların cevabını verebilir.
Wickes might be able to tell us if we ask nicely.
Beni hipnotize mi edeceksin yoksa kibarca mı soru soracaksın?
Are you gonna hypnotize me, or just ask me really nicely?
İyi işti.
That's nicely done.
Biliyor musun, Louis, buradaki insanlara kedine davrandığının onda birini davransan senin için düşünceleri değişecektir.
You know what, Louis, if you treated people here just a tenth as nicely as you treat your cat, they might not feel about you the way that you know they do.
Kıyafetlerini plastik poşetlere koyduk ve tozlanmasın diye ağızlarını sıkıca bağlayıp gardıroba kaldırdık.
Your clothes are in plastic bags, nicely closed... they were gathering dust in that wardrobe.
Bak. Ne güzel de uçuyor kanatçığı!
See, how nicely it is flying!
- Güzelce istersen, olur.
Only if you ask nicely.
Güzel giyin, tamam mı?
Dress nicely, ok?
Senin güzel dar kesim beyaz önlüğün Bu sandalyeleri iyi örtmüyordu.
Your lovely arrow-cut white coat does not hang over the back of those chairs as nicely.
Çok iyiydi.
Nicely done.
İyi iş.
Nicely done.
Uzun lafın kısası, iyi iş, sizden de, düşünmek için gereken yemekten de nefret ediyoruz.
Nicely done, we hate you, and food for thought.
Güzel giyin
Dress nicely.
Nazikçe sorarsanız senatörün buraya gelip son zamanlarda geliştirdiği dans hareketlerini göstermesini sağlayabileceğinize eminim.
You know, I'm sure if you ask nicely, we can get the senator here to show off some of the dance moves he's been sporting lately.
Burada çalışamayacak kadar güzel giyinmişsiniz.
You're dressed much too nicely to work here.
Az önce güzelce rica ettim.
I've asked you nicely now.
Mike'ın adamları da sorun olmaktan çıkınca işler çok iyi gidecektir.
And once Mike's people are no longer a factor, things should tidy up nicely.
Hepsi etkileyici insanlardı ve sistemleri çok güzel oluşturulmuştu.
All of the impressive people were gathered together... and the system was set up very nicely.
İyi işti, Frost.
Nicely done, Frost.
Yavaş yavaş inceliyor.
Tapering nicely...
İşler güzelce kontrolden çıkıyor.
Things are becoming nicely out of control.
Her şey iyi gitti.
It went very nicely.
- Evet, iyi iş becerdik.
Yeah, nicely done.
İyi işti Aylin.
- Nicely done, Aylin.
Hepsi birbirine uyuyor.
All fits together nicely.
Güzel giyinmişim, değil mi?
I clean up nicely, don't I?
Çok güzel, emrediyorsun ama fazla zorlamıyorsun.
Nicely done - - commanding, but not trying too hard.
İyi bir sürüş.
Rides nicely.
Jay-zima *'lı kokteyl.
Pairs nicely with the Jay-zima.
Lütfen dedim.
I'm asking you nicely.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]