English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ P ] / Pavement

Pavement Çeviri İngilizce

618 parallel translation
Buradaki, üzerinde yürüdüğümüz bu kireç taşı zeminde bu fosil ammonitlerden yüzlercesi var.
That's the thing, in this limestone pavement here we've just walked over there are hundreds and hundreds of these fossil ammonites.
Yüzünü kaldırıma çevirdiniz mi?
If his face were smashed against the pavement?
Cenaze arabası geçerken kaldırım kenarında duruyordu.
She was standing on the pavement just as the hearse went by.
Senin yerinde olsam aşağı inerdim.
If I were you, I'd climb down onto the pavement.
O kadar çok koşuşturuyorum ki artık ayaklarım şişlerden geçilmiyor.
I've been pounding the pavement so long my socks have bunions.
Sonrasında gözümüzün önünde yerde paramparça yatıyordu.
The next moment, she lay smashed on the pavement before us.
Tam kaldırıma adımımı atmıştım ki...
Just as I stepped out onto the pavement -
Islak kaldırımda yüksek topuklular...
High heels on wet pavement.
Bunu daha önce, senin için sokakları aşındırırken söylemen gerekirdi!
You should have said so earlier, before I pounded the pavement for all of you.
Kaldırıma düşmemiş ve sadece bir transistörü kırılmış.
It didn't land on the pavement, so only one tube was smashed.
Bay Holland sokak ressamı olması gerektiğini söyledi ve bir sokak ressamı olacak.
No, no. Mr. Holland specified a pavement artist, And a pavement artist it's got to be.
Fahişeliğin bir gömlek üstü sayılır bu.
That's about two steps up from the pavement.
Yolu açıp kaldırımlara geçin lütfen.
Please get back out of the road, on to the pavement please.
Montmartre'da böyle başı boş takılmamalısın tatlım.
You'll end up a pavement princess.
Yılların vurup kaçtığı, kaldırımda oturmuş, çaresizce uçup giden şöhretin plakasını almaya çalışan Barbara Jean Trenton.
BARBARA JEAN TRENTON, STRUCK DOWN BY HIT-AND-RUN YEARS AND LYING ON THE UNHAPPY PAVEMENT, TRYING DESPERATELY TO GET
- Sanki sıcak kaldırımlarda doğduk.
- Shut up! - Born like we was on the hot pavement.
Babam döndüğünde kaldırımda yatıyordum.
When he came back I was lying on the pavement.
Galiba kaldırım taşı kırıktı.
Broken pavement, I think.
- Kırık bir kaldırım taşı mı?
- Broken pavement?
Kapıları açın.
Stay on the pavement. Open up.
Kısaca, şunu demek istiyorum çocuklarımın resimlere girmesini ve atlı karıncayla yarışlara katılmasını, duymaktan sıkıldım.
In short, I am disturbed to hear my children talking about popping in and out of chalk pavement pictures, consorting with racehorse persons, fox hunting...
Çakıl taşları ve yıldızlar vardır
'Tween pavement and stars
Bir tabloya girip bir köyde gezinti yapabilirim.
I might pop through a chalk pavement picture and go for an outing in the country.
" Ama kaldırım taşları kaymazdı hiç ayağımın altından
" But the pavement always stayed beneath my feet before
" Ama kaldırım taşları kaymazdı hiç * ayağımın altından
" But the pavement always stayed beneath my feet before
Washington Anıtı üzerinde oturan Birleşik Devletler hükümeti her şeyin üzerindedir. Ama birileri sağa sola yalpaladığını, saldırıya açık olduğunu düşünüyor. Hiç güvende değil.
The government of the United States is at the top of the Washington Monument tipping right and left, ready to fall and break up on the pavement.
Yaralılar kaldırıma atılıyor, hareketin uzağına.
The injured are tossed on the pavement, away from the action.
Şuradaki kaldırımda.
On the pavement over there.
O feci gece otomobili ıslak asfaltta kayarak bir kilisenin duvarına çarptı.
One tragic night the automobile slid across the wet pavement into the stone of a church.
Peki seni aşağı atmamam için iyi bir neden gösterebilir misin?
Now can you give me one good reason why I shouldn't drop you to the pavement?
Kaldırımdan atıyorlar.
Shove you off the pavement, like.
Kafası kaldırıma çarptı mı?
His head hit the pavement?
Bir keresinde yağmurda yürüyüşe çıkmıştım kısa boylu yaşlı bir adamla karşılaştım....... kaldırıma tebeşirle bir şeyler çiziyordu.
I went for a walk there once in the rain and I saw this little old man drawing on the pavement with chalk.
Sizi kaldırımdan düşürüyorlar.
Shove you off the pavement.
Anlaşılan kafasını kaldırıma çarpmış.
Apparently he hit his head on the pavement.
Vurun şu dilencileri!
Hit the pavement!
Bana kaldırım meleği demeniz Geceyarısı Madonnası.
Calling me an Angel of the Pavement, a Midnight Madonna. Who're you kidding?
Kapının önündeki kaldırım hop oturup, hop kalkmıyorsa uyuyamam hava kırk derece olsun, matkap sesi gelsin mışıl mışıl uyuyuveririm.
I never go to sleep unless the whole pavement is jumping outside... and it's a hundred degrees and that drill is just going... And then I just go to sleep.
Los Angeles'a geldiğimden beri ayağım yere değmedi.
My feet haven't touched pavement since I reached Los Angeles.
Yaylanın.
Hit the pavement.
Bay Fuller, döşeme mühendisi.
Mr. Fuller, he's a pavement contractor.
Kaldırıma düşerim, kafam parçalanır ve iş biter.
Blind drunk, lying on the pavement, roll off, fracture my skull... out.
Kaldırımı döşüyorlar.
They're digging up the pavement
"Kaldırım" filmini satın alırım.
I'll buy the pavement.
Bay Gandi, bu ülkede bir Hintli bir Hristiyan'la kaldırımda yan yana yürüyemez.
Mr. Gandhi, in this country lndians are not allowed to walk along the pavement with a Christian.
Başta çok şaşırmıştım. Ama davanız haklı olunca sizin gibi insanlar kaldırımda karşınıza çıkıveriyor.
At first, I was amazed but when you're fighting in a just cause people seem to pop up, like you, right out of the pavement.
Kaldırımdan in, pis siyah.
Get off the pavement, you bloody coon.
Kendi de lastikmiş gibi asfaltı yakıyor
Burnin'up the pavement like he was some kind of wheel
Bir ışık göz kapaklarımı deldi zemin çok yukarısında annem uçuyor, eliyle beni çağırıyor ve uçup gidiyor.
A light pierced my eyelids High above the pavement mother flies, beckons with her hand and flies away
Dolaşıp kafanı dağıt.
Been pounding the pavement?
Kaldırımda sohbet ettiğin delikanlı...
That chap you were chatting with on the pavement...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]