Operating Çeviri İngilizce
3,327 parallel translation
Benim yüksek fonksiyonlarım artık en üst düzeyde çalışıyor. Tıpkı büyük girdap savaşında olduğu gibi.
My higher functions are now operating at optimal levels.
Onun işletim sistemine girmişsin, fabrika ayarlarına.
You've got into his operating system. His factory settings.
50 ülkede, onlarca piyasada, çalışan yüzlerce yan kuruluşumuz var.
We have hundreds of subsidiaries in dozens of markets, operating in over 50 countries.
Polis'in nasıl işlediğini biliyorsanız sabıka sorgulamasını da bilirsiniz. standart çalışma işlemdir.
If you know how the police operate, then you know that a background check is standard operating procedure.
Genç birini mi ameliyat edeceksin, yoksa sadece yer kaplayan yaşlı birini mi?
Are you operating on someone young or an oldie who's just taking up space?
- Buameliyathanede yapılır.
- It's done in the operating room.
Sen Onu çevirmek zorunda kalacağız ya da kanamaya olabilir Eğer çalışma yaparken.
You're gonna have to flip him over or he could bleed out while you're operating.
Storms'un bugünkü ameliyatı yapma şansı sıfırdı biliyorsun değil mi?
So you do know there was never any chance of Storms operating on that surgery today, don't you?
Fakat Birleşik Devletler Özel Harekat Birliklerinin görev yaptığı ülke sayısı da.. ... tıpkı ölüm listesinin uzaması gibi arttı.
But the list of countries where U.S. Special Forces were operating had grown, just as the kill list had.
Yakında hizmet vereceğimiz işimizi.
Which is gonna start operating soon.
Nazi Almanya'sından kaçan ve... bugün hala faaliyette olan Rosicrucian'lar ile ilgili bilgisi olan var mı?
Are any of you aware of a sect of rosicrucians who fled Nazi Germany but are still actively operating today?
Hala faaliyette olan mı?
"Actively operating"?
- Bu operasyon odası.
- This is the operating room.
Çok verimli çünkü spermlerini alıp dondurdukları için çok daha fazla dişi balinayı dölleyebiliyorlar. Resmen sperm bankası olarak çalışıyor.
It's brilliant, because they can inseminate way more female whales, because they can just get his sperm and freeze it, and he's basically operating as a sperm bank.
Çocuk cerrahın şok yüzünden neredeyse çöktüğü hastaneye koşar ve cerrah der ki "Ameliyat masasındaki benim oğlum".
The boy's rushed to hospital where the surgeon almost collapses from shock, says, "That's my son on the operating table."
Bay Fernwood ameliyat masasında mı öldü?
Did mr. Fernwood die on the operating table?
Bu kadar küçük bir bebekte ameliyat aşırı derecede riskli.
Operating on a child this young... it is extremely risky.
Dr. Lefont, mağdur Harris Ryland üzerine yürüttüğünüz travma ameliyatına dayanarak vurulmanın doğuracağı sonuçları bize söyleyebilir misiniz?
Dr. Lefont, as the trauma surgeon operating on our victim, Harris Ryland, can you describe for us the injuries he sustained as a result of the shooting?
Şu an ameliyat ettiği hasta için mi bu?
Is this for the patient he's operating on now?
Ameliyat mı?
Operating?
Ama ameliyatlara girmiyor.
Nah, but he's not operating.
Galiba bugün tam anlamıyla görevine döndü ameliyata girecek.
I think he's back for real today... Operating.
Ameliyata girmiyor diye Jackson'ın anneciği endişelenmiş.
He's not operating, so Jackson's "Mommy" was worried.
Ameliyatlara girmiyormuşsunuz diye duydum.
I've heard you haven't been operating.
Richard, Jackson ameliyatlara girmediğini söyledi.
Richard, Jackson told me you're not operating.
Bu standart işlem prosedürü.
It's standard operating procedure.
Ameliyat odasına farklı bir bakış açısı getirdi.
She brought perspective into the operating room.
Emniyet güçlerindeki geçmişi büyük avantajdı lakin benim rehberliğimde hareket ediyordu.
His law enforcement background was certainly an asset, but he was operating under my guidance.
Ama ben bundan daha fazla bilgiyle harekete geçerim.
But I'm used to operating with a little more information.
Normal parametrelerime göre hareket etmiyorum.
I am not operating within my normal parameters.
Şu an süper kapasiteyle hareket ediyorum aynı zamanda tüm zorunlu olmayan fonksiyonlarımı da kapattım.
I am now operating at super-peak capacity, as I have discontinued all non-essential functions.
Devlet tarafından yönetilen ve karanlık operasyonlar yapan gizli bir grubun işi olduğunu mu düşünüyorsun?
You think that was a covert Black Ops group, operating within the government?
Kadife ipi, görevli bir adam açtı.
The guy operating the velvet rope moves it.
Kadife ipi açan adam başkasıyla konuşuyordu.
The guy operating the velvet rope was talking.
Özür dilerim ama toplantı odasındansa ameliyathanede olmayı tercih ederim.
I'm sorry, but I'd rather be in an operating room than a boardroom.
Yatak sayılarını, ortalama faaliyet bütçesini emlak ve işletme vergileriyle imtiyaz vergisi ödemelerini hesaplarsak- -
Estimating the number of beds, the, uh, overall operating budget, the property and business taxes, the franchise tax board payments...
Onu ameliyat eden doktorla konuştum.
I spoke to the surgeon who was operating on her.
Kimi ameliyat ediyorsunuz Doktor Avery?
Who are you operating on, Dr. Avery?
Biz bugün beynine bir nörotransmiter yerleştirmek için Jason Cole'u ameliyat edecez.
We're operating today on Jason Cole to place a neurotransmitter in his brain.
Ajan Beeman, kısa bir zaman dilimi içinde çalışıyoruz şu an.
Agent Beeman, we're operating on a tight time frame.
Açıkçası, o piç kurusunun ameliyat masasında kanamadan ölmesini umuyorum.
Frankly, I hope the bastard bleeds to death on the operating table.
- Anlamadım? - Bir vücutta iş birliği yapar gibiyiz.
It's like we're operating as one organism.
Üç ay önce, bilinmeyen bir kaynaktan gelen yüz bin dolar nakit ile bir VIP salonu açmış.
Three months ago, he opened a VIP lounge with 100 grand of operating cash from an unknown source.
Ciddi bir şekilde korunuyor ve devriyeler de var ama Albay Locke, sizin işleri çözen, sınırları aşan kişiler olduğunuzu söyledi.
It's heavily guarded and patrolled, but Colonel Locke tells me you guys get the job done, operating behind the lines.
Bu normal işlem parametrelerine aykırı.
This is contrary to normal operating parameters.
Benim doğamda olmayan duygusal bir baskı oluşturmaya çalışarak yanlış bir faaliyette bulunuyorsun.
You are operating under a false assumption while making an emotional appeal to a nature I do not possess.
Bugün beynine nörotransmitter yerleştirmek için Jason Cole'u ameliyat edeceğiz.
We're operating today on Jason Cole to place a neurotransmitter in his brain.
Yönetim bütçemizi nasıl sağlıyoruz peki?
How do we have an operating budget?
Mesele şu ki şu anki bütçemiz 53,6 milyon dolar.
Point is, our operating budget is currently 53.6 million.
Şu an seni ameliyat ettiklerini biliyorum ama sana iyi şanslar dilemek istedim.
I know they're operating on you right now, but I just wanted to say good luck.
Üç pompadan da maksimum güç çikisi görülüyor!
All three pumps are operating at full capacity.