Pieces Çeviri İngilizce
10,451 parallel translation
Uzay süreklilik değil kesintilerden oluşan bir yapıda olmalı.
SPACE WILL ALWAYS BE IN DISCRETE PIECES RATHER THAN CONTINUOUS.
Birbirinize müzedeki eserlere bakar gibi bakıyorsunuz.
You're looking at each other like you're museum pieces.
Sana bulmacanın parçalarını gösteriyorlar, resmin tamamını değil.
They show you pieces of the puzzle, not the whole picture.
Sana iki gümüşe patlar.
It'll only cost you... Two pieces of silver.
# Sert ve parçalara ayrılmış
? Hard and broken in pieces
Kalbi alınmış ama akciğer ve karaciğer parçaları kalmış.
The heart was gone, but there are still some bits and pieces of the lungs and liver remaining.
Siktiğimin veledi kavga etmek istiyorsun.Değil mi?
Do you little pieces of shit wanna fight? Do you?
Açgözlülükleri Hydra'yı paramparça etti.
Their greed splintered HYDRA into a thousand pieces.
Hydra paramparça oldu.
HYDRA's fractured, in pieces.
Parçaları bir araya getirdiğimiz zaman, her zamankinden de güçlü olacağız.
And when we put these pieces back together, they'll be stronger than the original.
Seni doğrarken kibar olup mahremiyetine saygı göstereceğime söz veririm.
Promise I'll be a gentleman and respect your modesty, while I cut you into small pieces.
Çok güzel parçalarınız var.
You have such fine pieces.
Ve saygıdeğer ve sürgün edilmiş Cornwall Kontuna parçalanmış bedenim ve topraklarım kalacak.
And the honorable and most exiled Earl of Cornwall will be left with my pieces and my land.
Her biriniz, takip cihazından birini seçip yerleştirecek ve istihbaratı bulmak için kullanacak.
Each of you will select one of these pieces of surveillance equipment, install it, and use it to find that intel.
Ailen hakkındaki gerçeği öğrenince bütün dünyan başına yıkılmıştı.
Your whole world fell to pieces when I found out the truth about your parents.
11 Eylül'de, FBI ve CIA ihtiyaç duydukları tüm istihbaratı elde etti ama bir araya getiremedi.
♪ Never want to see your face again ♪ On 9 / 11, the FBI and the CIA had all the pieces they needed, but they couldn't connect them.
Onu parçalara ayır.
Chop him into pieces.
Farklı farklı şeylerden değişik parçalar aldım. Fotoğraflarımdan ve çizimlerimden...
Took a lot of different pieces, um, from different things, like from my photographs or drawings and...
Sanat eserlerimin kopyasını çıkartıyorum.
I make copies of my art pieces.
Bu öngörünün parçaları daha önce de gördüm.
I've seen pieces of that vision before.
Bazı pahalı sanat parçaları da gözüme çarptı.
Some big-time art pieces, I noticed.
Benden ilginizi çekebilecek yeni parçalar hakkında haber vermemi istemiştiniz ve bir iki şey buldum yani, dükkana ne zaman uğrayabilirsiniz?
Um, you had asked me to advise you of any new pieces that might be of interest, and I've come across one or two things, so when do you think you might be able to visit the shop?
Göm o aşağılıkları.
Bury those pieces of shit.
Bazı çalıntı parçaların peşindeyiz.
We're on the trail of some stolen art pieces.
Nasıl olur da dört tane % 1'lik sonunda delik deşik edilip bir cipin arkasına tıkılır? - Gerçekten kötü bir fıkra gibi geliyor.
How do four 1 % - ers end up shot to pieces and stuffed in the back of an S.U.V.?
Bu adamı parçalarına ayırırım!
I will cut this boy into little pieces!
Jagger Smith, yani Kuyumcu Jagger, New York merkezli bir tasarımcı. Etik bir şekilde elde edilmiş elmaslarla ünlülere özel parçalar tasarlıyor.
Jagger Smith, a.K.A. Jagger the Jeweler, is a designer based in new york who creates custom pieces for celebrities using ethically sourced diamonds.
Siz İğne'yi güvene alın ki ben de bu Ejderhakanat Bir'den kalan bu kırık parçaları ona bağlayabileyim.
You secure the Stinger so I can set the splint with the broken pieces of Dragonfly One.
Daha önce söyleyince etini mi eksiltiyorsunuz?
If I tell you before, do you guys take out a few pieces of meat?
Peder seve seve bizi parçalara ayıracaklardır!
Father, they will hack the likes of us to pieces.
Parçalara ayırırlar.
Tear you to pieces.
Ve bu da geriye kalan günlerimi insan çöplerinin yanında kapalı geçireceğim anlamına geliyor.
Logan makes me his sin-eater. And that means I putter out the rest of my days locked up next to a bunch of pieces of human trash.
Parça parça hatırlıyorum.
I remember pieces.
Bu minik-evrenden çıkar çıkmaz seninle birlikte paramparça edeceğim.
When I get out of this teenyverse, I'm gonna smash it to pieces with you in it.
İnsanları paramparça ediyor.
He rips people to pieces.
Gizli harfler, rastgele numaralar, harita parçaları var.
There's hidden letters, random numbers, map pieces.
Annesine iftira atan büyükannesini de öldürdü. Gözden düşürücü söylentiler yayanlar, tahttan indirme olayını destekleyenler, zehri götüren hizmetçiler, hepsi acımasızca öldürüldü. Bazıları zehirlendi, bazılarının kellesi uçuruldu, vücutları paramparça edildi.
He also killed his grandmother for slandering his mother, and those who spread defaming rumors, supporters of dethronement, maids who transported the poison, they were all mercilessly killed by poison, decapitation, and dismemberment into pieces.
Onu paramparça edip domuzlara atın!
Tear her into pieces, and feed her to the pigs!
Tamam iki dilim yedim.
Okay, I ate two pieces.
Doğru ya hepsi Cell'in infilak etmesi yüzünden oldu.
Have you gone to pieces with the explosion of Cell, did not you?
Oyun bittiğinde bütün parçalar aynı kutuya girer.
All the pieces go back in the same box when the game is done.
Bazı veri parçalarını hedefleyip silen polimorfik kod
A polymorphic code designed to target and erase certain pieces of data.
Yetenek, yeni bir konuşma dili, özel hayatından parçalar.
Skills, languages, pieces of your private life.
Aynı meteordan iki parça, nth metali gibi asaya karşı koymanın yolu bu.
Two pieces of the same meteorite, like an nth metal... That is the key to counter-acting the staff.
Seni doğrarken çok keyif alacağım.
I'm gonna enjoy taking pieces out of you.
Ne zaman çözeceğini merak ediyordum.
I was wondering when you might put those pieces together.
Yani sadece bu yüzden gibi şeker olanlar eşleşen parçalarını sıraya.
So you just line up those matching pieces of candy like so.
Evet, parça parça.
Bits and pieces, yeah.
Bugün bir gizli muhbiri cezaevimde ölü bulduk ve bu kâğıt parçaları yüzündendi.
I found a confidential informant murdered in my prison today, and it was over these pieces of paper.
Fakat kitabın sırtında çıkıntılar var, asetat parçaları.
But there are ridges in the spine, pieces of acetate.
- Üç gümüş oldu.
Three pieces now.