English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ P ] / Paralar

Paralar Çeviri İngilizce

7,938 parallel translation
Elini cebine soktu... Bütün paraları çıkardı. Hepsi işaretli...
He thrusts his hand into his pocket and takes out all the cash - all marked.
Ben derim ki, paraları, bu fikri çldığın Pkistanlı kadına verelim.
I say we give the money to that Pakistani woman you stole the idea from.
Evde olmadığı gecelerde büyük paralar çekmiş.
I found a lot of big cash withdrawals on the nights he wasn't home.
Neden dövdüler, paraları yok muydu?
Why haæhauvae? Why not money?
Paraları vardı.
If the money was kept..
Pizzacının dövdüğü çocuk olayının ört pas edilmesi için ortada paralar döndüğünü öğrendik.
"Pizza for aragaænaīma boy.. Have found dirty money," 11 : 19 01 : 20 : 29.636 - 01 : 20 : 32.389 "They rot in Collateral Because children.."
Ayakkabı kutusuna paraları koydum. Kayıtlar bitmiyor.
I ran out of shoeboxes for the money, and the books aren't adding up.
Tüm gün planlayıp, paralar yağdırdığım cenaze yerine babamın parçalarını Derek Jeter'a atasınız diye doğradınız öyle mi?
So instead of coming to the funeral that I paid for and spent all day organizing, you had Dad's body ground into chum, so you could throw his mushy remains on Derek Jeter?
Ama bu bir iş ve onu kovmadığımız her gün paralar elimizden tuvalete akıp gidiyor.
But this is a business, and every day we don't fire him, we're flushing money - down the crapper. - Well, if he goes, I go.
Böyle devam edersen kapacağımız tek şey bilet paralarımız! Tamam, tamam bu o kadar da komik değildi.
Keep this up, and the only thing we're gonna get is our money back! Okay, okay, it wasn't that funny.
Paraları göster.
Show me the money.
Vergi paralarını gerçek bir meslek sahibi olmak istemeyen kişilere harcamamalıyız.
We shoul not waste tax ollars on people who on't want real jobs.
Savunma avukatlarının ona büyük paralar ödemesinin sebebi bu demek ki.
Guess that's why those defense attorneys pay her the big bucks.
Tüm o insanlar sana kapanmak için geldiler dostum. Sen de sonucunu düşünmeden paralarını aldın.
Those people came to you for closure, mate, and you took their money without thought of consequence.
On yıl önce Randall Milkie aynı bunun gibi 1813 yılından bozuk paralar çaldı ve her kurbanının kafa tasına soktu.
Ten years ago, Randall Milkie took an 1813 Liberty penny just like this one and sewed it into the heads of each one of his victims.
Bozuk paralar hiçbir zaman kâğıt işlerine girmedi.
The coins, it never hit the papers.
Bozuk paraları kimseye anlatmadığından emin ol.
Make sure he didn't tell anyone about the coins.
Özel sektörde ciddi paralar kazanabilecek türde biri.
- Type that coul earn you some real money in the private sector.
Tüm paraların üzerinde keçeli kalemle yazılmış bir isim var.
And look... each bill has a person's name written on it in magic marker.
Söyleyin Bay Sims, bu paraları J-me'nin cesedinden mi aldınız?
Tell me, Mr. Sims, did you take these bills off of J-me's body?
İşaretli paraların 500 dolarlık diğer yarısını Diego'nun dolabında bulduk.
Well, you should know that we found the other $ 500 in marked bills in Diego's storage bin.
Cevap olarak Cuma Beşliği paralarını elime tutuşturdu. Sanki kaybol der gibi, sadaka verir gibi.
And all he did was give me that $ 5 Friday money like, "here, get lost," like I was some bum!
Büyük paralar ödemek istemediğini söyledi.
He said he didn't want to pay big prices.
Pokerden kazandığım karides paralarım var.
I got some of those shrimp bucks left over from the poker game.
Burada, Amerika'da merkezleri var. Bankadaki paralar devlet güvencesi altında, yani senin teşkilatının sorumluluk bölgesindeler.
They're headquartered here in the U.S., deposits insured by the FDIC, which places them firmly within your agency's jurisdictional bailiwick.
Buna rağmen, Reddington'a göre ünlü suçluların takibe girmeden, paralarını aklama işinde efsaneler.
Despite that, according to Reddington, they're legendary for laundering the money of the criminal elite without any traceable accounting.
- Daha biz limanı terk etmeden önce ben paraları alırken durumu anladı.
He figured out I'd taken the money off the container before we even left port.
Çok büyük paralar kaybettik.
That's a hell of a lot of money we just lost.
Sahte paralar bu yüzden var.
That's what the flash roll is for.
Uyuşturucu tüccarlarının paralarını aklamak mı?
Huh? Laundering money for drug dealers?
Anakaradan gelen nadir kitaplar. Paralar için kağıdı böyle temin ettiğini biliyoruz.
Rare books from the mainland- - we know that's how he's sourcing his paper for the counterfeit bills.
İçinde paraları offshore bir hesaba aktarmak için kullanılacak dizüstü bilgisayar olan bir araba bizi bekliyormuş.
So she said she followed him from the hotel to the bus put a gun in his side, said "We're gonna get off in a few stops," where there was a car waiting with a laptop inside to do a wire transfer to an offshore account.
Peter büyük paralar kazandıracak ve kararlılığını seçmenlere...
Peter brings in the big bucks, and also reminds voters
- Gelsin paralar!
Ka-ching!
Gerçek hatıra paraları eşliğinde.
With real keepsake ducats.
Basit oyun döngüsüyle oyuncuyu baştan çıkar. Oradan buradan çıkan yağlama cümleleriyle oyuncunun iyi hissetmesini sağla. Sahte paralarını harcamaları için oyuncuları eğit.
Entice the player with a simple game loop, use lots of flashing "Cha-chings" and compliments to make the player feel good about themselves, train the players to spend your fake currency, offer the players way to spend real
"Terrance Phillip, bağımlıların paralarını sömürmek için adam kiralıyor." Tweetledim.
"Terrance and Phillip hire pushers to make money off addicts." I tweeted it.
Ama Mouch ve Cruz kendi paralarını bu işe yatırdılar.
But Mouch and Cruz both sank their own money into this.
Çünkü kardeşlerim ve ben tüm Çarşamba gününü kraliyet hazinesindeki paralar içinde yuvarlanarak geçirdik.
Because my brothers and I spent Wednesday rolling around on the money in the royal treasury.
Karşılığında paralarını alıyoruz tabi ki.
Take their money in return.
Jane. Onun kıyafete harcadığı paraları ata yedirsem at boğulurdu.
Jane, the roll of cash she spends on clothes could choke a horse.
Reeves'in telefonunu ve nakit paralarını alıp buradan seke seke gitmiş olmalı.
Took Reeves'phone, cash from his wallet, and probably waltzed right out of here.
Askeri bir insansız hava uçağını hacklemek için ne paraları ne de bağlantıları vardı.
They didn't have the finances or the connections to hack into a military drone.
Belediye başkanlığındaki arkadaşlarım ve büyük paralar ödediğim avukatlar sayesinde beş dakikada çıkarım.
With my friends at the mayor's office and my overpaid solicitor, I'll be out in five minutes.
Kızlar da bira paralarını bir şekilde kazanmalılar değil mi?
Girl's got to make her beer money somehow, right?
Paralar biraz suyunu çekti, eski dostum ama ölü ya da diri, Evie'nin parasını nasıl alırım?
Okay, so the cupboard's a bit bare, old sport, but dead or alive, how would I get Evie's money?
Paralar kumaşa dikilmiş
Maybe somebody sewed money
Bu paralar için yaptıklarımdan haberiniz var mı... bu paraları kazanabilmek için yaptığım
Do you know what I did for this money... t-the things these filthy hands have done
Sana bu paraların nereden geldiğini söyledi mi?
Did he happen to tell you where all this money was coming from?
Bozuk paralar görüyorum.
I see coins.
Onun olmadığını bildiğin paraları.
Money you knew he didn't have.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]