English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ N ] / Nook

Nook Çeviri İngilizce

307 parallel translation
Vücudumun her noktasına dokundun.
You've touched every nook and cranny of my body.
Pekmeze bulaşmadan uyuyabileceğim, güzel, sessiz bir köşe biliyor musun acaba?
Give me a little more line. You happen to know some nice quiet nook where I can sleep without any molasses? Nook?
Londra'nın her deliğini, köşesini biliyorsunuz.
You know every nook and corner of London.
Pekala, konuşabileceğimiz uygun bir yer bulalım.
All right, let's find some cosy nook where we can talk.
O artık bir makyaj masası, yemek köşesi, bebek beşiği veya çöp kutusunu dolduran bir gazete olmuştur.
He's the vanity table, the breakfast nook, the baby crib, and the newspaper that lines the garbage can.
"Yük beygiri" adamlarına her köşe bucağı dikkatle arattırıyor.
"Packhorse" has his men searching, combing every nook and cranny.
Güzelim vatanımızın her yanını gezmeyi ve köşe bucak, dere tepe her yeri keşfetmeyi planlıyorum. Bu benim gençlik hayalimdi.
I'm going to roam all over this great big beautiful land of ours and explore every cranny and nook and hill and dale that I ever dreamed of in my youth.
Buraya bayılıyorum.
I love it. I love every nook and cranny.
Şömineli odada, iki kişilik sessiz bir masa.
Candle-nook room, quiet corner-table for two.
Köşeyi bucağı arayın!
Check every nook!
Baca kenarını sevdim.
I like my chimney-nook.
Hapishaneyi köşe bucak arayın!
Search every nook and corner of the jail!
Maddeyi olusturan ilk patlamayla baslayan eski zamanin izlerini sürecegiz, ve gaz, toz, yildiz, galaksiler ve evrendeki küçük dünyamizi, gezegenleri, yasam, zeka ve erkek ve kadinlardan olusan türümüzü incelemeye daha yeni basliyoruz.
We're just beginning to trace the long and tortuous path which began with the primeval fireball and led to the condensation of matter : Gas, dust, stars, galaxies, and at least in our little nook of the universe planets, life, intelligence and inquisitive men and women.
Tekrar düşündüm de, burası kahvaltı köşesi için iyi bir yer olur.
Thought back up here would be a good place for a breakfast nook.
Hemen işe koyulduk, köşe bucak o parçayı aradık.
We sprang into action, searching every nook and cranny for the cloth.
Benim için kıyıda köşede olması önemli değil, ama senin odanın manzarası olmalıydı.
Any nook does for me, but it is hard that you have no view.
- Vay, ne küçük bir yer.
- Wow, what a snazzy little nook.
Görevimiz, her köşedeki zarar unsurunu kesip atmak. Çünkü şirketimizin kendini savunmak için nakit paraya ihtiyacı var.
Our job is to slash the red ink in every nook and cranny... because our company needs the cash for its defence.
# Giderdik hep gölgeli yerlere #
We'd go down to a shady nook
Tuğlaları yiyen her solucanı bütün köşe bucaktaki çürükleri.
Every little worm-eaten brick... every little rotting nook and cranny.
Türlerin sayısı ve çeşitliliği hızla artıyor ve ormandaki her köşe bucağı dolduruyor.
The number and variety of species is increasing rapidly and filling every nook and cranny in the forest.
Onları şehrin her kuytu köşesinde arayın. Jamdade.
Search every nook and corner of the city for them.
Kitapçıya gideceğim.
I'm off to the Book Nook.
- Bütün köşe bucaklarını hem de.
- Every nook and cranny.
Yıllardır bu arabayı vücudum her çıkıntı ve köşesine uyum sağlayarak şekillendirdim.
Over the years, I molded that car to fit every nook and cranny of my body.
Her köşeyi ve her çatlağı doldurur.
Fills up every nook and cranny
İki yatak odası, yemek odası, mutfak ve dinlenme köşesi.
Two bedrooms, dining room, kitchen, nook.
Sekreterim Nivesen'in yardımıyla hastahane incelemeye alınacak.
Assisted by Nivesen, I intend to investigate every nook and cranny of the hospital.
Sağınızda güya Viktoryen kahvaltı köşesi bulunuyor.
To your right, the quasi-Victorian breakfast nook.
Mutfak tezgahı granit, ferah bir kahvaltı köşesi.
Granite counters and a very cozy but spacious breakfast nook.
Ekmek parası kazanmak için, senelerdir burada dans edip şarkı söyler.
To earn a living, he has been dancing and singing here for ages. He knows every nook and corner of this place.
Bizi kimsenin bulamayacağı bir köşe biliyorum.
I know a little nook where no one will find us.
Bu kahvaltı yeri.
That's the breakfast nook.
Ama Savannah'ın tüm köşe bucağından duyuldu.
but it sure reached every nook and cranny in Savannah.
Kahvaltı köşesi sarı, aydınlık ve güneşli olmalı.
The breakfast nook should be yellow, bright and sunny.
Siyah kahvaltı köşesi mi?
A black breakfast nook?
Yani çok rahat ve küçük bir oda.
What you... It's a cozy little nook.
Kahvaltı köşesi.
THE BREAKFAST NOOK. OH, THE, UH...
Kahvaltı köşesi, demek.
THE BREAKFAST NOOK.
- Evet, kahvaltı köşesi.
THAT'S THE BREAKFAST NOOK.
Şimdilik, bazı yerler güvenli... Olamaz! Hayır, değilmiş!
So far, the nook is relatively - [Yelling] Oh, no!
Seni bulmaya çalıştım durdum.. her kuytuda köşede. belki bir nehir kenarında bulurum diye.
I have looked and looked for you in every nook and corner hoping to spy you walking on a river bank
- Oynaşmak için Jenny'yi de götürdüm.
- I took Jen in for a little nook.
Yani tam buramda. Ben de, göğsüne yatarım.
You know, like, right here... and I just, I get in his little nook.
Ve başka bir yerdeki daha soğuk bir yatakta ben göğüsten daha da uzaklaşmıştım.
And in a far less friendly bed uptown... I was even farther from the nook.
- Onun göğsüne dönene kadar.
Until I'm back in the nook.
- O göğse hiç dönmeyebilirsin de.
You may never get back in the nook.
Ve nasıl olduysa zamanla, göğsündeki yerime tekrar kavuştum.
And somehow, over time... I had made my way back into the nook.
Bugün sen o çocukla konuşurken ne kastettiğini anladım.
Young man, if I kick you out, good luck trying to find a place to stay in this town, even a nook!
- Ne, köşe mi?
WHAT, THE NOOK? YEAH, THAT'S THE...
Her yerimi değil.
They're poking every nook and cranny - well, every cranny anyway.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]