Passé Çeviri İngilizce
150 parallel translation
Jonglörler eskidi artık.
No. Jugglers are passé.
Stili de eski.
His style is passé.
Birisinin, ülkesi için bir parça his beslemesinin devri geçti belki...
Perhaps even a minute degree of sentiment to one's motherland is considered passé.
Oy kullanmıyorum, o yüzden yorum yapmamalıyım... ama 1954'e gelmişken sömürge politikaları biraz eskimedi mi?
I don't vote, so I shouldn't talk, but colonial expeditions are a bit passé in 1954, no?
Pop müziğin modası geçmiş.
Pop music is passé.
20. yüzyıldayız, Kemp Canavarların da, cinler ve hayaletler gibi modası çoktan geçti.
This is the 20th century, Kemp. Monsters are passé like ghosts and goblins.
İki başlı köpekler belki, ama uzaylılar... modası geçti.
Two-headed dogs maybe, but aliens are... passé.
Evet, onlara zambak'ın modasının geçtiğini söyledim ama beni dinlemediler.
Yeah, I told them fleurs-de-lis are passé, they won't listen to me.
O demode oldu.
It's passé.
Peter, bak, bu rutin artık sıktı.
Peter, check it, this routine is passé.
Yüzleş bununla anne. Demode oldu artık.
Face it, Mom, they're passé.
Joan Crawford çok modası geçmiş gözüküyor.
The Joan Crawford look is so passé.
Dedi ki tüm şov "eski moda" ymış.
She said she thought the whole show was passé.
- Qu'est-ce qui se passé, huh?
- Qu'est-ce qui se passé, huh?
- Neler oluyor sence? - Bilmiyorum ki!
- Qu'est-ce qui s'est passé là?
Denemiyorlar, kullanıyorlar.
Using. Nukes are passé.
Biber gazının modası geçti.
Pepper spray is just so passé.
O bitti.
It's passé.
Çok eski moda.
Passé.
Sanırım çok "geçmiş" te kaldığını söyledi.
I believe "passé" was his word.
"Progressive rock" ın artık modası geçti. Sadece beni etkilediği için listeye kattım. Çünkü arkasından gelen güzel şeylere öncülük etti.
No, wait, wait, wait, progressive rock is a really passé style now but I listed it as an influence because it was a progenitor of great things that came afterwards.
The church is full of flowers Bridal showers are passe
The church is full of flowers Bridal showers are passe
Korkunç şeyler oluyor.
II se passe des choses terribles.
Neler oluyor böyle?
Mais qu'est-ce qui se passe?
33, siyah, tek ve pas.
33, black, odd and passe.
35, siyah, tek ve pas.
35, black, odd and passe.
19, kırmızı, tek ve pas.
Nineteen, red, odd and passe.
23, kırmızı, tek ve pas.
23, red, odd and passe.
- Boş ver. - 23, kırmızı, tek ve pas.
- 23, red, odd and passe.
Qu ´ est-ce qu ´ il se passe?
Qu'est-ce qui se passe?
Bay Fassett.
Mr. Passe ".
- Bir dakika Bay Fassett.
A moment, Mr. Passe ".
- Lancelot Vadisi, Passe-Temps yakını.
- Lancelot Valley, near Passe-Temps.
- İch passe.
Ich passe.
- Qu'est-ce qu'il y a ici, qu'est-ce qui se passe? !
- Qu'est-ce qu'il y a ici?
( Ne var, ne oluyor burada? ! )
Qu'est-ce qui se passe, huh?
Gidin, sizi bekliyor.
Passe, he waits.
- Orada neler oluyor? - Kaçıyor!
- Qu'est-ce qui se passe la?
Omuzdaki vatka kalkıyor.
Shoulder pads are passe.
Ne oluyor?
Qu'est-ce qui se passe?
Bizi şeytani bir müessese olarak görüyorlar.
They think of us as a passe, archaic institution.
"lhre Pässe, bitte."
"lhre Pässe, bitte."
"Ne oluyor?"
"Qu'est-ce qui se passe?"
Bir kere sen havalı olmaktan biraz olsun anlasaydın... hayvan desenlerinin artık moda olmadığını bilirdin.
Numero uno : If you knew the first thing about style you know that the animal prints are passe. And secondly, Dum-Dum...
- Ölüm demode mi?
- Is death passe?
- Kahverengi tonu mu, onun devri geçti.
- Boo on earth tones, that is so passe.
Piercingin modası çoktan geçti.
Piercing is so passe.
Modası geçti.
Passe.
Biraz eskide kalmadı mı sence?
A trifle passé, don't you think.
Je suis désolé de ce qui ce passe ici.
Je suis désolé de ce qui ce passe ici.
Veya uzaylılar tarla işaretlerinden bıktı ve ahır yakmaya başladılar.
Or aliens think that crop circles are passe so they've moved on to barn scorchings?