English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ O ] / Ofisimde

Ofisimde Çeviri İngilizce

2,067 parallel translation
- Kitap benim ofisimde.
Well, the manuscript's in my office.
Bir dakika ofisimde görüşebilir miyiz?
Can I see you in my office for a minute?
Ofisimde görüşelim.
Meet me in my office.
Ben ofisimde olacağım.
I'll be in my office.
- Sizi ofisimde bekliyorum.
- I'm waiting for you in my office.
- Ofisimde kirli teröristler var dedin Amerikan vatandaşları olduklarını söylemedin. Kirlenmiş eleman seninkiydi.
- You told my office they were contaminated terrorists, not that they were American citizens that you had contaminated.
Senin ölü adamın profili ofisimde oturuyor.
The profile on your dead guy is sitting in my office.
- Benim ofisimde çalışabiliriz.
- We can work at my place.
Benim ofisimde değil ama.
Not in my office, it ain't.
Ofisimde bizi bekliyor.
He's gonna meet us in my office right now.
Ofisimde uyuyor.
She's asleep in my office.
Ofisimde. Ya da şöyle diyebiliriz ;
In my office.
Biliyorsun, Prissy ofisimde çok iyi bir avukat yardımcısını kullanabilirim.
You know, Prissy I could use a top-shelf paralegal in my office.
Önceki gün ofisimde Malachi seni kollamam gerektiğini söyledi
The other day in my office, Malachi said that I'm supposed to be watching out for you.
Benim ofisimde bile Christian Troy tarzı olmalı ya güya...
Well, it's always gotta be the Christian Troy show, even my office.
Eğer 30 dk içinde ofisimde olmazsan bu işi isteyen onlarca insan kuyrukta bekliyor.
If you're not in my office in 30 minutes... There's a line a mile long of people who want this job.
Ekibinin içinde muhtemel bir sızıntı var işte bu yüzden benim ofisimde görüşmeliyiz.
There's a possible leak inside of your camp, which is why we need to discuss this in my office.
Evim yok, ofisimde yaşıyorum.
I have no apartment, I live in my office....
- Linus ofisimde ne halt ediyorsun?
- Linus, what the hell are you doing in my office?
"Ofisimde değilim" dediğimiz günlere ne oldu?
What happened to the days where you could say, "I'm out of the office," you know?
Yan odada ofisimde olacağım.
I'll be in my office next door.
Ofisimde.
In my office.
Yangının ilk kattaki ofisimde başladığını söylemişlerdi. Biz uyurken duvarlara ulaşmış ve merdivenlerden yükselmiş.
They said it started in my first-floor office, got into the walls and crept upstairs while we were sleeping.
Ofisimde olacağım ki o da tam şurada.
I will be in my office which is right over here.
- Ben ofisimde olacağım - - Olduğun yerde kalacaksın Seth! - İyi fikir.
You're staying right here.
Yarın sabah ilk iş seni ofisimde görmek istiyorum.
U h, I need to see you in my office first thing tomorrow morning.
- Ofisimde ne işin var?
- What are you doing in my office?
Gail'i ara. Onu hemen ofisimde görmek istediğimi söyle.
Tell her I want to see her in my office ASAP.
Zaten ofisimde olduğunuz için reddetmem zordu.
Hard to avoid, since you're already in my office.
Ofisimde volta atmanın nedeni mobilya alman yani?
You're pacing my office'cause you're buying furniture?
Daha fazla yardıma ihtiyacın olursa, ben ofisimde olacağım.
I'll be in my office If you need any further assistance.
Onlar benim ofisimde, çoktan merkez ofis tarafından ve Moğol yetkililer tarafından imzalanmış halde duruyor.
They're already in my office, already signed off by Corporate, and already signed off by Mongolian authorities.
- Ofisimde var.
- My office.
İkinizi de ofisimde istiyorum.
- What now? Can I see you both in my office, please?
Benim ofisimde ne işin var.
What are you doing in my office?
Ben ofisimde olacağım.
I'll just, um... be in my office.
Sen ve bıyığın burada ofisimde ne arıyorsunuz?
What are you and your porn'stache doing here in our office?
Şimdi, kalıntılar şurada. Eğer benimle gelmek istiyorsanız, Ajan Booth Bay.Breekman, benim ofisimde.
Now, the remains are in here, and, uh, Mr. Breekman's at my office if you want to come with me, Agent Booth.
İşi bitince onunla ofisimde konuşmam gerekecek.
When he's done, we're gonna need to talk to him down at my office.
Hüsrana uğradığın için ofisimde neredeyse ölüyordun.
You were basically dying of heartbreak in my office.
Ofisimde harika bir kutum vardı, küçük kırmızı bir kutu.
You know, I have this fabulous tin in my office, this little red tin.
Ofisimde olacağım.
I'll be in my office.
Izgara pastırmayla ofisimde oturuyordum
Sittin'in my office With a plate of grilled bacon
Ofisimde uyurum.
I... Would sleep in my office,
Dinle, Veronica, ofisimde olanlarla ilgili...
Listen, Veronica, about what happened in my office...
Bana konuşmaya geldiğinde ofisimde yaklaşık iki saat boyunca konuştuk.
When he came in and talked to me- - We talked for about two hours in my office.
Işığın açık olduğunu gördüm. Kendi ofisimde çalışıyordum da çünkü geceleri çalışırım ben.
I saw the light on,'cause, you know, I was over in my office workin','cause I work at night, you know.
Dinleyin, ofisimde oturmuş duruyorken birden, Raymond Langston adlı CSI elemanının emekli operasyon direktör yardımcısı Vance Colton'un parmak izini taradığını farkettim.
Listen, I'm sitting here in my office, And I just happened to notice that csi raymond langston Is running the fingerprints
Ofisimde asılı duran tüylü şeyi gördün mü?
Did you see the Teddy hanging in my office?
Yani kendi ofisimde.
My office.
- Ofisimde ne işi var?
Why is he in my office?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]