Pasaklı Çeviri İngilizce
737 parallel translation
Böyle ter içindeyken, pasaklılar gibi görünüyorsun.
So untidy-looking, sweating like that.
Bu pasaklı afacanı bir düşese çevireceğim.
I shall make a duchess of this draggle-tailed guttersnipe.
Kapa çeneni, seni kenar mahalle pisliği, yoksa o pasaklı ellerini bileklerinden keserim!
Quiet, you Whitechapel scum, or I'll cut your slaggedy hands off at the wrist!
Ve o kadar pasaklılar ki, bizim gibi olmayanlardan utanıyoruz.
And they're so ragged we'd be ashamed if everybody else's children wasn't the same way.
Buradan pasaklı küçük bir çocuk olarak ayrılmıştın.
You went out of here a dirty little kid once before.
Yoksul mahalleden gelen pasaklı çocuk Sam.
Sam, the dirty, little boy from the other side of the tracks.
Bir kadının o pasaklı ropdöşambrını görmesine izin vermez. Hadi.
He wouldn't let a dame see his ratty bathrobe.
Adı aslında Pauline Rose ama biz ona Dusty, Pasaklı, deriz.
Her name is really Pauline Rose but we call her Dusty.
Neden, seni küçük, pasaklı —
Why, you dirty, little -
Kocaman, pasaklı bir kedinin yemek yenen bir yerde işi ne?
What's a big, dirty cat doing at an eating joint?
Sizi pasaklı serseriler.
You filthy slobs.
Şu pasaklı çocuklar da kimin böyle?
Whose filthy little children are those?
# Neyse, tatlım gördüm daha da kötülerini # # Çevireceğiz bu pasaklı kızı #
Its mouth was closed with a lead stopper.
- Esas sen güverteyi temizle küçük pasaklı...
- SWAB THE DECKS YOURSELF, YOU FILTHY-LOOKING -
Sorunun ne pasaklı?
What's your problem, ragamuffin?
Pasaklı herif.
The slob.
Pasaklı.
Sloppy.
- Şu savaş kahramanın muhtemelen pasaklı ayyaş bir göçebedir.
Your war hero's probably just a greasy, drunken Gypsy.
Karısı gittikçe şişmanlayıp pasaklı bir kadın oldu.
His wife is getting fat and sloppy.
"Kaya ağacının yanında yaşayan pasaklı kadın Gin kollarının arasına evlatlarını, torunlarını hatta torunlarının çocuklarını alırdı."
"Gin the untidy woman, who lived by the kaya tree, held in her arms sons, grandchildren, and even great-grandchildren."
Hazırla onları. Orada pasaklı asker olduğunu öğrenirsen, Onların hepsini toplayıp temiz olmayı öğreteceksin.
You will learn if there's one sloppy soldier, it's up to all of you to teach him to be clean.
Defol ve yanında bu pasaklı fahişeyi de götür.
I told you to go to hell and take that trollop with you.
Öte yandan, Paris'in en pasaklıları seçilip gelmedi ya buraya?
Maybe a reunion of Paris's champion stinkeroos?
Genelde böyle pasaklı görünmem.
I don't usually look like this.
Sen pasaklının tekisin, öyle değil mi?
Ooh, you are mucky and messy, aren't you?
Ben mi, aslında biraz pasaklıyımdır.
Me, frankly, I'm a bit trashy.
Dün gece bazı pasaklı misafirlerimiz vardı.
We had some untidy callers last night.
Pasaklı olduğumu sakın söyleme.
Stop saying I'm sloppy!
bu pasaklı kadınlardan değilim.
I'm not a slattern!
- Sakin olun pasaklı kadınlar!
Quiet, you trollops!
o burdaki pasaklılardan biridir.
She's obviously a slattern.
Tam bir pasaklısın.
You're an absolute mess.
- O kirli pasaklı kadınlarmı size Fransızca öğretti?
Was it those filthy trollops who taught you such elegant French?
Dağınıklık için üzgünüm, korkunç pasaklıyımdır.
Don't mind the mess. I'm a terrible slob.
-... pasaklıyım, evet.
... slob, yes.
Neden, Bay Wilson, seni pasaklı yaşlı adam.
Why, Mr. Wilson, you dirty old man.
Hâline bak. Pasaklı kadınlar gibisin.
You look like a slattern going around the house this way.
Böyle şeyler sayesinde artık pasaklı bir Küba kızı değilsin.
You're no longer common Cuban riffraff, you've turned into a dazzling beauty.
Sen dünyanın en pasaklı adamlarından birisin.
You are also one of the biggest slobs in the world.
Evlat, o pasaklının tekiymiş.
Boy, was she a slob.
Teğmen'i, Punchy'i, Limey'i, Bebek Surat'ı, Doktor'u, Şair'i, Tatlı'yı ve Pasaklı'yı, şimdiye kadar yapılmış en güzel savaş filmlerinde izleyin.
Follow Lieutenant, Punchy, Limey, Baby-Face, Doc, the Poet, Pretty Boy and Slattety through some of the most interesting war films yet created.
Şair'i, Tatlı'yı ve Pasaklı'yı, şimdiye kadar yapılmış en güzel savaş filmlerinde izleyin.
Hey, wake up, will ya! Better pay attention, Father.
Biraz pasaklıyım galiba.
I'm afraid I'm a slob.
- Ben de kendimi pasaklı sanıyordum.
I thought I was sloppy.
Pasaklı olabilirim ama pis değilim.
I might be sloppy, but not dirty.
Pasaklı olmakla pis olmak farklı şeydir.
There's a difference between "sloppy" and "dirty."
Pasaklı ve derbedersin.
You're filthy and unkempt.
- Sence öyledir, pasaklı küçük mankafa.
- You would, you grungy little twerp.
- Pasaklı!
- Grungy!
Carol pasaklı değil.
Carol's not grungy.
Her zaman bir mahzende sorgulanmayı hayal etmişimdir... pasaklı çelik dişli biri tarafından.
I've always dreamed of being interrogated in some cellar... by some slob with steel teeth.