Placed Çeviri İngilizce
4,569 parallel translation
Uçak pistine kargo görevlisi tarafından getirilmiş ve bir nakliye kasasının içine yerleştirilmiş.
It was driven onto the tarmac by a cargo operator and placed onto the plane inside a shipping crate.
Her arama, Reddington ofise geldikten hemen sonra yapılmış.
Each call was placed just seconds after Reddington arrived at the post office.
Erişimi sadece iki kişide olacak şekilde bir çantaya yerleştirilir.
They're placed in a safe that only two people have access to.
Toplar daha sonra çantadan çıkartılır, ağırlık ve ebatları ölçülerek lastik eldiven takan insanlar tarafından makineye yerleştirilir.
The balls are then removed from the case, weighed, measured, and then placed inside the machine by people wearing rubber gloves.
Bu sabah, Boston yakınlarındaki bir aileye evlatlık verilecek Phoenix'li bir erkek çocuğu hakkında bir kurumla görüştüm.
This morning I, uh, spoke with an agency who had placed a baby boy from Phoenix with a family nearby in Boston.
Bu sorudaki "was" ve "placed" ikisi de geçmiş zaman halinde kullanılmış.
In this problem, "was" and "placed" both were used in the past tense.
Babam peşimize adam takmış galiba.
Its seems like Father has placed someone on our tail.
Daha önce koyduğumuz sentetik boruyu reddetti.
He's rejected the synthetic conduit that was previously placed.
Sayın Yargıç, bu fotoğraf öldürücü patlamadan iki dakika önce çekilmiş ve sizin de gördüğünüz üzere,... bombanın yerleştirildiği yerdeki çöpün yanından geçen kişi Zayeed Shaheed,... ama Bay Shaheed'in 546 nolu odada olması hakkında daha çok şey dinlemek isterim.
Your Honor, this picture was taken two minutes prior to the fateful explosion, and as you can see, that is Zayeed Shaheed passing the garbage can where the bomb was placed, but I would love to hear more about Mr. Shaheed being in room 546.
Ceset dikkatlice ve saygıyla yerleştirilmiş.
The body was placed carefully, with respect.
Saldırgan ellerini kurbanın boynuna dolamış ve itmiş olmalı.
The assailant would've placed their hands around the victim's neck and pushed.
Tahminlerimiz arasında tehlikede olabileceği yoktu.
There was no way to predict that he would be placed in danger.
Kırmızı noktalar Duvarda bazı eserlerin Yanlarında mevcut.
The red dots on the wall that are placed next to some of the pieces.
Bu tarz kuruluşlarda bilinir ki, Onların yerleştirilmesi demek O eser satıldı demektir.
As you would find in any such establishment, they're placed next to an item to indicate that that particular item has been sold.
Ama bu galeride... Noktalar her üç eserden birinin yanına yerleştirilmiş.
But in this gallery... the dots are consistently placed next to every third piece.
Hindistan'da da, benzer hipnotik durumdaki belden aşağısı felçli biri, birkaç adım atabildi!
And in India, a paraplegic, placed in a similar hypnotic state, managed to take some steps!
Evet... ama! bakın! tekrar yerine koymuşlar.
Yes... of course it is placed in...
İki yıl boyunca göz hapsinde olacaksınız.
You will be placed on probation for two years.
Amca Su Yeon'ı bulduğunu söyleyerek en son beni aradı...
When Mr. Kim placed his last call to me to tell me that he's found Soo Yeon...
- Dinle beni, baştan öyle demedin.
- But listen to me, when this thing placed,
Et tozunu oraya koyunca köpekte bir koşulsuz tepki üretti ki bu da salya akıtmak oldu.
He placed the meat powder and produced unconditioned response... the dog was salivating...!
Ve yere indiğimizde bizi karşılayan bir yer ekibimiz vardı. Kayaların ya da kütüklerin altına gizlenmişlerdi.
And so once we got down on the ground we had ground crew that took our gear and they placed them under rocks or under logs.
Desert Party dışarıdan beşinciliğe yerleşti.
Desert Party forwardly placed, fifth on the outside.
Bunu yaptığına inanamıyorum lâkin burada annenin kalbine insin diye gazeteye kendi ölüm ilânını verdiğin yazıyor.
I can't imagine you doing it, but it says... you placed your own death notice in the paper to shock your mother?
Eyaletin bakıcı ailelerine yerleştirilmiştir.
"Placed in state foster care. No further data."
Ama siparişi verirken nakdi Olduğunu söylemişti.
But he said he had the cash when he placed the order.
Yaradan, kendi suretinde Âdem'i yarattı, sonra da onu dünyaya yolladı.
The Creator made Adam in His image, and then placed the world in his care.
Yaradan Âdem'i kendi suretinde yarattı ve evreni ona verdi.
The Creator made Adam in His image, and placed the world in his care.
Neden onu buraya yerleştirdiğimi sanıyorsun?
Why do you think I had him placed here?
Bletchley Park'a bir Sovyet casusu mu yerleştirdiniz?
You placed a... a Soviet agent at Bletchley Park?
- Madge sipariş verdiğimde sadece beyaz nilüferler olduğunu biliyordun.
- Madge, you knew they only had lilies when I placed the order.
Ama bana güvendiğinizin de farkındayım.
But I recognize the trust you've all placed in me.
Hastalarıma, fobilerinin hayatlarında koyduğu engellemeler ve kısıtlamalar olmaksızın taze bir başlangıç yapmalarını sağlamak için bir çözüm buldum.
I figured out a way to give my patients a fresh start without the inhibitions and restrictions their phobias had placed in their lives.
- Bankaya diyor. - Size işletme kredisi vermekten kaçınmayacaklardır. Hele ki Bert Hanson'ın şirketten ilk siparişinin 100,000 adet olduğunu duyduklarında.
- They won't balk at giving you a loan once they hear that Bert Hanson just has placed an initial order of, say, um 100,000 units?
Beni görmek istediğin şekilde olmak için uğraşıyorum.
I long for the chance to be back on that pedestal you so proudly placed me.
- Bu evin üzerine koyduğum lanet!
The one I placed on this house.
Evlerinin lanetlenmesi önce babasının hatası, önce evleri lanetlendi!
It's his father's fault That the curse got placed And the place got cursed In the first place
Biz de bir muska yaptık ve ruh evine koyduk.
So we created the amulet and placed it in the spirit house
Verildiğim diğer aileler gibi değildi.
No family with which I was placed.
Müthiş ve heybetli bir yuva sizin korumanız altına bırakılmıştır.
A great and noble house has been placed under your protection.
Şansın varmış ki, Vance'in ölüm zamanı saat 19.30 olarak tespit edildi, değil mi?
Lucky for you, the time of death on Vance was placed at 7 : 30 P.M., right?
Eğer doğru ailenin yanına yerleştirilmeseydim..
If I hadn't been placed with the right foster family,
Odalara yerleştirilen bu dişler... yastıkların altındaydı.
The teeth were placed in the rooms, under the pillows.
Ama önceden onun üstüne bir işaret konulur.
But before that he placed a mark on him.
Kelimeler gönülden geliyor, dudaklarım nerede bilmiyorum.
"Wonder when the head placed its words on the lips?"
Sebzeyle şeker yan yana koyulduğunda sebzeyi şekere tercih eden bir çocuk görmedim.
I don't know any child who would rather have vegetables over a candy bar when both are placed in front of them.
Başarısız olduk, çünkü kişisel kâr sağlamayı ve kendi çıkarlarımızı toplumun sağlığının önüne koyduk.
We've failed because we've placed private profit and special interests ahead of public health.
- Giriş salonuna yerleştirdik.
- We placed it in the anteroom.
Buradaki koyu renk arka plan üstüne uygulanan merkezden uzaklaştırılmış parlak beyaz sütuna vuruldum sol üst köşedeki kızıl ve koyu sarı tonlarıyla tezat oluşturuyor ki bu da Tanrı'nın varlığıyla tezat halinde ki bu da bize en çalkantılı ve bedbaht ölümlerde bile bir umut olduğunu fısıldıyor.
I am struck by the column of bright white, placed precisely off centre here, applied over the darkened background, impasto, contrasting with the scarlet and ochre hues in the upper left corner, which in turn contrasts with the presence of God, revealing to us that hope exists even in the most turbulent and illimitable of deaths.
Bu Bay Turner'ın son eseri, durduğu yer şömine çerçevesi.
'Tis Mr Turner's latest piece, which placed above your mantelpiece...
Ama son bir yıldır, ne bahis oynadım, ne de alkol ve uyuşturucu kullandım.
But I haven't placed a bet... taken a drink or done a drug in over a year.