Olmamalı Çeviri İngilizce
8,446 parallel translation
Umudumuzu kesmemeliyiz ama kendi yarattığımız kuruntularla da kör olmamalıyız.
One mustn't abandon hope, but we mustn't be blinded by self-delusion, either.
Kimsenin kendi hatasından bir avantajı olmamalı.
No one should have advantage from his own wrong.
İşte bu yüzden hiç âşık olmamalısın.
Whoa, whoa, whoa. This is why you should never fall in love.
Senin kararın. Ama bence burada olmamalısın.
Obviously, the decision is yours, but I am of the opinion you should not.
Böyle olmamalıydı.
It shouldn't have happened to him.
- Kolay olmamalı.
Can't have been easy.
Burada oturuyor bile olmamalıydım.
I really shouldn't even be sitting here.
Burada olmamalıyım.
I shouldn't be here.
Yapmak zorunda olmamalıyım.
I shouldn't have to.
Kimse olmamalı.
No one should have to.
Ne düşündüğümü söylememe gerek olmamalı.
I shouldn't have to tell you what I'm thinking.
Çok fazla makyaj yapmışsın,... ve o burda olmamalı.
You're wearing way too much makeup, and he shouldn't be here.
Tartışıyor olmamalıydık.
We shouldn't have been scrapping.
Yalnız olmamalıydım.
I shouldn't have been alone.
Yani okyanustaki en zeki ve arkadaş canlısı yaratık olmamalıyım?
So I shouldn't be the smartest and friendliest creature in the ocean?
Belki sen bu soruşturmaya dâhil olmamalısın.
Maybe you... shouldn't be involved in this case.
Ortalıkta olmamalıyız.
So, uh-um, we have to... we have to lay low.
Calvin, yardım etmeye çalıştığın için teşekkürler, ama burada olmamalısın...
Calvin, I appreciate you trying to help, But you cannot be down here right now- - what are you doing?
Bugünkü Amerikada olmamalılar.
Not the one that exists now.
Bu çok romantik olur, ama her neyse asla otel odasında olmamalıydı.
It's too romantic, but whatever it... this is never should have gone past the hotel lobby.
Hep söylerim, "cevapla" ile "hepsini cevapla" tuşları yan yana olmamalı.
I keep saying, reply and reply all should not be next to each other.
İletişim cihazlarımıza bağlanıyorlar, ama bu kiralıklar bizi bulurlarsa, ellerinde... -... helikopterlere karşı kullanacakları roketler olmamalı.
They're linking up our comms, but if those goons find us, they can't have live rockets with helicopters approaching.
Bu kadar saplantılı olmamalı.
It's not good to be too carefree.
"Müslüman ahlâkına uygun örtülü olmalı." "Erkekler ve kadınlar arasında temas olmamalı." " Anlam giydirmekten kaçının.
Respect for the Islamic headscarf, no contact between men and women, avoid sordid realism, avoid violence, avoid the use of a tie for good guys.
Dizi, seçim ya da yineleme dışında dallanmaya ihtiyacın olmamalı.
I mean, you never need to branch except to sequence, select, or iterate.
Onda olmamalı!
It shouldn't have one!
Olmamalıydı.
He shouldn't be.
Asla anne olmamalıydın
You should never have been a mother.
- Eğer yapmış olmamalıdır.
- You shouldn't have done that.
Yok etme programını başlatmış olmamalı mıydı şimdiye kadar?
Shouldn't he have started to decompose by now?
Böyle ıssız bir ormanda bu kadar ayak izi olmamalı.
For a secluded forest, this place sure has a lot of foot traffic.
- Jake, şu anda burada olmamalısın.
Jake, you should not be here IRL.
Süvariler geldiğinde burada olmamalıyız.
We can't be here when the cavalry comes back.
Bir gün bana bir varis doğurduğunda, doğuracağına adım gibi eminim, çocuğumuzun geleceği hakkında şüphe olmamalı.
When you give us An heir someday, As I have every faith that you will,
Bağımlılık programından biri olmamalı.
Well, it probably shouldn't be someone from the program.
Şu anda kafanda oldukça fazla şey var ve aç kalma derdi bunlardan biri olmamalı.
You have a number of things on your mind at the moment, and sustenance needn't be one of them.
Fakat yine de bunun bir önemi olmamalı.
But still, it shouldn't matter.
Onlara söylemiş olduklarım dışında bir sebepten dolayı ölüme gitmiş olmamalılar.
They cannot have gone to their deaths for no other reason than I asked them to.
İnsanlığın kapalıysa benim ne yaptığım da umurunda olmamalı.
Well, if your humanity's off, then you shouldn't really care how I deal. See, that's where you're wrong because like you, I'm prone to doing bad things when my humanity is off, but unlike you, I don't have an elaborate system to keep me in check. No, no, no.
Neden olmamalıdır Bana iyi bir neden ver.
Give me one good reason why I shouldn't.
Isyancılar biz tam güçle henüz biliyorum olmamalıdır.
The rebels must not know we're not yet at full force.
Bu güzellikteki bir bayan, yalnız olmamalı.
To see a lady of your beauty and obvious charm seated here alone.
Burada olmamalıydım.
I shouldn't even be here.
Bu olayla bağlantın olmamalı.
You can't be tied to this.
Orada olmamalı.
I mean, it was there, earlier.
- Üzgünüm ama burada olmamalısın.
- I'm sorry, but you can't be out here.
- Olmamalı.
Nor should it be.
Artık erteleme ve bahaneler olmamalı.
No more stalling. No more excuses.
Böyle olmamalıydı.
Invalid entry code activated.
Bu bir sorun olmamalı.
Shouldn't be a problem.
O zaman üstünüzde ağırlık olmamalı.
Oh, it happens every day.