Oreos Çeviri İngilizce
163 parallel translation
Lütfen Oreos'u alkışlayalım.
Will you welcome, please, the Oreos.
Onu ikna etmek için bütün kurabiyelerini vermiş.
She had to bribe him with all her Oreos.
Pisletmesi mi, kurabiyeler mi?
- What? The crap or the Oreos?
Koca bir kutu kurabiyem gitti.
A whole goddamn bag of Oreos.
Bütün kurabiyelerimi çalıyordu.
Stealing all my Oreos.
Kurabiyelerimi bana geri getir, seni kıl yumağı şey seni!
Come back here with my Oreos, you hairy ass!
Oreo mu yiyorsun?
Are those Oreos?
Biliyor musun, oreo benim de dünyada en sevdiğim kurabiyedir.
You know, Oreos arejust about my favourite cookie in the whole world.
Mısır cipsi!
oh, oreos.
Doğru, mısır cipsine düşkün bir hayvan olmalı.
right, some animal partial to oreos!
Cips ve bisküvi de aldım.
I got you some Pringles and some Oreos.
Snout genellikle gece saatlerinde yemek alemleri düzenlerdi.
Snout used to go on these marathon eating binges Late at night- - Oreos, cheese whiz,
Oreos.
Oreos.
- Ezilmiş Oreos'lu olur mu?
- Like it with crushed Oreos?
Erimiş yer fıstığının içine... kurabiyeleri döküyoruz,
[laughing] We pour the crushed oreos... into the melted peanut butter, and we continue to crush them.
Demek Oreoları burada saklıyormuş.
So that's where she hid the Oreos.
Kurabiyeleri o şekilde yemem mümkün değildi çünkü ne zaman bir düzensizlik görse, korkunç bir canavara dönüşürdü.
I could never eat Oreos that way, because whenever he saw any disorder, he turned into a raging monster.
- Belki Oreos'dandır ( kurabiye markası ).
- Maybe it's the Oreos.
- Oreos yemiyorum.
- I don't eat Oreos.
Ne demek Oreos yemiyorum?
You don't eat Oreos?
Oreos'umuz bitmiş de.
We're out of Oreos.
Biri bütün içleri yiyip geri kalanını atmasaydı Oreos'suz kalmazdık yaramaz çocuk.
Well, we wouldn't be out of Oreos, would we, if somebody hadn't sucked out all the insides, and tossed the rest away, you naughty boy.
- Maden filan gibi..
- Oreos, Smuckers...
Çocukluğumu hatırlıyorum da insanlar çikolatalı bisküvi yerlerdi.
You know, if I remember when I was a kid, these people used to have Oreos.
Başka kurabiye kaldı mı?
They still got Oreos over there?
Baca borusundan girmeye çalışan şişman bir adamı bir paket kurabiye ve koca bir bardak sütle alaya almıştım.
Fat man trying to squeeze through a narrow chimney and I taunt him with Oreos and a glass of whole milk.
Ben elma suyuna kurabiye katmayı tavsiye ederdim ama belki de artık bundan hoşlanmıyordur.
I'd suggest a box of Oreos dunked in apple juice, but maybe she's over that.
İyi haber şu ki... ... eğer sabah bunu içersem, akşam kurabiye yiyebilirim.
The good news is if I start the day with this, I can work in my Oreos at bedtime.
Hala kurabiyeden vazgeçemedin mi?
You haven't outgrown the Oreos?
Joey ağzına 15 tane Oreo tıkıştırıyor.
Joey stuffing fifteen Oreos in his mouth.
Sana koca bir paket bozuk Oreos getirdim.
I brung ya a big bag of irregular Oreos.
- Tabii. Oreos'u çok severim.
- Oh, sure. I love Oreos.
Normal şartlar altında onun bütün parasını almak isterdim.
And usually I would've let him go on chewing those Oreos till he was dead broke.
Elimizde sadece Oreos varmış Nasıl tatlım?
All we had were some Oreos. How does that sound, honey?
Ben de kendime pek saygı duymam ama bunu sağlıklı yollarla ifade ederim bir kutu çikolatalı kek yerim.
I have low self-esteem, but I express it the healthy way- - by eating a box of Double Stuff Oreos.
- Ne? Gerçekten Kongo'ya gidip pastadan, erkeklerden ve diğer zevklerden vaz mı geçeceksin?
You're really gonna go to Zaire and give up cake and double-stuffed Oreos and men?
Pit ekibine ne veriyorsun, jelibon ve şeker mi?
What do you pay your pit crews with? Oreos and Gummy Bears?
Harika bir popon var.
JUST, UH, CAN'T SLEEP WITHOUT MY MILK AND OREOS.
İşte böyle! Bulduğum en harika fikirlerden biri bu! Çifte malzemeli kurabiyeleri de piyasaya çıkmadan çok önce düşünmüştüm!
This is one of the greatest ideas I ever had, and I thought of double stuff oreos way before it was realized.
- Hayalet kurabiye sever mi?
Does the ghost like Oreos?
Yok, sağ ol. Çantamdaki bitmiş bisküvileri yiyeceğim.
No, it's ok I'll just grab some Oreos out of the bowl at my bank
Aromalı olursa ve ağızdan olursa başka tabii.
Unless they're Oreos, and only in the mouth.
Beni kevgire çevirirler.
They'd pass me around like a bag of Oreos.
Patates ve kremalı bisküvili.
French fries and Oreos.
Oreos onlar, Sheldon.
They're Oreos, Sheldon.
- Üstünde "Oreos" yazıyor.
- They say "Oreos" on them.
Halleyler, üzgünüm bu 1896 yılına ait.
Oreos? Sorry, these are from 1896.
Kremalı bisküviler!
( Gasps ) Oreos!
Hiçbir şey asla değişmiyor. 50 yıl sonra hepimiz ölmüş olacağız.
Fifty years from now we're all gonna be dead and there'll be new people standing here drinking beer, eating pizza, bitching and moaning about the price of Oreos, and they won't even know we were ever here.
Biraz süt ve kurabiye ister misin?
YOU WANT SOME, UH, MILK AND OREOS?
... çocukluğumdan beri ilk kez başıma geliyor.
God, I haven't seen my savings take a hit like this since I was a kid and they came up with Double Stuf Oreos.