Olan olmuş Çeviri İngilizce
611 parallel translation
Olan olmuş biten bitmiş, en iyisi konuyu kapatalım.
It is for the best that we just quietly let this go.
Bir mil kadar kovalamış ve adam birden bire direksiyonu kırmış ve olan olmuş.
Chased him for a mile or so, and, all of the sudden... the guy swerved, and that was that.
Olan olmuş.
There, there.
Olan olmuş. Ardından ağlamanın yararı yok.
The milk's spilt, it's no good crying over it.
Her neyse, olan olmuş... biz başka bir şeyden bahsediyorduk, hatırladın mı?
Anyway, that's all over now... and we were talking about something else, remember?
Olan olmuş.
What's done is done.
Ama olan olmuş.
What's done is done.
Olan olmuş.
What is done, is done.
Olan olmuş.
It's happened.
Olan olmuş.
what's over is done.
Olan olmuş artık.
What's done is done.
Evet, olan olmuş.
Yes, it's done.
Olan olmuş zaten!
What's done is done!
Olan olmuş işte, beni öldürmen yersiz... evlenmemiz de saçma sopa gibi avratsın!
What's done is done, it's meaningless even you kill me You might as well just marry me I'd rather marry a pile of logs
Olan olmuş artık.
We can still be friends though.
Olan olmuş bir kere.
What has happened, has happened.
Olan olmuş bir kere.
What's done is done.
Olan olmuş, biten bitmiş bir kere.
What's done is done. What shall I say?
- HOBBS PAZARTESİ OYNAYACAK MI? - Olan olmuş.
- What's done is done.
Olan olmuş artık, uzatmaya gerek yok. At ölmüş, tekmelemeyi bırak.
The horse is dead, stop beating it.
Suçlu ben olmuş olsaydım, altında oyuk olan büyük bir taş bulur ve ganimeti yıllarca orada saklardım.
If I were the guilty man I'd find a big stone with a hollow under it and hide the loot for years.
Bu bana büyükbaba olmuş kapı komşum olan eski bir dostumu hatırlattı.
Even an old friend reminds me that I am next door to being a grandfather.
En az Vermont, Ohio, Virginia Kaliforniya ve Illinois kadar güzel olan bu yerler kesimhanedeki bir dana gibi paramparça olmuş ve durmadan kan akar bir durumda.
A part of the world as nice as Vermont, Ohio... Virginia, and California, and Illinois... lies ripped up and bleeding like a steer in a slaughterhouse.
$ 600.000'ne mal olmuş olan bu saat dünyanın neresinde olursa olsun, oradaki saati gösterir :
Built at a cost of $ 600,000, it is set so you can tell the time anywhere on the Earth :
Burada önemli olan, olaya dahil olmuş o seçilmiş bölümün saygınlığı değil insan hayatı.
It is not the prestige of a particular department that is involved... but men's lives.
Eğer bu başvuruyu yırtmama izin verirsen, olan olmuş geçen geçmiş diyeceğim.
If I let it break the contract forget what happened.
Merhum Bay Thomas Cardew, çok hayırsever kişilikli yaşlı bir beyefendi, beni bulmuş ve bana Worthing ismini veren de o olmuş, çünkü o zamanlar popüler bir yer olan Worthing'e birinci mevki bir bileti varmış.
The late Mr. Thomas Cardew, an old gentleman... of a very charitable and kindly disposition... found me and gave me the name of Worthing... because he happened to have a first-class ticket... for Worthing in his pocket at the time.
Önceden zor kararlar verme durumu olan hastalarınız olmuş muydu?
Did you ever have patients who dealt with complicated command decisions?
Olan olmus.
The damage is done.
Yüce Tanrım, sevdiğim bu kadını koru, sonunda karım olmuş olan bu kadını koru...
Lord God... protect this woman I love... and who is now, finally, my wife.
Bu arada sizi hayatta tutan da o olmuş, marangozluk yeteneği. O bir beceridir ve devlet de bazı becerileri olan insanlara bir yere kadar hayat hakkı tanır.
Carpentry, you see, is a skill, and the state provides considerable leeway for people who possess certain skills.
Sahip olduklarımız ve kadınlarımıza olan arzuyla tahrik olmuş kana susamış bir barbar!
Bloodthirsty vandal driven by a craving for our possessions and our women.
Cheyenne'nin güneyinde, askeri gücün bir tabyası olarak tüm batı boyunca meşhur olmuş sağlam, disiplinli, hudut askerlerinin yuvası olan sadece Russell kalesi bulunuyordu.
Just south of Cheyenne stood Fort Russell, famous throughout the West as a bastion of military strength and the home of the rugged, disciplined, frontier soldier.
Bu bitkilere olan şey, oradaki yaratıklara da olmuş.
It's what happened to these plants, to those creatures.
Ne hissettiğim bir yana, bu ödül bence başka birine verilmeliydi... bu köyde çalışıp uzun bir hayat süren ve bu süre zarfında... hepimize örnek olmuş olan -
I feel, nevertheless, that it should have gone to someone... whose work and long life in this village has been an example to us all -
Var olmuş olan her şeyin, her yerde yok oluşu.
Of everything that exists, everywhere.
Göktaşıyla olan çarpışmanın dışında bence daha fazlası olmuş.
I believe that more happened to it than just damage in the meteor collision.
Kilise, ordunun bazı kesimleri ve oligarşiye teslim olmuş olan burjuvazinin tümü devrimin düşmanı oldu.
The church, some sections of the army and the whole of the bourgeoisie surrendered to the oligarchy and became an enemy of the revolution.
Ne olmuş yani? Sen canına susamışsın, olan o.
Killing yerself, that's what you want!
Scotty'nin ona olan inancı da etken olmuş mudur?
Would either of you credit Scotty's steadfast belief in her as a factor?
Yüce Tanrım, sevdiğim bu kadını koru, sonunda karım olmuş olan bu kadını koru...
Lord God, protect this woman I love, and who is now finally my wife.
Tüm tarih boyunca en "çok gizli" olmuş olan bir kurumun basitçe tenzil-i rütbesi.
Downgrade the biggest top-secret in all history to a plain non-sequitur.
Belki de kazaya sebep olan, gerçi istemeden olmuş ama onun kazanç bedelini vermek kaydıyla ödeme yapmayı kabul edecektir.
That's not a sin? Perhaps those who caused the accident, though unintentionally, will agree to pay you, if only to compensate for his earnings.
Şimdi, manastırda olan şu ; taş gibi bir rahibe yakışıklı bir gence aşık olmuş.
Now, what happened in the convent a very good-looking nun fell in love with a handsome youth.
Birinden olmuş olan, ateşin altında yuvarlaklaştırır, Kalp boyunca düz yer, Ve o, 84.3'i ölçtü...
Pulford, he's the faro dealer, got off one round under fire, straight through the heart, and it measured 84'3 ".
Yukarıya doğru olan yolculuk kolay geçiyor olmalı ama tekrar aşağıya inmek, ucu yukarı dönük dikenlerin üstündeyken daha zahmetli olmuş olabilir.
The journey up must have been fairly easy, but getting down again, sometimes over upward-pointing spikes, may have been more laborious.
Kazanma ihtimaliyle öyle sarhoş olmuş ki... bu iş için zorunlu olan bir şeyi unutmuş.
He is so carried away with the prospect of winning, the idea, that he forgot something that's absolutely essential to today's proceedings.
Olmuş olanı değiştirmenin doğuracağı sonuçlar hakkında bir şey bilmiyoruz.
We know nothing of the consequences of changing that which has already been.
Bunun gibi bazı gezegenler artık yok olmuş bir yıldızın kalıntıları olan dev gaz bulutsularına komşu olacak.
Some worlds, like this one will look out onto a vast gaseous nebula the remains of a star that once was and is no longer.
Ve galaksinin doğu köşelerindeki rahat medeniyetlerin bir çoğunda Rehber, bilginin ve bilgeliğin standardı olmuş olan Büyük Galaksi Ansiklopedisinin yerini almış durumda.
'And in many of the more relaxed civilisations'on the Outer Eastern Rim of the Galaxy,'the Hitchhiker's Guide has already supplanted'the great Encyclopaedia Galactica'as the standard repository of all knowledge and wisdom,'for though it has many omissions and contains much that is apocryphal,
Halk kazanan taraf olmuş ve kaybeden kimse yokmuş. Gel de bunu işinden olan fakir ve şanssız insanlara anlat.
The community's the gain, and no one the loser say the poor, unfortunate specialist whose occupation was got.
ölmüş 552
olmuş 102
ölmüş mü 150
olmuş mu 16
ölmüştü 64
ölmüştür 17
ölmüşler 29
olmuş bil 39
olmuş yani 32
ölmüş olamaz 20
olmuş 102
ölmüş mü 150
olmuş mu 16
ölmüştü 64
ölmüştür 17
ölmüşler 29
olmuş bil 39
olmuş yani 32
ölmüş olamaz 20