Positively Çeviri İngilizce
1,137 parallel translation
Sevgili Bay Bond, eminim ki akılları başlarından uçacaktır.
Why, my dear Mr Bond, it'll positively drive them out of their minds.
En düşük fiyatlar bizde.
Positively the lowest prices. Maybe you need a nice double-knit?
Sanırım iyi tarafından bakmak isterseniz dünya üzerinde manevî bir hakkı olabilir. Bir yıl süreyle Hitler'e karşı bir başına ayakta kalan bir ulus olarak.
I suppose, if you want to look at it positively, she got a moral claim on the world as the nation that had stood against Hitler alone for a year, and had provided the moral leadership against the Nazis
- Kesinlikle.
- Positively.
Bu inanılmaz bir şey... hem bunu bilmeyen Amerikalı sayılmaz.
That's not only unbelievable it's positively un-American.
Üçüncü kurbanın kimliği kesin olarak belirlendi, Sık sık "idamcı savcı" olarak da anılan, eyalet Başsavcısı William H, McSwiggen, 26,
The third victim has now been positively identified as assistant state's attorney William H. McSwiggen, 26 often referred to as the "hanging prosecutor."
Kesinlikle.
Positively.
O şehirde başka bir kadınla tanışır.
On New Year's Eve a man goes to a bathhouse. This characterizes him very positively.
Tüm bunların tesadüfi karşılaşmalar oldukları kesinlikle belirlendi, planlanmış bağlantılar değil.
All of these have been positively identified as chance meetings.
Haneye tecavüz olayını planladıklarını tam olarak kanıtlayan şeyler olduğunu söyleyemem ama buna oldukça yakın şeylerdi.
I can't say that it would positively prove that they planned the break-in but it would come pretty close.
Fakat ona bunun onun kesinlikle son şansı olduğunu söyleyebilirsin.
But you may tell him that this is positively his last.
O kadar aşağılıksınız ki... ikinci sınıf insanlar bile sizin yanınızda soylu kalır.
You're so low... you make white trash look positively top drawer.
Karibdis'in kimliğini doğrulayabilecek sadece iki insan vardı.
Only two people could positively identify Karibdis.
Bu akşam kendimi son derece yaşlı hissediyorum.
Tonight I feel positively ancient.
Mavi nitrojenden gökyüzü ile, sivi haldeki okyanuslariyla, serin ormanlariyla, yumusak çayirlariyla, her yerinden hayat fiskiran bir dünya.
A place with blue nitrogen skies oceans of liquid water cool forests soft meadows. A world positively rippling with life.
Menisi testte olumlu sonuç veriyor, ama içerisinde hiç sperm yok.
His semen tested positively, but it doesn't have any sperm in it.
Kesinlikle delice, ve kendime çılgınca şeyler yapacağım.
Positively insane, and do crazed things to myself.
İki düşman filo tüm anlaşmazlıklarını bir kenara bıraktı ve beraberce, savaş çıkaran sözün kaynağı olarak bilinen bizim galaksimize saldırmaya karar verdiler.
'So the two opposing battle fleets settled their differences'in order to launch a joint attack on our galaxy,'now positively identified as the source of the offending remark.
1972 yılında Berlin'de bulunan bir cesedin Borman'a ait olduğu teyit edilmiştir.
But his body was discovered in berlin in 1972, and positively identified,
Bazı inanmayanlarınıza göre dünyanın en seçkin trafik polislerinden 10.000 adedinin bizleri bekliyor olduğunu elbette biliyorsunuzdur...
Of course you know certain skeptics note that perhaps 10,000... of the nation's most elite highway patrolmen... are out there waiting for us after we start, but let's think positively.
Gerçekten mide bulandırıcı!
Positively disgusting!
Olumlu.
Positively.
Eminim!
Positively!
Kesinlikle, hiçbir şekilde bu adamla evlemezsin.
You absolutely, positively cannot marry this man.
Ama bildiğin muhafazakâr bir yer çıktı.
It's positively victorian.
Gerçekten harika olur.
That's positively splendid.
- Herhalde, yarın olmazsa.
- Positively, unless it's tomorrow.
İhtiyar Koca Burun döndü, öyle mi?
Now "leak" is a positively disgusting word. The Germans seem to be able to anticipate our every move.
Tamamen.
Positively.
Neden yukarı çıkıp bir duş almıyorsun oldukça yorgun görünüyorsun!
Why don't you go upstairs and wash first. You look positively boiled!
Oldukça yaşlı Kaptan.
Positively decrepit, captain.
Kesin bir şey yok.
Never positively, no.
Başvuranlar arasında olumlu bakan ilk kişisin.
You're positively the first human being that's applied.
Bn. Lear, mahkemede sanığı teşhis etti.
At the trial, Mrs. Lear positively identified him as the attacker.
Efendim, bu noktada şehire giden uçakları tam olarak doğrulayamayız.
Sir, at this point in time, we cannot positively confirm the inbounds.
Cat. Beni kibarca yatırdı.
Cat, he lay me down so gently, but positively.
Ama şu, diğer yandan, bir-iki yaprağı koparılırsa güzelliğiyle kesinlikle bir Rousseau tarzı, hem de yarı fiyatına.
That, on the other hand, minus an outer leaf or two is positively Rousseauvian in its beauty, and at half the price.
Onun şarkı söylemesini yasaklıyorum...
I positively forbid her to sing...
Bulduğum enginarlar çok iyiydi.
The artichokes I found were positively fascinating.
Carla'nın mide bulandırıcı eski kocası Nick değil mi bu?
is that Carla's positively-disgusting ex-husband Nick?
-... inanıyorum diye mi?
-... in thinking positively?
- Pozitif düşünme mi?
- Thinking positively?
Heyecandan yerinde duramıyorsun.
You're positively tingling.
- genellikle olumlu.
- Positively stimulating as usually.
Bence sen olmazsa olmaz bir karaktersin.
I think you're positively essential.
Gerçekten nefret etti.
Positively hated it.
Hiç kimse bir işi benden daha hızlı yapamaz, hiç kimse!
Absolutely positively definitely. Nobody can get a job done faster than I can. Nobody, nobody, nobody!
Kesinlikle.
Absolutely, positively, definitely.
Bence bu kulağa gayet hoş geliyor sevgilim.
Well, I think that sounds positively lovely.
Bazen içinde pozitif şekilde insani olmayan şeyler oluyor.
There's something positively inhuman in you at times.
- Tamamiyle.
Absolutely. Positively.