O kadar da kötü olamaz Çeviri İngilizce
145 parallel translation
O kadar da kötü olamaz.
It can't be as bad as all that.
Öyle bir kızın babası, o kadar da kötü olamaz.
The father of a girl like that can't be all bad.
- O kadar da kötü olamaz.
- It can't be that bad.
- Eh, o kadar da kötü olamaz.
- Well, she can't be all bad.
Tac Mahal'i, William Shakespeare'i ve diş macununu üreten bir dünya o kadar da kötü olamaz.
William Shakespeare and striped toothpaste can't be all bad.
- Oh, Mitch. O kadar da kötü olamaz.
- It can't be that bad.
O kadar da kötü olamaz.
It couldn't have been all that bad.
Toprak o kadar da kötü olamaz.
Oh, well, the soil can't be that bad.
Dom Pérignon'52 içen biri o kadar da kötü olamaz.
Any man who drinks Dom Pérignon'52 can't be all bad.
O kadar da kötü olamaz canım.
Oh, it can't be as bad as that.
- O kadar da kötü olamaz herhalde. İstiyorsun!
- lt wouldn't be so bad, would it?
Oh, hadi, o kadar da kötü olamaz.
Oh, come on, he can't be all that bad.
- O kadar da kötü olamaz.
It can't be that bad.
O kadar da kötü olamaz.
It won't be so bad.
O kadar da kötü olamaz.
It can't be that bad.
O kadar da kötü olamaz.
It's not like it's Psycho.
O kadar da kötü olamaz!
Father, is it that serious?
Yaşlı Dalt o kadar da kötü olamaz.
Old Dalt can't be that bad.
O kadar da kötü olamaz, artık her neyse.
Hey, come on. It can't be that bad, whatever it is. Come on.
O kadar da kötü olamaz.
Can't be that bad.
Her zamanki davranışlarım o kadar da kötü olamaz. Ayrıca Jack çocuklara benimle ilgili hisleri olduğunu söylemiş, bundan eminim.
My usual self can't be all that bad since I'm pretty sure Jack told the kids he has feelings for me.
O kadar da kötü olamaz.
He can't be that bad.
Hadi ama o kadar da kötü olamaz.
Oh, come on, it couldn't have been that bad.
O kadar da kötü olamaz.
Can't be all that bad.
Hem bulduğunuz daire o kadar da kötü olamaz.
Besides, I'm sure the place you found him isn't as bad as all that.
O kadar da kötü olamaz.
Maybe it won't be so bad.
Hadi ama, o kadar da kötü olamaz.
come on, it can't be that bad.
- O kadar da kötü olamaz.
- lt can't be that bad.
Yapma. O kadar da kötü olamaz.
Come on. lt can't be that bad.
Geri dönmek o kadar da kötü olamaz.
It can't be that bad being back.
- O kadar da kötü olamaz, değil mi?
- It's not so bad, is it? - It's freezing.
Hadi. O kadar da kötü olamaz değil mi?
He's not that bad, is he?
- Haydi, o kadar da kötü olamaz.
- Come on, it can't be that bad.
Hadi, o kadar da kötü olamaz.
Come on, it can't be that bad.
Chip, o kadar da kötü olamaz
Chip, it can't be that bad. - It is.
Yapma ama, o kadar da kötü olamaz. Bende seninle birlikte uyguluycam.
Oh come on, it can't be that bad.
Seninle olduğum sürece, hayat o kadar da kötü olamaz.
As long as i'm with you... life won't be too bad.
O kadar da kötü olamaz.
Come on. It can't be that bad.
- O kadar da kötü olamaz.
- Come on, she can't be that bad.
O kadar da kötü olamaz.
It couldn't possibly be as bad as all that.
Alzheimer o kadar da kötü olamaz.
AIzheimer's can't be all bad.
O kadar da kötü olamaz, değil mi?
Can't be that bad, can it, bud?
- O kadar da kötü olamaz.
- She can't be that bad.
Hadi ama, Charlie, o kadar da kötü olamaz.
Oh, come on, charlie it couldn't have been that bad
O kadar da kötü biri olamaz.
She can't be all bad.
O kadar da kötü olamaz.
- Steady, old chap.
Elinde silahla seni soymaya çalışan bir adam o kadar da kötü biri olamaz.
A man who tries to con you with a gun on him can't be bad.
O kadar da kötü olamaz. Haydi ama, seni gericiden kaldırıp bu konu üzerinde duracağız.
Now, it's not that bad.
Olamaz. O kadar da kötü değil.
It's not that bad.
O kadar da kötü geçmiş olamaz.
It couldn't have been that bad.
Yani o kadar da kötü biri olamaz.
So he can't be all bad.