Outline Çeviri İngilizce
416 parallel translation
Öğrenciler neler yapacağınızı bilmek isteyeceklerdir.
I'm sure the students would appreciate an outline of your future plans.
Öğrenciler ne olacaklarını bilmek isteyeceklerdir
- I said they would appreciate an outline of your future plans.
Hava kirliliği olan şehirlerde, kurum üzerime yapışıp kalıyor.
In smoky cities the soot settles on me until you can see a dark outline.
Pulların hatları ortaya çıkar.
The outline of the scutes appears.
Bütün gördüğüm silik bir siluetti.
All I sa was a vague outline.
- Kuralları dinlemiyorum.
- I'll get the outline.
- "İlk Vuruş". Taslağı var.
There's a 40-page outline.
- Sadece dış hatlarını.
- Only an outline.
Bu durumda, ikinizde ofiste bize katılırsanız... dostum bay Holland aklımızdakini size kısaca anlatsın.
Well, in that case, if you would both join us in the office, My friend Mr. Holland will outline what we have in mind.
- Özetim burada, sahne sahne
Here's my outline, scene for scene.
- Faraway Dağ'ı özeti mükemmel diye düşündüm
I thought my Faraway Mountain outline was perfect.
Ama bir park yapmak önerilerde göründüğü kadar kolay değil.
But making a park isn't as simple as you outline in your proposal.
Toroidin dış çizgilerinin çemberin çevresine eşit olduğunu göstermemiz gerekir -
It must be shown that the outline of the toroid is equal to the circumference...
Sanki parçalayıcı ışınlarda büyük bir şekil gibiydi.
... it was just some kind of big outline in the disintegrator beams.
Gerçekler genel hatlarıyla söylediklerinizle örtüşüyor.
And the general outline of the facts seem to be as you stated them.
Sanırım Profesör Jorgenson biz bir karar vermeden önce planını açıklamalı.
I think Professor Jorgensen should outline his plan before we make a decision.
Ana çizgilerinizi zor da olsa fark edebiliyorum.
I can just distinguish your outline vaguely, but i can just see you.
Roketin ana hatlarını görebiliyoruz.
We can see the outline of the rocket.
Benim politikamın özeti bu.
This is the outline of my policy.
Bütün bunları size ana hatlarıyla özetlememi ister misiniz?
Would you like me to outline the circumstances?
Bir şey ana hatların dışında duruyor.
Something standing out from the general outline
- Armbruster, anahatlar. - Emredersiniz efendim.
- Armbruster, let's have the basic outline.
Şimdi harekat planını ana hatlarıyla belirtiyorum.
And now I'm going to outline the operational plan.
Bu peşinde olduğumuz adamın % 10'luk hata payıyla oluşturulan kişi özetini çıkaracak.
This is an outline of the man we are after, reconstructed with an accuracy of plus or minus 10 %.
Anlaşmayı hazırlasak iyi olur.
We'd better outline a settlement.
Herkes bir özet hazırlayacak... daha sonra, yıl sonunda... onları fotokopi yapıp birbirimizle değiştireceğiz.... başkalarından özet satın almamanızı öneriyorum... çünkü, onlar bizim burada yaptığımız çalışmayı yansıtmaz.
Each person do an outline. Then at the end of the year... we have them Xeroxed and exchange them. Now, I propose that nobody buys any outlines... because they won't reflect the work we've done together.
Ben bu yılın sonuna kadar ki çalışma programımı... bütün konulara eşit zaman ayırarak yaptım... herhangi bir şeyi özetlerim.
Doesn't matter to me. I've made my study schedule out to the end of the year... dividing my time equally among all the courses. I'll outline anything.
En iyi olduğun konuyu özetlemen gerekmiyor... belki toplam ortalaman, en kötü dersinin ortalamasını yükseltir.
I don't think you should outline your best course. Perhaps your overall average would improve with your worst.
Görüşlerini engellemek istemedim.
I didn't mean to touch your outline.
Onun özetini ne yapacağız? Ben Medeni Hukuk'ta gerideyim.
What are we gonna do about his outline?
Onun özetine bir bok vermem.
Calm down, Kevin. I don't give a shit about his outline.
Ben zaten özetimi onunla paylaşmayacaktım. Ne yapacaktın?
I wasn't gonna share my outline with him anyway.
Yıl sonunda onun özetini almayız... o'da bizimkini almaz.
We don't get his outline at the end of the year... and he doesn't get ours.
Bu harika bir özet. Olağanüstü.
This is a great outline.
Bell'de bizim gibi özetlerini fotokopi yaptıracak
Bell's going to have his outline Xeroxed just like the rest of us.
Özet bir araçtır, Bell.
The outline is a tool, Bell.
Benim özetim, dava kitabından daha iyi... Zaten biraz daha uzun olacak.
My outline is better than the casebook.
Şey, benim çalışmam henüz... özetlenebilecek safhaya gelmedi. Ancak övünmek gibi olmasın ama... gayet temiz ve özlü. Daha 50 nci sayfadayım.
Well, I have not yet reached the stage... where my outline is reducible to a single word.
Kevin'in bir özet yaptığını sanmıyorum.
I don't think Kevin has an outline.
800 sayfa uzunluğunda ve harika... fakat sen asla görmeyeceksin...
You want to know about my outline? It's 800 pages long, and it's fantastic... but you'll never see it, Ford.
Biliyorsun, ben özetim için çalışıyordum... bazı notlar getirdim.
Sure. You know, I was, uh, just working on my outline.
Ben bu notları getirdim.. Ve düşündüm ki... belki senin özetine yardım edebilirim... veya sen ne istersen...
I brought these notes... and I thought... maybe I could help you with the outline... or anything that, uh...
Kevin'in özeti.
Kevin's outline.
Benim özetim olmadan geçemezsiniz.
You can't pass without my outline.
COSSAC'ın taslak plânı Ağustos 1943'te, Quebec'te, Churchill ve Roosevelt tarafından onaylandı.
At Quebec, in August, 1943, COSSAC's outline plan for invasion was approved by Churchill and Roosevelt.
Bir roman taslağı.
Outline for a novel.
Bir de taslak koymuş.
He also enclosed an outline.
Anderson, hangi konuyu lstersin?
I can outline something else.
Senin görüşlerin olmadan da bu işi yaparız.
We can get along very well without your outline.
Ben bunları yayınlatacağım.
I'm going to publish that outline.
Senin özetin ne zaman geliyor?
How is your outline coming?