Obstacles Çeviri İngilizce
679 parallel translation
Engeller devredışı!
Obstacles cleared.
Takatsiz genç Hutter'in evine yaptığı yolculuğun engellerini aşmayı nasıl başardığını söylemek zor.
It is difficult to say how the weakened young Hutter was able to overcome all the obstacles of the trip home.
Böyle suçları çözmek inanılmaz zordur. Çünkü katille kurban arasında suç dışında bir bağlantı yoktur.
The obstacles in solving crimes like these are often insurmountable, since perpetrator and victim are usually only connected by the crime itself.
Evliliğinizin önünde duran tüm engelleri kaldırdınız mı?
Have you disposed of all the obstacles... that stood in the way of your marriage?
Aksi taktirde vasiyetinde bu kadar çok engel olmazdı.
Otherwise, the will could never impose so many obstacles.
Bütün hayatım boyunca, dağ tepe aştım... nehirlerden geçtim, bin türlü engelle karşılaştım... ama günün birinde o uçan güzel şeyin... toprağa ineceğini, onu kucaklayabileceğimi hayal etmemiştim.
That all my life, I've been rushing up and down hills leaping rivers, crashing over obstacles never dreaming that one day, that beautiful thing in flight could land on this earth and into my arms.
Ah, aramızdaki engeller.
Ah, the obstacles between us.
Bu durumda geleneklerin karşına çıkardığı engelleri yok saymakta haklı mısın?
Are you justified in overleaping the obstacles of mere custom?
Samimiyet engelleri her zaman aşabilir.
Sincerity can always overcome obstacles
Ve cesedinden kurtulma şeklim, engel teşkil etmiyor.
And the manner in which I dispose of your body, presents no obstacles.
Londra'ya döndükten sonra, geride kalan küçük engellerin yok edilmesine metodik bir şekilde devam etmeye karar verdim.
On my return to London, I decided to proceed methodically with the elimination of the remaining minor obstacles.
Bütün engelleri yık!
Overturn all obstacles!
Neden bu kadar çok engel çıkardığını aklımdan geçirmedim değil.
Of course I've wondered why you've been so difficult and thrown up so many obstacles.
Evet, aramızda engeller vardı ama o engellere veda ettik.
Yes, there were obstacles between us... but we've kissed them good-bye.
Pek çok engel aşıldı.
Many obstacles to overcome.
Fakat ciddi engeller çıkacaktır.
But there will be serious obstacles.
Yani, pasajı yazabilirsen, artık yoluna can sıkıcı engeller çıkarmayacağıma söz veriyorum.
So, if you can book passage... I promise not to place any more embarrassing obstacles in your path.
Daha zor engelleri aşmanda yardımcı olur.
You may find it'll help you over some of the more difficult obstacles.
Hiçbir şeyden korkmam, engeller, çatışmalar bana vız gelir.
I would fear nothing, no obstacles, no conflicts.
Riskin farkında mısın?
You know the obstacles?
- Tüm sorunlardan uzakta hayatımızı yaşayalım.
Away with all obstacles. Let life move on.
En iyi aşkların engelli olanları olduğunu söylerler.
They say the best romances are those with obstacles.
Engeller karşısında yok edilemezliği, savaşın anlamsızlığı, bir düş görme gereksinimi, çıkar tutkusuyla savaşmak için tinsel eylemin değeri.
His indestructibility in the face of obstacles, the senselessness of war, the need for a dream, the value of spiritual action to combat the lust for profit.
Her yerde engeller vardı.
Obstacles were everywhere.
Karşılığında benim sağlığımı ve hayatımı veriyorum Bir insana sıkıntı verebilecek her türlü sıkıntı, felaket hastalık ve acıyı alçak gönüllülükle kabul edeceğim.
I offer you in turn my health and my life and I humbly accept all obstacles and calamities all diseases and pain that may afflict a man.
Şimdi de bizim kendi askerlerimiz mi bize engel oluyor?
Who put out those obstacles?
Başka insanlar, herhangi bir engel olmaksızın diplomatik sınıfa girmekte daha şanslılardı.
Other people were luckier, entering the diplomatic corps without any obstacles.
Bu sizin sahtekar olmadığınızı ve benim de, bana musallat olan engelleri aşacağımı kanıtlar.
It proves you are no fraud and that I will indeed overcome the obstacles that hound me.
Tüm sahil boyunca mayın ve engel döşemeliyiz.
We need mines and obstacles along the whole coast.
Yine de, Panine, sanırım tüm engelleri aşacağım.
Yet, Panine, I'm sure we'll overcome all the obstacles.
Evlilik iki insanın omuz omuza vererek, hayatın zorluklarına karşı birlikte direndikleri çetin bir mücadeledir.
Marriage is a partnership, where two people, side by side face life's obstacles together.
Siz güzel güzel yüzün, bir at satın alıp engel atlayın ama en önemlisi kocanıza sizinle daha fazla sevişmesini söyleyin.
Take a swim, buy a horse, jump obstacles. But above all, tell your husband to make love more often.
Kısaca ben eskiden ne idiysem yine oyum. Bu büyük esere başlarken cesareti
He complained about the hard times he went through in his childhood and youth, including even starvation, but, nevertheless, he had stubbornly pursued his glorious goal, had overcome "unimaginable" obstacles and had finally reached it.
Baban kardeşimle evlenmene izin vermiyorsa,... onun aşığı olman için hiçbir engel yok.
If your father won't allow you to marry my sister, there are no obstacles at all to your being her lover.
O zaman aşkımız karşısında hiçbir engel yok.
Then there are no obstacles to our love.
Derler ki kör bir adam önündeki engelleri, yüzüne etkiyen hava basıncından algılayabilirmiş.
They say a blind man can sense obstacles from the air pressure against his face.
Kesinlikle engeller var.
There are more obstacles.
Birbirimize kavuşmadan evvel daha ne kadar engel aşmam gerekiyor bilmiyordum.
I didn't know how many obstacles, I will have to overcome, before we can embrace ourselves.
Bir sürü engele rağmen başarılı oldum.
Just as you wished. There were many obstacles
Türümüz ancak başa çıkmamız gereken engeller olduğunda hayatta kalabilir.
Our species can only survive if we have obstacles to overcome.
Sen tüm engelleri ortadan kaldırıyorsun.
You... take away all obstacles.
Cennet yolu taşlı olur Herr Dancer.
Well, there have to be some obstacles to heaven, Herr Dancer.
Raylardan küçük engelleri temizlemek için demiştin.
To remove small obstacles from the track, you said.
Engelleri birer birer ortadan kaldırıyorduk.
We gradually eliminated obstacles.
her çeşit iblis ve tuzaklarla doludur
There'd be all kinds of venoms and dangerous obstacles
Eminim, hiç birşey gözümü korkutamaz
No, I'm not scared of any obstacles
Engel tanımaz, sonuç düşünmez ve korkusu yoktur.
He knows no obstacles, counts no cost, fears no dangers.
Temel olarak, kanuni olmasa da üstün kişinin böyle bir hakkı olabileceğini ve eğer düşüncesi faydalı bir amaca hizmet edecekse vicdanını ve diğer engelleri aşabileceğini ileri sürdüm.
Though I admit that's just about what I wrote. I simply suggested the superior man may have the right, though not legal, to allow his conscience to overstep other obstacles, if so demands the realization of his idea which may be beneficial.
Takdir etmelisiniz ki, bir kişi kendini diğer sınıfa ait görürse ortaya kargaşa çıkabilir ve sonra da sizin belirttiğiniz şekilde engelleri aşmaya başlayabilir. Evet, bu çok sık tekerrür eder.
You must agree there would be confusion if a man of one category were to consider himself in the other and start to overstep obstacles as you so aptly phrased it.
Eğer öyleyse, hayattaki bazı başarısızlıklardan dolayı engelleri aşmaya gerçekten kendinizi ikna eder miydiniz?
It's quite possible. Ifthat's so, could you really bring yourself, well, because of some failure in life, to overstep the obstacles?
Engelleri aşmak gerekiyor.
Obstacles have to be overcome